Hacca Manevi Hazırlık konusunda Diyanet’e düşen görevler…
Yıllar önce ilk kez mübarek topraklara umre ibadeti maksadıyla gittiğimde Kâbe'yi tavaf ederken sonradan Malezyalı olduğunu öğrendiğim mümin kardeşimizin elindeki kitapçık dikkatimi çekmişti. Bu bir dua kitapçığıydı ve tavaf esnasında o kardeşimiz duaları bu kitabın birer birer çevirdiği sayfalarından okumaktaydı.
Ancak bu kitapçık, o dönemlerde hemen Harem-i Şerif'in yanı başındaki cadde ve sokaklarda faaliyet gösteren kitapçı dükkanlarındaki Hac ve Umre Duaları'nı ihtiva eden kitapçıklardan farklıydı. Çünkü kitapçık, dizaynı ve okunmasındaki kolaylığı ile özenle hazırlanmıştı. Yaklaşık 35 yıl önce, 1987 yılında yaşadığım bu tecrübe, hac ve umre ibadetinin ifası hususunda Malay ırkına mensup Malezya ve Endonezya ülkelerindeki Müslümanların bu ibadete ne denli önem verdiklerini göstermişti bana.
Sonradan yaptığım araştırmalar, Malezya ve Endonezya ülkelerinin halklarının, evlenecek gençlerin mutlaka hac veya umreye gittikten sonra evlenmelerini bir kültür olarak benimsediklerini; yönetimlerinin de Müslüman bir vatandaş için doğumuyla beraber bir fon oluşturarak evlilik yaşına geldiğinde mukaddes topraklara gidebilecek bir meblağın birikmesini sağladıklarını ortaya koymuştu.
Meseleyi bu kadar önemseyen ve konuya profesyonel bir anlayışla yaklaşan bu devletlerin tâ o yıllarda hac ve umreden sorumlu bakanlıklara, bu işleri yürüten "Bakan" seviyesinde devlet adamlarına sahip olduklarını da sözlerimize ekleyelim. Haliyle hac ve umre ibadetinin önemli bir parçası olan duaların yer aldığı kitapçık da farklıydı ve henüz o yıllarda bizim müstakil olarak hazırlanmış böylesi örneklerine sahip olmadığımız için dikkatimi çekmişti.
Doğrusu, spiral bir açıp-kapama sistemine sahip bu kitapçığın her bir sayfası çok kolay bir şekilde açılmakta ve bir ip parçasıyla boyna takılabilmekte, böylece tavafını gerçekleştiren kişi rahat bir şekilde bu duaları okuyabilmekteydi. Pandemi öncesinde 2009 yılında, tavaf esnasında bu kez yine teknolojik yeniliklerle bu ülkelerin umrecilerinin, kulaklarında bluetooth cihazlarıyla, rehber hocalarının eşliğinde hiç bağrışma ve gürültüye sebep olmadan dualarını yaptıklarını ve ibadetlerini ifa ettiklerini görmüştüm. Anlaşılan Malezya ve Endonezya hala hacca ve umreye getirdiği müminleri yetiştirerek ve bu eğitim-öğretim işini mübarek topraklarda da devam ettirerek gerçekleştirme konusunda bir adım önde olmaya devam ediyordu.
Bunları anlatmamın sebebine gelince… Hatırlayacağınız üzere, daha ilk kafileler yola çıkmadan önce Hacca Manevi Hazırlık konusunu ele alarak bu kutlu sefere çıkacak olan hacı adaylarımızı bu önemli hususta bilgilendirmiş ve onları ilgilendiren konuları onlara hitaben yazmış ve ele almaya çalışmıştık.
Ancak konunun, bir de bu mübarek yolculuğu "a'dan z'ye" organize eden Diyanet İşleri Başkanlığı'nı ilgilendiren tarafı var. Yukarıda yazımızın başındaki sözlerimizi ve konuya dair satırlarımızı işte bu sebeple kaleme aldık. Zira hac ve umre ibadeti, devletleri de devlet kurumlarını da ve bu mukaddes görevi deruhte eden kuruluşları da yakından ilgilendiriyor. Tarihe bakıldığında Osmanlı Devleti'nin tüm cihana hükmederken aynı zamanda sadece Haremeyn-i Şerifeyn'i ilgilendiren kurum ve kuruluşlara sahip olduğunun görülmesi ve bunların, görevlerini büyük bir hassasiyetle ifa etiklerine şahit olunması anlamlı bir hakikattir.
3 Haziran 2022 tarihli yazımızdan itibaren bugünkü yazımıza kadar ele aldığımız konular, daha ziyade hacı adaylarının Hacca Manevi Hazırlık adına bizzat yapması / yapmaları icab eden hususlardı. Bundan sonraki satırlarda ise Diyanet İşleri Başkanlığı'nın konuya dair alması gereken birtakım tedbir ve işlemlere değinmek istiyoruz. Son yıllarda hac ve umre organizasyonlarında adından sitayişle söz edilen bir teşkilat olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın aşağıda birer teklif olarak sunulan maddelerde yer alan hususlara duyarsız kalmayacağını ümit etmekteyiz.
KONUYA DAİR YENİ ESERLERİN KALEME ALINMASINI SAĞLAMAK
Son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan Hac Rehberi, Hac İlmihali ve Hac Duaları gibi eserlerden hacı adaylarının çokça istifade ettiği bilinmektedir. Ancak bu eserlerin daha ziyade fıkhî konuları ve ilmihal bilgilerini ihtiva ettiği görülmektedir. Oysa "Hacca Manevi Hazırlık" kavramı, daha ziyade bu ibadetin ahlâkî, hikemi, felsefi ve tefekkürî taraflarının bilinmesiyle alakalıdır. Bu hususlar aslında ilgili ayetlerin tefsirlerinde, hadislerin şerhlerinde ve İslam âlimlerinin eserlerinde özel olarak dikkat çekilen nice görüşlerinde mevcuttur.
Mesele, bunları bulup dikkatleri bunlar üzerine çekmektir. Bir de konunun bu yönünün mutlaka önemsenmesi gerektiği kanaatine sahip olmak ve bu hususta neler yapılabileceğini araştırmaktır. Bu bağlamda diyebiliriz ki, Başkanlık tarafından, beşeri ilimlerle meşgul olan akademisyenlerden ve edebiyatçılardan bu hususta katkıları talep edilmeli ve yeni eserlerin telifi hususunda kendilerine tekliflerde bulunmalıdır. Kaleme alınacak eserlerin basım işlemleri gerçekleştirilerek hacı adaylarına en münasip zamanda ulaştırılmalıdır.
Diyanet işleri Başkanlığı'nı ilgilendiren taraflarıyla Hacca Manevi Hazırlık konusunda söyleyeceklerimiz henüz bitmedi. Konuya devam edeceğiz. Henüz yolculukları başlamamış tün hacı adaylarımıza aynı duygularla hayırlı ve mübarek seferler dileriz. Cuma gecesinin feyiz ve bereketi üzerinize olsun efendim…
Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Hacca manevi hazırlıkta son safha: Semboller üzerinde düşünmek… (20.06.2022)
- Hac yolculuğunda, “önce refik, sonra tarik…” (16.06.2022)
- “Önce tekke, sonra Mekke!..” bize neyi anlatır? (13.06.2022)
- Hac yolculuğunda “Manevi Hazırlık” insana ne kazandırır? (09.06.2022)
- “Hacca Manevi Hazırlık” nasıl olmalıdır? (06.06.2022)
- “Mukaddes Topraklar”ın yolcuları ve hazırlıkları… (03.06.2022)
- Dağlar… Yeryüzünün denge unsuru, hayranlık uyandıran güzellik kaynağı… (31.05.2022)
- Süleyman Çelebi’nin, eğiten ve öğreten eseri: Mevlid… (24.05.2022)