Berlusconi’den Trump’a!
Vize restleşmesinin gölgesinde Türk Amerikan ilişkileri yeni bir viraja girdi. Derinliği zamanla anlaşılacak. Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibini Beyaz Saray'da ağırlarken " İlişkilerimiz hiç olmadığı kadar iyi ve mükemmel' ifadelerini kullanmıştı. Neredeyse ikili ilişkileri bir zamanların moda deyimi olan ' tak şak' biçiminde tanımlıyordu. Sözler daha havaya karışmadan bir de baktık ki, rüzgârlar tersinden esiyor. Hâlbuki belki de ilişkiler son dönemde hiç bu kadar berbat olmamıştı. İlginç olanı ilişkilerin bu kadar kısa vadede ters yüz olması ya da çelişkinin bu kadar hızlı nüksetmesi. İşte bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan gerileyen ilişkileri Büyükelçi John Bass'in marifetine bağladı. Peki, gerçekten de Trump'ın hiç dahli, kabahati yok mu? Beyaz Saray'da kukla durumunda mı? Şu bir gerçek ki ipler Trump'ın elinde değil. Nedeni, Trump'ın vakıadan kopuk olması. Vaktiyle Reagan gibilerinin elini sıkmış; siyasete ilgisi o kadar. Onun dışında bir beceresi ve hüneri yok. Bu durumda Beyaz Saray da 'sakininden' kopuk. Hepsi Trump'ın değil kendi yörüngesinde seyrediyor veya devran ediyor. Benzeri hallerde, eşyanın tabiatına uygun gelişme budur. Dirayeti kaybedersiniz. Trump yanlış bir seçimdi. Taşralı fakirler nedense İtalyanların Berlusconi hakkında yanıldıkları gibi Trump konusunda yanıldılar. Kendilerine bal yağ akıtacağını sanmışlar o ise dünya ile birlikte onları da söğüşlemenin yollarını arıyor. The Economist dergisi Berlusconi hakkında İtalyanları on yıl öncesinde uyarmış ama nafile! İtalyanlar The Economist'i değil önsezilerini dinlemişler. Sonuç 'seks' skandallar ve ekonomik krizler, yolsuzluklar ve soygunlar. Tavırları ile yönetim tarzı açısından iki kafadar; Berlusconi ile Trump birbirine benzemiyor mu? Halef selef durumdalar. Trump'ın zaafları onu Putin'in kucağına düşürmüştü. İçerideki karşıtları da bunu değerlendirdiler! Süreç devam ediyor.
*
Trump kendi alanında uyanık olsa da dünyanın dümeninde ne yapacağını kestiremiyor. Bu nedenle o makamında edilgen konumda. Tersi eşyanın tabiatına uygun düşmezdi. Hazreti Ömer'in deyimiyle 'yönetime gelmeden, idareyi, yönetmeyi öğrenmeli!' Aksi takdirde, Trump durumuna düşer, yalpalarsınız. 'İstim arkadan gelir', 'kafile yolda düzülür' sözleri bu makamda züğürt tesellisidir. Siyaset âleminde zayi edilen vaktin telafisi yoktur, bedeli vardır! Yönetmeyi bilmezseniz sizi yönetirler. Yönetmek için de donanım ve bilgi lazım. Bu bilgi sermayesi de Trump da yok. Yumuşak olursan dümene yakınların, akrabaların hatta dostların geçer. Durumdan vazife çıkartırlar. Sert olursan dümeni düşmanlarına kaptırırsın. Bilgisiz olursan uyanıklara, dolandırıcılara sermaye olursun. Bu açıdan Trump hercai; derleme toplama bir kabine kurdu. Dökülerek yoluna devam ediyor. Her gün sistemden veya idareden birileri kopuyor. Bu durumda dümen bürokrasiye kalıyor. Bu açıdan Trump Berlusconi gibi bize ballı yağlı sözler edebilir ama bunlar sözde kalmaya mahkûmdur. Onların sözleri karşılıksız çek gibidir. Arkasında icra edici bir irade mevzubahis değil. Kısaca, iyi niyetli olsa bile Trump'ın ipiyle kuyuya inilmez. Zira ip öyle sanılsa da onun elinde değildir. Mesele bundan ibarettir. Burada Berlusconi-Trump karşılaştırması, benzetmesi, İtalya-ABD farkıyla geçerlidir.
*
Vize restleşmesi ve tırmanan krize gelince; Bass'in hiç mi günahı yok? Altları Trump'ı dinlemediği gibi Büyükelçi John Bass de kafasına göre hareket etmektedir. Söz gelimi atışma veya merd-i Kıpti babından söylediği '9,5 aydır eylem olmuyorsa bu ikili koordinasyon sayesindedir' sözleri bir büyükelçinin söyleyeceği laf olmasa gerek. Olsa olsa bu sözler Suriye rejiminin kadrosunun seviyesini aksettirmektedir. Amerikalılar lehine fark gözeterek fazla mı iyimser davranıyoruz? Kendimizi mi aldatıyoruz yoksa!
Elçinin bu sözleri Amerikalıların Esat Rejimi gibi DEAŞ ile birlikte çalıştığını gösterir. Niye olmasın? Zira ülke çapında seri terör eylemleri yaşadığımız döneminde eylem öncesinde Amerikan yönetimi bir iki gün evvelinden tebaasını uyarırdı! Ardından da tarif ettikleri yerlerde elleriyle tuzaklamış gibi eylemler yaşanırdı. Demek ki terörle birlikte çalışıyorlar. Bass'in sözleri Suriye Meclis Başkanının sözlerini hatırlatmaktadır. Palmira/Tedmur'un rejim tarafından geri alındığı günlere denk gelen dönemde; IŞİD içinden haber aldıklarını Türkiye'nin kendileriyle birlikte çalışması halinde eylemlerin bıçak gibi kesileceğini söylemiştir. Adam teröristlerin yattığı kalktığı yeri biliyor. Demek ki teröre yardım ve yataklık ediyorlar. İran ile Rusya'nın Suriye rejimini biz kurtardık şeklinde böbürlenme yarışına girmeleri gibi Suriye rejimiyle ABD de 'IŞİD'i en iyi biz biliriz' yarışındalar. Doğru olduğunda kuşku yok. IŞİD'in bileşenleri yazısında da temas ettiğimiz gibi IŞİD'in patronları ortak. Suriye rejimi ile ABD'ye kadar uzanıyor. Hepsinin içeride derin kulakları var. Derin gırtlaklar da patronlarında. Uyuyan hücrelerinden veya örgüt içindeki kulaklarından gelen bilgiler derin gırtlaklarda toplanıyor, depolanıyor. Dilerlerse Türkiye gibi mağdur ülkelerle de bedeli karşılığı paylaşabilirler! Çözülen IŞİD yapısı içindeki elemanlardan bazıları rejime geri dönmüyor mu? İşte potansiyel, muhtemel kulaklar bunlar olmalı!
Dikkat çekici hususlardan birisi Trump'ın hiçbir konuda temel bir fikri olmaması. Bunun için ikna etmiyor, hep ikna ediliyor. Saksı boş olduğundan kendi başına karar veremiyor. Suriye'de kimyasal silahlar kullanan uçakların kalktığı Şuayrat Havaalanını bombalama konusunda kızı İvanka tarafından ikna edilmişti. The Washington Post gazetesi, Afganistan'a yeni asker sevk etme konusunda Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı HR McMaster tarafından modern Afgan kadınlarını 1970'li yıllara ait açık giysileriyle gösteren fotoğraflarla ikna edildiğini yazdı. Adam her seferinde gaza geliyor. Türkiye ile vizelerin askıya alınması veya vize ambargosuyla ilgili krizde de yine aynı ekip tarafından ikna edildiği anlaşılıyor. Cansu Çamlıbel'in haberine göre, Trump'ı bu defa iki görevli ikna etmiş. Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster ile Yardımcısı Fiona Hill iknada kritik rol oynamışlar. Acaba burada da Trump'a kapak resmi göstermiş olabilirler mi? Suriye'de gerisi gelmese de; Afganistan'a yeni sevkiyat yapıyor, Pakistan ile ağız dalaşına giriyor. Türkiye ile iyi olmak istiyor ama bir türlü beceremiyor. Altlarını dizginleyemediği gibi onlarca ikna ediliyor! Birileri tarafından aksi yönde ikna ediliyor. Trump'ta böyle ikna olma kabiliyeti varken, iflah olmaz. Bir de bakarsınız kontra vaziyette birileri tarafından yine ikna oluvermiş! Adamın hiç mi öngörüsü, vizyonu olmaz hep ikna etme değil de olma makamında kalır!
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.