İsmet İnönü'nün Kıbrıs üzerine Başkan Johnson ile çekişme ve restleşmesinin ardından söylediği bir cümle var ki, hala kulaklarımızda ve gönlümüzde yankılanmaktadır. O da şudur: Yeni bir dünya düzeni kurulur Türkiye de içinde yerini alır. Sağdan veya soldan bütün iktidarlar İnönü sonrasında bu cümleyi terennüm etti. O günün çabuk gelmesini bekledi. Adnan Menderes ve sonrasındakiler ABD'nin siyasi iklimleri kurutan baskın karakterinden bıktılar. Farklı açılımlara kulaç açtılar. Ama ABD'nin gadrinden kurtulamadılar. Bugün Amerikan hegemonyası altında olan ülkeler tahammüllerinin son sınırındalar. ABD de artık gücünün son noktasında. Ama huylu huyundan vazgeçmiyor.
Burada Seyyid Kutup'un Filistin noktasında Ali Ahmet Bakesir'le tartışmasını hatırlamamak elde değil. Meşhur İslami edebiyatçı ve fikir adamı Ali Ahmet Bakesir bazen İngiltere'nin yumuşak söylemine meyledecek olur; İngiltere adına umuda kapılır. Seyyid Kutup ise onu tersler veya paylar. Seyyid Kutup Filistin ve diğer İslami âlemini ilgilendiren konularda nettir, yalpa yapmaz. İngiltere defterini sonsuza dek kapatmıştır. Onu mutlak şer güç olarak görür. İflah olmaz bir karakteri ve tabiatı vardır. Seyyid Kutup İngiltere'nin yerini alan Amerikan hegemonyası hakkında da farklı düşünmez. İngiliz veya Amerikalılara güvenmemekle kalmaz onlara güvenenlerden de sıdkı sıyrılır. ABD'nin ipine tutunmaya veya ipiyle kuyuya inmeye çalışanlara da hürmetini kırar. Keskin ve pazarlıksızdır. Seyyid Kutup Amerikan medeniyetini metal medeniyeti olarak tasvir eder. Ona göre onlarda vicdan ve zamirin kırıntısı yoktur. Batı güneşinin küsuf ve üful vakti gelmiştir ve batış çizgisine doğru yol almaktadır.
1917'den itibaren Filistin konusunda İngiltere'ye bağlanan umutlar solmuştur. 1945 sonrasında Truman ile birlikte başlayan yeni süreçte ABD'ye bağlanan umutlar da keza sönmüştür. Müslümanlar açısından İngiltere veya ABD'nin ipiyle kuyuya inilmez ama Kur'an'da geçen 'hablum min'en-nas/insanların ipi' yani İngiltere ve ABD'nin şahsında beşer ipi İsrail'i geçici de olsa payidar kılmakta, su üzerinde tutmaktadır. 'Çağdaş icatların Peygamberin Haberlerine Uygunluğu' adlı eserinde Faslı Büyük Muhaddis Ahmet B. Muhammed Sıddık el Gumari el Haseni ' insanların ipi' ayetini çağımızda İngiltere ve ABD olarak yorumlar. Elbette bazıları 'İzah el Mahacce ( Mahmut Bin Abdullah et Tüveyciri gibi)' bu görüşlere katılmaz hatta reddiye yazarlar. Bununla birlikte siyasi olarak İsrail'in ipi Truman'a kadar İngiltere'nin, ardından Truman'la birlikte ABD'nin eline geçmiştir. Amiyane tabirle ip 'puştun' elindedir. Bu nedenle bu iplerin Müslümanlara bir faydası yoktur. Merhum Seyyid Kutup (7/A'RÂF-167: "Hani Rabbin açıkça bildirdi ki, işkencelerin en ağırını tattıracak zorbaları kıyamet gününe kadar Yahudilerin başlarına musallat edecektir. " Ayetinden de Hitler ve benzerlerini çıkarmaktadır. 'Yahudilerle Çarpışmamız' adlı eserinde Seyyid kutup (Daru'ş Şuruk, s: 37) Allah'ın bozgunculuklarından dolayı Yahudiler üzerine günümüzde Hitler'i salıverdiğini ve musallat ettiğini ifade etmektedir.
*
Dünya artık İngiliz dünya düzeninin ardından ABD'nin dünya düzeninden de bıkmış ve usanmış vaziyettedir. Bu düzenler her yerde zulüm sağanağına dönüşmüştür.
Nitekim, Chavez''in halefi Nicolas Maduro bu nedenle Türkiye'nin kapısını çaldığını ifade etmiştir. Mazlum ve mağdur ülkeler kuşağı dünya sistemini yenileyecek yeni bir rüzgar, umut kapısı bekliyor. Maduro, Ankara'da bu beklentisini dile getirmiş ve dünyanın umutlarına tercüman olmuştur. Bir yönüyle hala güncelliğini koruyan İsmet İnönü'nün sözlerini tekrarlamıştır. Habertürk gazetesi, 7 Ekim 2017 tarihli haberinde konuşmasını ' "Yeni Dünya' mutabakatı" başlığıyla takdim etmiştir. Buna umut ve özlem demek daha doğru olur. Maduro, "Biz Bolivarcı Venezuelalılar şuna eminiz; 21'inci yüzyılda artık imparatorluk hegemonyasına bağlı yaşayan ülkeler dünyadan silinecek." ifadesini kullanmıştır. "Dünya birkaç ülkeden çok daha büyük. Biz çok merkezli ve çok kutuplu bir dünyanın kurulacağından eminiz." diyen Maduro, bu model içinde insanların dinlerini, hayat tarzlarını özgür şekilde ifade edeceklerine inandıklarını söyledi. Bu düzende hiç kimsenin, hiçbir zaman birine kendi inancını, hayat tarzını zorla dayatamayacağına vurgu yapan Maduro, akabinde gelecek özlemini şöyle ifade etmiştir: "Bu anlamda medeniyet yolunda büyük bir diyalog çağrısı yapıyoruz. Dünya iş birliğine, barışa ve eşitliğe dayanan bir denge üzerinde yeni güç odaklarının ve kutuplarının doğacağını, böylece dünyanın yeni bir dengeye kavuşacağını düşünüyorum. Bu dünya için mücadele edilmeli. O yüzden Türkiye'ye geldik çünkü Türkiye'ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz. Tarihine ve kültürüne inanıyoruz. Daha da yaklaşalım, birbirimizi daha iyi tanıyalım, saygı duyalım ve bu yeni dünya için temelleri atmaya başlayalım diye dostluk kollarımızı size uzatıyoruz."
Mevcut dünya düzeni eskimiş ve pörsümüştür. 1945 yılından itibaren ikili dünya sisteminin patronu ABD olmuştur. 1991 yılında ise Amerikan merkezli tek kutuplu dünya düzeni kurulmuştur. 11 Eylül 2001 ile birlikte ateşi dünyaya vurmuş ve 2011 Arap Baharıyla birlikte kalleşçe politikalarla küresel çapta yeniden toparlanmaya ve kaybettiği mevzileri geri kazanmaya, inisiyatifi sil baştan ele geçirmeye çabalamıştır. Bununla birlikte 2000 yılından itibaren sürekli yanlış siyasi tercihlerle ve liderlerle birlikte miadını dolduruyor.
Herkes İsmet İnönü'nün seslendirdiği, bıraktığı noktada bir umudun yeşermesini bekliyor. Kral Selman 1945 yılından beri mer'i olan bir tabuyu yıkarak, bir ilki yaparak Rusya'ya Putin'in ayağına gitti. Herhalde Amerikalılardan memnun kalsaydı alternatif arama derdinde olmazdı. Atası Kral Abdulaziz, ABD Başkanı Franklin Delano Roosevelt ile Kızıldeniz'de 14 Şubat 1945 tarihinde Churchill'in düzenini bitirmiştir. Şimdi de Kral Selman Putin ile birlikte Trump'a alternatif ya da en azından bir denge arıyor (http://arabi21.com/story/1039147 ) Bugün de Amerikalılar Putin'e çalışıyorlar ve rüzgarını şişiriyorlar. Obama, Trump derken küresel eksen kayması bir vakıa haline gelmiştir. Bu Putin'in iyiliğinden değil az yıpranmış olmasından, Amerikalıların da bıktırmış olmasından ileri gelmektedir. Artık tüy dikme evresindeler. Dileriz egemenlerin dışında yeni bir dünya düzeni kurulur, mazlumların ve dünyanın çoğunluğu lehine işler. Seyyid Kutup'un deyimiyle artık beyaz adamın devri sona ermiştir. Beyaz adamın ve medeniyetinin egemenliğinden, tasallutundan, kurtulmamız gerekmektedir. Yoksa bu güç zehirlenmesi dünyayı kurutacak. Bize, herkesi kucaklayacak, mazlumları güldürecek, mütevazi liderlerin yönettiği bir dünya düzeni gerek.
Tez elden kuvveden fiile çıkması dileğiyle.