Müzakereci
İkili veya çok yönlü ilişkilerde kriz baş gösterdiğinde genellikle akil adamlar devreye girer ve sorunu çözmeye çalışırlar. Ecyad Kalesi meselesinde veya Türk uyruklu kişilerle ilgili bazı idamlar meselesinde merhum Prof. Nevzat Yalçıntaş gibi Suudi Arabistan nezdinde itibarlı ve tanınan zevat devlet temsilcisi veya ara bulucusu olarak devreye girmiş ve ara buluculuk yapmıştır. Bazısında muvaffak olmuş bazısında ise olamamıştır.
Cemal Kaşıkçı kriziyle birlikte Kral Faysal'ın çocuklarından ve Türki Faysal ile Suud Faysal'ın kardeşi Halit Faysal devreye girmiş ve 18 Ekim 2018 tarihinde Türkiye'ye gelmiş ve burada pazarlık imkanı aramıştır. Bununla ilgili şifahi aktarımlar ve anlatımlar duymuş isem de bunları tevsik etmeye mecal olmadığından veya belgelendirme imkanı olmadığından dolayı yazılı kaynaklara dayanarak konuyu biraz irdelemek istedim.
Halit Faysal daha önce Eğitim Bakanlığı, Asir Bölgesi ve Mekke Emirliği gibi üst düzey görevlerde bulunmuştur. Eğitimini diğer kardeşleri gibi dışarıda tamamlamıştır ve Türki bin Faysal nedeniyle de Kaşıkçı ve ailesiyle yakından temas hattında ve tanışıyor olmalı. Bu nedenle de aileye taziyelerini bildirdiği ifade ediliyor.
Halit Faysal Türkiye'ye geldikten sonra devlet müzakerecisi olarak derhal Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeye giriyor ve krizin bir pazarlığa ve alışverişe dökülmesini temine çalışıyor. Yazılı kaynakların ifadelerine göre Türkiye tarafı getirdiği tekliflere iltifat etmiyor ve soruşturmanın derinleştirilmesinde ısrar ediyor. Konuğa nereye uzanırsa soruşturmanın oraya kadar dayanacağı, uzanacağı bildiriliyor. Kral Selman'ın danışmanlarından olan Halit Faysal sahi tekliflerde bulunuyor. Bu teklifler arasında Katar'a yönelik ambargonun kaldırılması, sarsılan Türk ekonomisinin belini doğrultması için kredi imkanı sağlanması ortaya atılıyor ve masaya getiriliyor. Buna mukabil Cemal Kaşıkçı dosyası nisyana terk edilecek ve sürüncemede bırakılacaktır. New York Times'in rivayetine göre Türk tarafı ve özellikle Cumhurbaşkanı bu teklifi 'siyasi rüşvet' olduğu gerekçesiyle reddediyor.
Bunun üzerine Halit Faysal ülkesine eli boş dönüyor ve döndüğünde de şöyle dediği rivayet ediliyor: Ülkenin Kaşıkçı vartasından kurtulması kolay olmayacak. Bunu teyitle Suudi Arabistan Enerji Bakanı Halit Falih de ülkesinin Kaşıkçı olayından dolayı bir krizde olduğunu itiraf ediyor.
Şimdi Suudi Arabistan'a hakim olan zümre çocuksu eylemlerini çocuksu mazeretleriyle kapatmaya yelteniyor. Bunlardan birisi de kriz sırasında pek fazla sesi çıkmayan Adil Cübeyr'in yaramaz çocuk misali dermeyan ettiği şu sözler veya refleksleri olmuştur: Bu olay bir kez daha tekerrür etmeyecektir! Bu yaklaşımlar Temel fıkralarını andırmaktadır. Temel idam edilmek üzere darağacındadır. Cellat sorar; "Son bir dileğin var mı? ... Temel, Temelliğini yapar ve dile gelir: "Ha bu da bana bir ders olsun!"
Halit Faysal'ın Türkiye'den eli boş dönmesinin ardından baba Kral Selman oğlu Muhammed Bin Selman'a istihbaratı yeniden düzenleme görevi verir. Bu da Adil Cübeyr'in Cemal Kaşıkçı olayına lakayt yaklaşımını andırmaktadır. Cemal Kaşıkçı'nın dostlarından İngiliz tarihçi Robert Lacey Halit'lerden birisinin Muhammed Bin Selman'ın yerine geçmesini öneriyor. Bu Halit'lerden ilki müzakereci Halit Bin Faysal ikincisi ise Halit Bin Selman yani Muhammed Bin Selman'ın küçük kardeşi.
Muhammed Bin Selman'ın yerine Halit'ler teklif edilirken Suudlu hocalardan veya davetçilerden Salih el Megamisi de meseleye bir başka Halit boyutu daha ekliyor ve Halit İbni Velit'in bazı seriyelerde veya gazavatta Hazreti Peygamberin talimatı dışına çıktığını ve İstanbul'daki konsolosluğa giden 15 kişilik ekibin de maksatlarını aştıklarını ve Halit İbni Velit gibi davrandıklarını söylemiştir. Bu sözler de olsa olsa skandal veya şatahat nevinden, kabilinden olmalıdır. Nitekim, Megamisi tepkilerin odağına oturmuştur. Halit İbni Velit ile Cemal Kaşıkçı'nın infazcısı ve katili oldukları varsayılan kimseleri karşılaştırmanın doğru olmaması bir yana kaldı ki benzetmenin öteki kefesinde yer alan Hazreti Peygamber ile Muhammed Bin Selman karşılaştırması da hiç şık olmamıştır.
Cemal Kaşıkçı ülkesinde çoğulcu bir sistem düşlüyordu. Bununla birlikte Halit Bin Faysal gibi akil bir adamı ülkesinin başında görmekten mutlu olurdu. Faysal'dan sonra yerine geçen Kral Halit'ten sonra ikinci bir Halit olur ve yüzlerin yeniden gülmesini sağlardı. Öldükten sonra da böyle bir gelişme ruhunu şad ederdi. Ne yazık ki iyilerle iktidar her zaman buluşmuyor, bir araya gelmiyor. Bu da hayatın bir cilvesi.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Karınca incitmez karakter (22.10.2018)
- ‘El’ane kad hashase’l hak!’ (21.10.2018)
- İstismarcılar ile şamatacılar (19.10.2018)
- Pompeo neyin peşinde? (17.10.2018)
- Buazizi’den Cemal Kaşıkçı’ya (16.10.2018)
- Cemal Kaşıkçı 60 yaşında (15.10.2018)
- Cemal Kaşıkçı’nın son kahvaltısı (13.10.2018)
- Kaşıkçı meselesinin kazandığı mecra (12.10.2018)