Arama

Mustafa Özcan
Ekim 21, 2018
‘El’ane kad hashase’l hak!’

1980'li yıllarda Sahaflar Çarşısına gittiğimde bazen Muzaffer Ozak'ın köşesine de uğrardım. Merhum kendisine has bir literatür ve dil kullanırdı. Şimdi yerine 'el' an' ifadesini yeğlerdi. Yusuf Suresinde 51'inci ayetin metni ve meali şöyledir: El ane hashasa el hakku': Şimdi hak (gizli iken sonradan) ortaya çıktı. Cemal Kaşıkçı olayında Suudi Arabistan basını delil karartmaya ve nişanlısı Hatice Cengiz'in sözlerine gölge düşürmeye ve çarpıtmaya çalışıyordu. Bununla birlikte Suudi Arabistan'ın konsolosluk cinayetini tevil yoluyla da olsa itiraf veya ikrar etmesi Türk tezlerini teyit etti ve haklı çıkardı. Uzun süre Suudi Arabistan gerçekleri kabullenmekte zorlandı hatta direndi. Bununla birlikte sızıntıların üzerinden köşeye sıkıştırıldığı, mesaj verildiği gibi eldeki belgeler inkarı kabil olmayan bağlantıları ispat ediyordu. Krizi zamana yayarak unutturma planı da Pompeo gibilerinin vaki tehditleri sonucu geçersiz kalmıştır. Suudi Arabistan gerçekle yüzleşme saatiyle karşı karşıya kalmıştır. Dolayısıyla Suudi Arabistan anlatımı veya versiyonu bu suretle çökmüştür. Neydi Suudi Arabistan'ın anlatım versiyonu ya da rivayeti? Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluğa girdikten 20 dakika sonra kimseye görünmeden konsolosluğu terk etmiş ve sırra kadem basmıştı. Veliaht Prens Muhammed Bin Selman Bloomberg Kanalına yaptığı konuşmada bu rivayeti esas almıştı. Lakin bur rivayet defolu çıktı ve sonunda Suudi Arabistan yetkilileri de bundan vazgeçtiler ve aklın ve mantığın ve delillerin gösterdiği yola eksik de olsa bir adım attılar. Türkiye baştan beri Kaşıkçı'nın içeriden çıkmadığını ya da diplomatik kargo içinde kaçırıldığını ya da öldürüldükten sonra cesedinin taşındığını savunuyordu. Şimdi meselenin ikinci faslına gelindi. O da Cemal Kaşıkçı'nın naaşının yerinin bulunması ve olayla ilgili sis ve sır perdesinin tamamen aydınlatılması.

Suudi Arabistan ve yandaş basın olayla ilgili birçok senaryo üretti. Bunlar arasında mafya yöntemleriyle çalışan Katar'ın düşman olarak gördüğü ve ortadan kaldırdığını iddia ediyordu. Türkiye de hayali senaryolar üretmekle ve meseleyi kendi lehine siyasi olarak kullanmakla suçlanıyordu. Dahi Halfan ise Mahmut Mebhuh olayında Mossad'ı faka bastıklarını ve deşifre ettiklerini ve Türkiye isterse Kaşıkçı olayının aydınlatılmasına yardımcı olacaklarını söylemişti. Dahi Halfan gibiler Mossad'ı faka mı bastırmışlardı yoksa Mebhuh'u tasfiye için onunla işbirliği mi yapmışlardı?

Suudi Arabistan Cemal Kaşıkçı'yı öldürdüklerini itiraf etmesine rağmen bunun kazaen ve kasıt dışı olduğunu iddia etmektedir. Suudi Arabistan'da olayı soruşturan başsavcılık Kaşıkçı'nın muhtemelen kendisini zorla ve cebir yoluyla Suudi Arabistan'a götürecek, kaçıracak kişi veya kişilerle tartışmaya girdiğini ve bu esnada aldığı bir darbe veya tokat ile hayatını kaybettiğini öne sürüyor. Arapça olarak çekişme ortamını anlatmak için şicar/arbede ifadesi kullanılıyor. Her ikisi de Arapça bir tabir olmakla birlikte Türkçede itiş-kakış anlamına gelmektedir. Bu rivayette 15 kişilik infaz ekibinden ve yaptıkları işkence ve temsilden ( organlarını kesmek gibi) hiç bahis yok. Yabancı basın infazı Mahir Abdulaziz Mutreb veya düzgün telaffuzuyla Mitrip'in yaptığını savunuyor. Buna göre Kaşıkçı'yı eski arkadaşına öldürtmüşler. Zira her ikisi de Türki bin Faysal döneminde Suudi Arabistan'ın Londra Büyükelçiliğinde çalışmışlar. Sızıntı haberlerine göre kesme biçme işlemini ise Suudi Arabistan Adli Tıp Kurumu Başkanı Salah Muhammed Al Tubaigy icra etmiş. İtiraf veya ikrarda bunlarla ilgili her hangi bir bahis, değerlendirme yok. Bununla birlikte Suudi Arabistan olayla ilgili olarak talimatı yanlış algılama ve yanlış uygulama nedeniyle İstihbarat Teşkilatı Başkan Yardımcısı Ahmet Asiri'yi görevinden aldı. Kral yeni fermanıyla Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'a istihbaratı yeniden düzenleme görevi verdi. Yine Cemal Kaşıkçı ile iki kez telefonda görüşerek ona Muhammed Bin Selman'ın özel danışmanı olmasını teklif ve ülkeye geri dönmeye teşvik eden Suud Kahtani de azledildi. Bunların dışında olayla ilgili olarak 18 kişi gözaltına alındı. Bunlara Veliaht Prensi kurtarmak için kurban verilen günah keçisi nazarıyla bakılıyor.

Bu durum karşısında Trump da sürekli olarak kıvırıyor. Trump çabuk öfkelenen, çabuk sakinleşen, işletilmeye müsait bir portre havası veriyor. Değişken karakterli bir zat. İran'a karşı stratejik ortak olarak baksa da Muhammed Bin Selman sürekli olarak sakarlık yapıyor. El attığı her şey elinde kalıyor. Lübnan, Yemen, Suriye gibi bölgesel bütün olaylarda çuvallıyor. Dolayısıyla ülkesinin gücünü çarçur eden ve beceri katsayısı oldukça düşük olan Muhammed Bin Selman hem ülkesine hem de ortaklarına yük ve külfet oluyor. Bob Woodward, Fear adlı kitabında Muhammed Bin Nayif yerine Muhammed Bin Selman'ı öne sürenlerin Trump ile sevgili damadı Jared Kushner olduğunu yazıyor. Herkes Muhammed Bin Nayif'in veliaht olarak kalması halinde bu tür sakarlıkların yaşanmayabileceğinde hemfikir.

Cemal Kaşıkçı ve ötesinde Muhammed Bin Selman'ın geleceği Kasım ayında yapılacak Amerikan yenileme seçimlerinde bahis konusu oldu. Muhtemelen Demokratlar için kaldıraç vazifesi görecek. Trump ve dostları da nal toplayacak. Bir de Trump'ın Suudi Arabistan'dan 400 veya 500 milyar dolarlık askeri ihaleler aldığı haberleri de mübalağalı ve gerçek dışı kabul ediliyor. Amerikalı kimi kulağı kesik idareci ve basın mensuplarına göre Trump'ın Suudi Arabistan'la yaptığı bağlantıların tutarı 14 milyar dolar tutuyor, bilemediniz 20 milyar. Gerisi Trump'ın şişirmesi. Her iki lider için de yapılan analizde hem Trump hem de Muhammed Bin Selman'ın yönetim için ehil olmadıklarının altı çiziliyor. Muhammed Bin Selman İstanbul'da baltayı taşa vurdu. Muhammed Bin Selman ile Netanyahu'ya tutunan Trump müflis bir politikacı olma yolunda. Onun üzerinde Kushner ile Trump'ın siyasi yatırımı fos çıkmıştır

11 Eylül meselesinde 18 adam vardı. 2 Ekim olayında da 15 adam var. Sırra kadem bassalar da izleri burada bulunuyor.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN