Mustafa Özcan

Türk kahvesinden, Türk çayına…

Son günlerde Türkiye'ye yönelik olarak genişleyen bir boykot çağrısı var. Herkesi hazmediyorlar ama nedense Türkiye'yi hazmedemiyorlar. 15 Ekim tarihinde (2020) yabancı basına göz gezdirdiğimde yüreğim burkuldu. Körfez medyası özellikle arsız iki ülke yani Suudi Arabistan ile BAE basını Türkiye ile ilgili olumsuz haberlerini ön plana çıkarıyorlardı.

Fas ile ekonomik alanda gidip gelen ilişkilerimiz var. Ticari ilişkiler Türkiye lehine açık veriyor ve bu nedenle Mahzen (Fas rejimi) son yıllarda açık veren ticaret dengesini dikkate alarak birkaç gün evvel Türk mallarına yönelik bazı kısıtlamalara gitti. Daha önce iki ülke arasında varılan ticaret anlaşmasının eşit olmadığını (gayri mütekafie) savunuyordu ve bu nedenle bazı kısıtlama kararlarını işleme koydu. Bu Türkiye ile ilgili dağarcıktaki olumsuz ilk haberdi. İşin arkasını eşelediğimizde Fas rejiminin (Mahzen)Türkiye'nin Libya ve Cezayir gibi ülkelerde yani Kuzey Afrika ülkelerinde fazla görünmesinden, açılımından da hoşlanmadığı anlaşılıyor. Elbette Mısır'ın bölgeye sarkması ve uzamasından da hoşlanmıyorlar. Lakin Türkiye'nin varlığından da çok hazzetmiyorlar. Zira Libya üzerinde hassas dengeler var. Türkiye'nin Cezayir'e yakın durması da değişen dengeler açısından hem Fransa hem de Fas'ı besbelli ki kaygılandırıyor. Fransa yanına çekmek için Cezayir'e Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın gönderdi.

'Dost başa düşman ayağa bakar' demişler nitekim Fas'ın Türk mallarına kendi mallarının rekabet düzeyini yetersiz bulmasından dolayı kısıtlama getirmesi Sisi'cileri memnun etti. Sisi yanlısı troliçelerden birisi olan DaliaZiada (Dalya Ziyade) bu haberin keyifli bir sürümünü ve duyurusunu yaptı. Haberi twitter hesabından duyurdu Türkiye'yi yakından takip eden isimler arasında. Bizi ne sevindiriyorsa onu üzüyor bizi ne üzüyorsa onu sevindiriyor.

Rus Dişişleri Bakanı Lavrov'un 'stratejik ortak değiliz, sadece ortağız' dediği gün Rus basını da epey mutluydu ve bu mutluluk başlıklarına ve haberlerine de aksetmişti. Bu haberlerden birisi Türkiye'ye yönelik ekonomik savaşla alakalıydı. Rusya ile Türkiye arasında ticari münasebetlerin ivmesi ve harareti düşerken Suudi Arabistan ve yedeğindeki BAE'nin Türkiye'ye boykot eğiliminde olmaları Rus basınını mutlu kılan amil ve faktörlerdendi. Bir zil takıp oynamadıkları kaldı. NezavisimayaGazeta konuya temas etmiş ve başlığa ' Körfez ülkeleri Türkiye'ye ticari savaş açıyor' ifadesini çıkarmıştı. Belli ki ilgili Arap ülkeleri kadar boykota istekli. Duyurmaya da görev biliyor, can atıyor. Haberde Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye yönelik olarak bir boykot eğiliminde olduğu 'uydu' ve 'ortak' Bahreyn ile Birleşik Arap Emirlikleri'nin de bu adımı izleyebileceklerini duyurdu. Suudi Arabistan'da hazır giyim sektörü temsilcisi firma ve şirketler Türk sektörüne yönelik ilan edilmemiş bir boykot kararı aldılar. Daha doğrusu Financial Times'ın da yazdığı gibi ihtiyari bir boykottan bahsetmek mümkün.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da yakın bir geçmişte Türkiye'nin Filistin vesaire mazlumlara arka çıkması nedeniyle bazı Arap ülkelerinin Türkiye'den nefret ettiklerini söylemişti.

Nitekim, Suudi Arabistan Ticaret Odaları Başkanı Aclan el Aclan Türk ekonomisi karşısında 'üç hayır'larını dile getirdi. Bu üç hayır veya Özal'ın bakanlarından Güneş Taner'in ifadesiyle üç no şunlardan oluşuyor: Yatırım yok, ithalat yok ve turizm yok! 1967 yılında Arap Birliği'nin Hartum zirvesinde, "3 hayır" olarak da nitelendirilen "İsrail'le barışa hayır", "İsrail'in tanınmasına hayır", "İsrail'le müzakereye hayır" kararları alınmıştı. Zirveye bu kararlar damgasını vurmuştu. Şimdi Körfez ülkeleri sayesinde Hartum da İsrail'in yolunu tuttu. Şimdi İsrail'in kucağına koşan Araplar Türkiye'ye ticari boykot uygulamanın yollarını arıyorlar. Bunu da 'üç hayır' rumuzuyla yapıyorlar.

Aclan el Aclan Suudi Arabistan vatandaşları ve iş adamları olarak Türk olan hiçbir şeyle ilgilenmeyeceklerini ve temas etmeyeceklerini söylemiştir. Bundan Türk dış politikasını ve ülkesine yaklaşımını sorumlu tutmuştur. Bununla da kalmamış Suudi Arabistan'da faaliyet gösteren Türk şirketlerinin de boykot edilmesini istemiştir. Elbette bu kendi tercihleridir. Onlar istiyor diye Türkiye'nin aç kalacak hali yok.

Bir de bu çağrıların sokağa yansıması var o da şöyle. Kimileri Türkiye aleyhinde boykota çağırırken Türkiye sevdalıları da boykot kırıcılığına çağırıyorlar inadına Türk malları edinilmesini tavsiye ediyorlar. Bu karşı kampanyayı da Ürdün'de ikamet eden Suriye asıllı Ishtar M2 mahlasıyla yazan bayanın twitter mesajlarından öğreniyoruz. İştar Türkiye'yi oldukça yakından takip eden isimler arasında bulunuyor. Atmış olduğu twitter mesajında durumdan şöyle yakınıyor :" Yine zıt ve lehte kampanyalar, rüzgarlar arasında kaldık. Rotamızı tayinde zorlanıyoruz. Bu karşılıklı kampanyalar çekişme ve çatışmaya dönüştü. Halbuki, bizim bunda hiçbir dahlimiz yok. Sözgelimi çay paketi almak için bakkala indim ve bir çay poşetiyle geri döndüm. Yakından bakınca poşetteki çayın Türk çayı olduğunu fark ettim. Demledikten sonra çayın Türk imalı/mamulü olduğuna bakmadan afiyetle içtim. Ben şimdi ne yapmalıyım? Hayır'ımı tekrarlayarak Türk imalatı çayımı yudumlarım. "

Onun durumunda olmak zor ama pratik çözümünü bulmuş. Boykota selam Türk çayı içmeye devam.

Bilemiyorum, Araplar bu inadı Yunanlılardaki Türk kahvesine yönelik alerji seviyesine getirirler mi? Damakları Türk kahvesinin tadına alışık olan Araplar veya öteki milletler Türk kahvesi olarak bildikleri kahve çeşidini istediklerinde Yunanlı garsonlar şeytan çarpmışa dönüyorlar. Türk kahvesini yerlileştirmişler. Yunan kahvesi olarak takdim ediyorlar. Türk kahvesinde ısrar edenlere de bozuluyorlar. Bu durumdaki garsonlar kahve köpürtmek yerine müşterilere köpürüyorlar. Bu ilkel şovenizm nedeniyle Türk bayrağıyla Tunus bayrağını karıştırarak Donkişot gibi Tunus bayrağına da saldırıyorlar. Daha doğrusu hilal görünce istavroz çıkartıyorlar. Bazı Araplarla Yunanistan'ın Akdeniz çekişmesinde kardeş olmaları gibi Türk kahvesi ile Türk çayını boykot üzerinden aralarında yeni bir kardeşlik unsuru keşfedebilirler mi?

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.