Suriye sınırında kalan Hatay ilimizde çıkan yangınlar PKK kundakçılığına mal ediliyor. Hatta bunu yapanların kendilerine 'ateşin çocukları' ismini verdiği de ifade ediliyor. Ateşin çocukları ifadesi bize ateşgede ifadesini çağrıştırıyor. Kesintisiz 'kutsal' ateşin yakıldığı Zerdüşt/Mecusi tapınaklarına ateşgede veya ateşgah denilmektedir. Azerbaycan'dan Afganistan'a, oradan İran'a ve Irak'a kadar geniş havzada ateşgede kalıntılarına rastlanmaktadır. Bilindiği gibi Mecusiler ateşi kutsamaktadırlar. Bazıları ab-ı hayat adıyla çeşitli suları kutsadıkları gibi bazıları da ateşi kutsamaktadır. Ganj Nehri gibi nehirlere veya Nil, Fırat ve Dicle nehirlerine kimi kutsal kitaplarda kutsallık atfedilmiştir. Bu kutsallık vasfı biraz da bereketten ve berekete kaynaklık etmekten ileri gelmektedir. Yunanlılarda bereket tanrısı da vardır.
Demek ki insanoğlu ateş, su ve toprak gibi nesneleri zaman zaman kutsamıştır. İlahi hitap da Tuva Vadisi veya Tur Dağı, üç mabedin (Mekke-Kabe, Medine-Mescid-i Nebevi, Kudüs-Mescid-i Aksa) kutsiyetini vurgulamış, tescil etmiştir.
Hatay'da ormanların bir biçimde ateşin çocukları organizasyonu tarafından yakıldığının beyanı insanın aklına PKK ile Zerdüşlük arasında gelişen ilişkileri getiriyor. Ateşin meçhul çocukları ateşgedelere de özenmiş ve bütün yer sathını ve ormanları ateşgede haline getirmek de istemiş olabilir. Tabii bu bir varsayım. PKK bağlantılı bir avuç sergüzeştin işi de olabilir. Bilindiği gibi kadim Hazarların yolundan giden PKK siyasi bağımsızlık elde etmek için dini bağımsızlık elde etmek ister. İslam'ın bütün şubelerinden dini bağımsızlık PKK'nın siyasi bağımsızlığının da önünü açar! Zira İslam diğer ve büyük milletlere köprü kurmaktadır. Ortak köprü ve bağlaç ve payda olan İslam'ı terk ederek kendilerine yeni zemin ve milli bir dini alan açmak ve yeni bir din edinmek isteyebilirler. Bilindiği gibi Şiilik ile Sünni dünyanın kesişme ve buluşma noktasında kalan Kürtler iki çekim merkezi arasında gidip geliyorlar.
Bu nedenle de bağımsızlık arayışlarını pekiştirmek için Zerdüştlüğü ve Mecusiliği kendilerine perde/sütre yapıyorlar. Zerdüştlüğe özeniyorlar. Bugün Mecusiliğin bir bozulmuş şekli olan veya İslam içinde uç veren yeni bir şekli olarak görülen Ezidiler genelde Kürt kökenli olarak biliniyorlar. Bunlar üzerinden de Zerdüştlüğe köprü kurabilirler. Diğer Kürtlerin Müslüman olmasından gocunan ve Ermenistan'da yaşayan kimi Ezidiler Kürt bağını inkar ediyorlar. Lakin son yıllarda Kürt ulusalcılarla Ezidiler arasında bir yakınlaşma döneminden bahsetmek mümkündür. Ateşin çocukları ismi ve örgütü uydurma değilse Mecusilikle yani ateşle bağlantılarını akla getirmektedir. Dolayısıyla bunlara Zerdüşt'ün çocukları demek de mümkündür. Günümüzde Zerdüşt'ü güncelleştiren isimlerden birisi Alman filozof Nietzsche olmuştur. Zerdüştlük akımını sevimli hale getirmiştir. Nazilere ilham kaynağı olduğu düşünülen Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabıyla Zerdüşt'e felsefi ve fikri büyük bir ilgi uyandırmıştır. Gerçekten de PKK'ya yakın Ateşin Çocukları diye bir alt örgütlenme varsa bu Zerdüştlük ile PKK arasında bağlantı hakkında ek bir delil teşkil etmektedir.
Bu bir kundaklama ise ve arkasında PKK varsa ve ateşin çocukları da bunu icra eden bir topluluk ise mesele Zerdüştlük bağlantısına kadar gider. Bununla birlikte henüz Ateşin Çocukları ismiyle anılan ve ispatlanmış bir örgütlenme olmadığına dair de kimi yorumlar var. Zaman inşallah doğru ile eğriyi ayırt eder.
Bununla birlikte Hatay'ı aşan bir biçimde aynı günlerde Suriye, Lübnan ve İsrail'i (Filistin) etkisi altına alın büyük yangınlar baş gösterdi. Bu yangınların merkezinde Suriye rejiminin doğduğu yer olan Kardaha (Kirdaha) vardır. Alevler baba Hafız Esat'ın kabrini bile sarmıştır. Kimileri yangını anız yakmak veya toprak genişletmek için çıkarılan yapay yangının genişlemesi olarak görse de kimileri ötesine geçiyor. Halkın üzerine uçaklarla birlikte varil bombaları atan Esat rejimi yangınlar karşısında çaresiz kaldı. Hemimim Üssünü kullanan İran ve Rusya'dan da bir yardım gelmedi. Özellikle babasının(Hafız Esat) mezarının etrafında etkili olan yangınları söndürmekte etkisiz kaldılar. Kısaca Suriye rejiminin manevi mirası da küller altında kaldı. Arap Baharı çıkmadan İngiliz basınına İsrail hakkında konuşan ve onun kundakçı karakter ve tabiatından bahseden Esat Ortadoğu'yu 10 yıldan beri kundaklamaktadır. Hala da Lübnan-Suriye yangınlarının İsrail'in kundaklaması veya sabotajı sonucu çıktığına inananlar var. Koronanın beşer eliyle çıktığını düşünenlerin bir kısmı bu yangınların da aynı şekilde suni olarak çıkartıldığına inanıyor. Elbette elimizde bunu yalanlayacak somut bir veri yok. Bununla birlikte İsrail de kendi yangınları karşısında pek yararlı veya etkili olamıyor. İsrail de kendi söküğünü dikemiyor. Zaman zaman yangınların kundaklama veya dikkatsizlik eseri olduğu biliniyor. Bununla birlikte bunlara yeni bir faktör daha eklendi. Nedir bu? Küresel ısınma. Küresel ısınmanın da yangınları tetikleyebileceği varsayılıyor.
Suudi Arabistan ve Medine-i Münevvere'ye bu mevsimde ( 6 Ekim 2020)dolu yağarken komşu coğrafyada da yangınlar etkili oluyor. Kısaca felaketler zinciri arasında veya asrında yaşıyoruz. Çılgınlık hayatın her alanına sirayet etmiş durumda. Dünya imdat çığlıkları gönderiyor. Beşer kendi kıyametini hazırlıyor. Sefahat yani akılsızlık her yanı sarmış durumda. Eskilerin deyimiyle gayri adi/normal olmayan bir dönemeçten ve virajdan geçiyoruz. Kıyametle burun buruna geldik.
Ortadoğu gerçek anlamda hem siyasi hem de semavi ve arazi olarak afet yerine dönmüş bulunuyor. Ortadoğu yangın yeri ve Ortadoğu cayır cayır yanıyor.
Allah lütfuyla muamele buyursun!
Mustafa Özcan