Mustafa Özcan

Devrim sürecinde Suriye’de dini tartışmalar

Bir Esma gitti, öteki Esma ise geldi; en azından dönüş yolunda. Esma Esat gitti dağarcığında birçok mesele ile birlikte, öteki Esma (Keftaro) ülkesine, evine dönüyor. Tartışmaların odağındaki isim Muhammed Habaş'ın eşi Esma Keftaro, ailesinin geleneğinden koparak kocasının modernizmine sığındı. Şimdi dini meseleler etrafında ülkesinde yaygaralar koptuğunu söylüyor. Vakıflar bakanlığının kaldırılmasını ve başta bakanlıklara devredilmesini, birleştirilmesini istiyor. Belki de ıslahını gayri kabil görüyor.

Peki kimdir bu ikinci Esma ya da Esma Keftaro? Keftora ailesinin kızlarından birisi. Onu meşhur yapan kocasının konumu. Kocasının gölgesinde serpilen Esma, Mahmut Keftaro'nun da kızı. Dedesi ise eski Suriye Müftüsü Ahmet Keftaro! Devrim günlerinde BAE'ye yerleştiler ve eşi orada bir okulda din dersleri okutuyor. Devrim sürecinde zoraki muhalifler arasına katıldı. Geçmişte Ebu'n Nur olarak da anılan bu medresenin parlak talebeleri arasında bulunuyor. Kendisini keşfediyorlar ve medresenin kurucusu Suriye eski Baş Müftüsü Ahmet Keftaro'ya takdim ediyorlar. O da Muhammed Habeş de parlak bir gelecek keşfediyor. Sonra Ahmet Keftaro'nun oğlu Mahmut Keftaro'nun kızı Esma ile yollarını ve hayatlarını birleştiriyor. Lakin daima rejimle birlikte anılan Ahmet Keftaro ters bir işlem yapıyor ve 5 Mart 2003 seçimlerinde Muhammed Habaş'ın meşhur iş adamlarından Muhammed Hemşo'nun listesinden seçimlere katılmasına nedense karşı çıkıyor! Esat, damadı Suriye'nin yeni dini yüzü yapmak istiyor. Belki o günlerden kalma olmalı Esma Keftaro Şiilerle ve Hıristiyanlarla temas hattında bulunuyor. 1950'li yıllardan beri daha Baas yönetimi devralmadan önce bile rejimle içli dışlı olan Ahmet Keftaro, damat Muhammed Habaş'ın adaylığına karşı çıkıyor hatta onu dini yapılarından kovuyor. Aile içi çekişmeler yaşanıyor. Mahmut ile Salahaddin kardeşler, babaları Ahmet Keftaro'nun yerini geçme ve ondan sonra kurumu, tarikatı devralma, yönetme konusunda çekişiyorlar. Ahmet Keftaro da bir ona bir buna göz kırpıyor, destek veriyor. Ahmet Keftaro, anılan seçimlerin arifesinde Muhammed Habaş hakkında bir beyanat yayınlıyor ve şöyle diyor: "O bizi ne bu seçimlerde ne başkasında ne de hiçbir konuda temsil edebilir…" Yolları ayırıyorlar. Nasıl oluyorsa Muhammed Habaş da bilahare kendisini dini bir yüz olarak seçen Beşşar Esat'la yollarını ayırıyor, BAE'ye yerleşiyor. Katar, kendisine davette bulunmasına rağmen dini anlayışı daha uygun geldiğinden BAE'de karar kılıyor.

'Şam'ın dini tasavvuftur'

Habaş'ın eşi Esma Keftaro, tasavvufun İslam'ın özü olduğunu ve Şam'ın da dini olduğunu savunmaktadır. Dini anlayışı dese belki itiraza konu olmaz ama 'tasavvuf, Şam'ın dinidir' diyor ve tasavvufta aykırılığı ifade eden şatahat tarzıyla öne çıkıyor. Bu yönde ailesinin geleneksel yaklaşımından ayrılmaktadır. Kadın konusunda, kocası Muhammed Habaş ile birlikte geleneksel yapıyı koruyan ailesinin tutumuna ters düşüyor. Ahmet Keftaro'nun çocukları da ailenin geleneksel Nakşibendilik çizgisini aşıyor ve aşındırıyorlar. Muhammed Said Ramazan el Buti Muhammed Habaş'ın kadın anlayışını ele alan, eleştiren bir eser kaleme alıyor.

Kocasının çizgisinden yürüyen Esma Keftaro, kadının savunma bakanı bile olabileceğini öngörmektedir. Kavvamiyetin yani aile reisliğinin erkeğin tekelinde olmadığını söylüyor.

Abide Arnavut adlı devrim saflarını temsil eden başka bir kadın ise kadın erkek farklılığının görev alanlarına da yansımasının tabii olduğunu savunuyor. Bu ifadeler, Esma'yı çileden çıkarıyor! Abide'nin bu görüşüne karşı çıkıyor! Abide ve onun gibi düşünenler savunma alanında kadınların yardımcı pozisyonda olmalarına itiraz etmiyor lakin doğrudan savunma bakanlığı gibi pozisyonların erkeklerin uhdesinde kalmasını savunuyorlar. Bu noktada merhum Mısırlı alimlerden Muhammed Gazali de kadınların her makama gelebileceklerini söylemiş ve 'kadını başa geçiren topluluklar felah bulmazlar' anlamındaki hadisi tevil etmektedir. İndra Gandi ya da Thatcher gibi kadınları örnek vermektedir.

Buti dede, Keftaro'ya mesafeli durduğu gibi damat Muhammed Habaş'a da mesafe koymuştur. Reform anlayışı konusunda hem dede Keftaro hem de Buti Muhammed Habaş'a karşı çıkmıştır. Ahmet Keftaro da Nakşibendi geleneğine dayanmaktadır. Buti ailesiyle Keftaro ailesi hem Kürtlük hem de Nakşibendilik noktasında birleşse de yıldızları pek barışmamıştır. Salahaddin Keftaro rakip meşayıhtan Muhammed Said Ramazan el Buti'yi kendi kurumlarında konferans vermeye ikna ediyor. Hatta bir ara yasaklı olan Kardavi gibi Suriye haricindeki İhvan yanlışı isimleri de ağırlıyorlar.

Beşşar Esat'a gelinceye kadar Suriye'de, klasik cemaatlar cirit atmaktadır. Fethu'l İslam, Eminiye, Furkan ve Ebu'n Nur gibi medrese/kurumlar siyasi duruş olarak kimi zaman rejimle yan yana görünseler de geleneksel yapıyı savunuyorlar. Beşşar ise bu alanda da bir açılıma gitmek istiyor. Daha sonra eteğini İran'a kaptırdığından Fethul İslam gibi medreseleri İran'ın kucağına itiyor. Mezheplerin yakınlaştırılması projesine karşı çıkan Fethul İslam, bu süreçte dini havzasına Şiileri ortak etmek mecburiyetinde kalıyor. Kurumu ve yapısını iğdiş ediyorlar.

Bosna yerine BAE

'Boşnakların dini anlayışları, meslekleri geniştir, esnektir' mealinde meşhur bir söz vardır. Belki bunda Avrupa'ya yakın hatta açık olmalarının da bir payı olmalıdır. Esma Keftaro, bu sözü Şam'a uyarlıyor ve Şam'ın tasavvuf merkezli bir İslami anlayışa sahip olduğunu savunuyor. Hatta ötesine geçerek Şam'ın dininin tasavvuf olduğunu da söylüyor. Buti de İslam'ın özünün tasavvuf olduğunu söylemesine rağmen şer'i kurallardan ve geleneksel yapıdan ayrılmıyordu. Ona sadakatini sürdürüyordu.

BAE, bölgesel hatta küresel bir dini yapı oluşturmak istemiştir. Bu yapı, tasavvufa dayalıdır. Bu zeminde Abdullah Bin Beyye, Faruk Hammade, Ömer Abdulkafi gibi alim ve davetçileri ağırlıyor. Kardavi'nin ve kurduğu Dünya Alimler Birliğinin karşı kutbunu temsil ediyor. BAE belki tasavvufa yakın ama İslam'a da aynı yakınlıkta mıdır? Bu, su götürür bir sorudur. Karşıtlarını siyasal İslam olarak damgalayarak onlarla mücadele etmektedir. Esma Keftaro, bu anlayışı gelecekte Suriye'de de klonlamak, egemen kılmak istemektedir. Din alimlerinin siyasetle ilgilenmemesini savunmakta ve İslam'ın laik karakterli olduğuna inanmaktadır. Geçmişte eşinin siyasi alana girmesini de yanlış bir çığır ve deneyim olarak değerlendirmektedir. Geçmişte teorik olarak değil de pratik olarak Bosna'nın temsil ettiği veya varsayılan anlayışı Esma Keftaro Şam üzerinden güncellemek istemektedir.

Esma Keftaro'nun karşı çıktığı gruplardan birisi de geçmişte Şam'daki kadın yapılanmasıdır. Baciyan-ı Rum'a benzeyen Kubeysiyat (Kubeysiler) akımıdır. Rejimle kesişme noktalarında bulunan bu grup, bazen desteklenmiş bazen de kösteklenmiştir. Ailecek 1950'li yıllardan beri İhvan'a karşı olan Keftaro ailesi, bir zamanlar bu yüzden Mustafa Sıbai ile karşı karşıya gelmiş ve seçimlerde İhvan'ı gölgelemiştir. Şimdi de Kubeysiyat ya da Bacıyan-ı Şam'ı Müslüman Kardeşler'in uzantısı olarak telakki etmektedir. Zinhar yanlıştır. Bu bağlantıyı doğrulayacak elimizde bir done bulunmamaktadır. Şam rejiminin Müslüman Kardeşler'in uzantısı olan bir gruba müsaade etmesi düşünülemez. Bu durumda ya rejim gafil avlandı ya da Esma Keftaro en azından yanlış ve hilaf-ı hakikat değerlendirmede bulunuyor.

Esma Keftaro dedesinin Hafız Esat ile el ele vermesini de tebcil ediyor, bunun hem ülkeyi hem de dini kurtardığını savunuyor!

Şam'da dini alanın veya düşüncenin geleneği ve geleceği

Şam'da dini alan giderek renkleniyor. Alimler ve medreseler dini hayata rengini veriyordu. Bir zamanlar Müslüman Kardeşler, düşünce ve eylemleriyle Şam zeminini etkilemişlerdi. Esat Suriye'yi İhvansızlaştırdı ve kendi iradelerinin dışında medreseleri İran ve Şii düşüncenin kucağına itti. Şimdi devrim sonrasında Şam aslına avdet edecek ve iradesi dışında gelişen dini hayatın tortularından kurtulacaktır. Lakin birileri ön almaya çalışıyorlar. Taliban-İhvan suçlamaları arasında gelecekteki dini anlayışı belirlemeye ve şekillendirmeye çalışıyorlar. Bunlardan birisi de Keftaro ailesi adına Esma'dır.

Bitirirken; inanıyoruz ki, Peygamberimizin yastığının altından çıkan ve Şam'a revan olan kitabın sütunu, Şam'ı ve ötesini aydınlatacaktır. O günlerin eşiğinde ve başlangıcında olduğumuzu varsayıyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.