Yetenekler Olmasaydı
Yetenekler olmasaydı, medeniyet olmazdı. Akıl tek başına medeniyet inşası için yeterli değildir. İnsanî medeniyetin temelinde insanın farklılaşan yetenekleri vardır. Bunu anlamak için diğer canlı varlıklara bakmak yeterlidir. Nice binlerce yıldır leylekler yuvalarını hep aynı şekilde yapıyorlar. Çünkü onların inşa yetenekleri hep aynı düzeydedir ve sınırlıdır. Akılları olmadığı için de bunu geliştiremiyorlar. Akıl sahibi olsa da bir alandaki yeteneğini kendi sınırları dışına taşıyamayan insanın hali de böyledir.
Akıl insan için, insanlığının ne kadar olmazsa olmazı ise, yetenek de medeniyetin olmazsa olmazıdır. Yeteneğin çok sayıdalığı ve değişen seviyeleri de sadece insana hastır. Bir de şu açıktır ki, yeteneği insan kendisi dağıtmamakta veya elde etmemektedir. O zaman bir başka dünyada yaşıyor belki de artık yaşamıyor olurduk. Yeteneğin ne olacağının ve ne düzeyde bulunacağının belirleyicisi insan olsa idi, insan insan olmazdı o zaman. Çünkü külli yeteneklere sahip olurdu ve her şeyin hakimi konumuna yükseltirdi kendisini. Bu nedenle ateş mitolojisi insanı insanüstü seviyelere yükseltmeler ve yüceltmeler mitolojisidir. Kendisini üstünlüğe yükseltenin ve rahmetten kovulanın adetidir bu. Bu çizgiden baktığımızda, özellikle yunan ve Batı mitolojisi yükseltme ve yüceltmelere doğru haddi aşan adımlar atmış ve külli yetenekleri insan görünümlü ama tanrı denilen varlıklara dağıtmıştır. İnsanın büyük zaafiyeti ve insan aklının zavallı trajedisidir bu. Çünkü böyle vehmedilmekle birlikte ortada gerçekte ne Zeus vardır mesela ne de Afrodit. Ortada sadece kendisini aldatan ve avutan insan vardır. Çünkü külli yeteneklere sahip olan hayatı var etmeye ve sonlandırmaya devam ediyor. Söz kosunu vehimlerde bulunanlar bile şu anda toz misali toprağın sinesindedirler. Mevzu daha önceki yazılarımızda üzerinde durduğumuz gibi medeniyetin Şeytan'a ve Hazreti Adem'e dayanan iki kutbunun yansımasından ibarettir.
Allah insanın yeryüzünde medeniyet inşasının temelini akılla, merkezini yeteneklerle donatmıştır. Ve insan, yeteneklerini bu yüzden sadece ve sadece var edene borçludur. Böbürleneceği bir şey yoktur çünkü kendisi var etmemiştir var olanı. O sadece kendisine verilen farklılıştırma kabiliyetini kullanmış, taşı mimari unsura, sesi müziğe, sözü şiire, görüntüyü resme veya fotoğrafa çevirmiştir. O sadece emanet verilen bir unsurla emaneti verenin bahşettiği imkanlarla inşa faaliyetinde bulunuyor. Ortaya konulan eserlerin ne anlama geldiğinin, her şeyin sahibi açasından hangi değere haiz olduğunun hakikati ise büyük ve noksansız hesaplaşmanın konusudur. Lakin eser sahipleri açısından mühim olan şudur ki, hiçbir eser ve o eserin sahibi kendisini bu hesaplaşmadan kurtaramayacaktır. Kaynağı unutup var edenin kendisi olduğu gibi bir zanna kapılarak "BEN" kavramını dünyasının putu haline getirenlerin ve eserleriyle kibir terazisinde böbürlenenlerin vay haline. Rabbim bizi bundan korusun.
Şükür kelimesinin güzelliği işte buradadır. Verenin kim olduğunu bilip, verilenin farkında olmak ve bunun için boyun eğip teşekkür etmek. Bilmek şunu: Yetenek verilmeseydi, bu yapılan yapılamazdı. Veren de alan da O iken, eseri ortaya koyan bir aracıdan başka nedir ki. O'nun verdiği aklı kullanarak yeteneği uygulama alanında aktif hale getiren, eserin iyi veya kötü olabilecğine karar verme yetkisi taşıyan ama bunun sonuçlarına da katlanması gereken bir aracı. Doğru alternatifi tercih ettiğinde aklın ve yeteneğin hakkını veren ve şükrünü eda eden, yanlış tercihte bulunduğunda aklı ve yeteneği verene ihanet eden bir aracı. Hatta doğru tercihte bulunsa bile, yaratanın farkında olsa bile, yeteneğini ve eserini kendisiyle fazla özdeşleştirip kibir bataklığına saplanan ve ayakları uçuruma doğru kayabilen bir aracı.
Yetenekler olmasaydı medeniyet olmazdı. Ancak medeniyet bize yeteneklerin kaynağını çağrıştırmak yerine unutturuyorsa, o zaman aklın ve yeteneklerin kullanımında insani büyük sorunlar var demektir. Bugün dünyada bu sorunu hemen her yerde gözlemleyebiliriz. İnsanın kendisini mankurtlaştırmasının macerası da böyle başlıyor işte. Aklının ve yeteneklerinin kaynağına olan temayüllerinin kafa derisini yüzen ve kendisine köle olmaya başlayan insan.
Ah dünya. İnsana şahit olduktan sonra sen, neler gördün neler. Ve daha neler göreceksin kimbilir!...
Nurullah Genç
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.