Rüya hakkında sorular ve bilimsel gerçekler
Rüyaların gizemi ve mucizesi bilim tarafından çözülememiştir. Bilim yalnızca rüyaların gerçekten de ne kadar hayret verici olduklarını takdir etmemize yardımcı olur.
Harvard Tıp Fakültesi'nden Robert Stickgold
***
Uyku sırasında canlı, çarpıcı, görsel ve işitsel varsanılarla ortaya çıkan yaşantıya rüya (düş) adını vermekteyiz. Rüyalar çok sıradan ve gerçeğe yakın olabileceği gibi fantezilerle yüklü, gerçek üstü olan rüyalara da rastlanır.
Rüya görmek; özgürlük, fantezi ve yaratıcılığın birbirlerini doğurduğu bir alana girmektir. Zihnimiz, amaç ve niyetlerimizle ilgilenmeden, toplumsal veya fiziki çevrenin beklentilerini dikkate almadan maruz kaldığı her şeyi yansıtır.
Rüyalara çok eski çağlardan bu yana büyük önem verilmiş ve her zaman merak konusu olmuş özellikle tarih boyunca birçok alanda insanları, kavimleri ve hatta imparatorlukları dahi etkilemiştir.
Rüya konusunda pozitif bilimlerin de gelişmesi sayesinde merak oranı artmış ve daha çok araştırma yapılmaya başlanılmıştır. Böylelikle rüyaların kökeni ve önemine ilişkin kavramlar yüzyıllar içerisinde büyük ölçüde değişmiştir.
Rüyada bilincin değişik durumu söz konusudur. Rüyada benlik bilinci, yönelim düşüncesi ve yön dengesi kaybedilir. Bilinmeyen, sırlarla dolu rüya fenomeni hakkında çelişkili söylemler mevcuttur. Burada rüya hakkındaki merak edilen sorulara bilimsel cevaplar vereceğiz.
- Rüya esnasında benlik bilincinin kaybolması ne anlama gelir?
Rüya; uyku sırasında yaşanan görsel imgeler, sesler ve diğer bedensel duyumlara eşlik eden duygular ve düşüncelerden oluşur. Rüyada bütün bu duygu ve düşünceler bir anlatıcı tarafından bir senaryo içinde bir filme aktarılıyor gibidir. Ancak rüyadaki anlatıcı senarist veya yönetmen aslında kişinin kendisinden başkası değildir.
- İnsanlar ömür boyu kaç rüya görürler?
Her gece 4 rüya görürüz. Buna göre ortalama bir insan 70 yaşına gelene kadar 100 bin civarında değişik rüya görülür.
- Rüyalar kişiye özgü değişir mi?
Rüyalar, onları gören kişilere özgü olsa da herkesin rüyasında sıklıkla ortaya çıkan belirli yaygın bileşenler bulunmaktadır. Genel anlamda insanlar; alışveriş yapmak, çalışmak ve yemek hazırlamak gibi gündelik yaşam olayları hakkında rüya görür. Öğrenciler okula gitmekle ilgili rüya görürken, öğretmenler ders anlatmakla ilgili rüya görür. Diş hastaları dişlerinin oyulduğunu görürken, diş hekimleri yanlış dişi oyma rüyası görürler. İngilizler çay içerken, ABD'liler bara giderken kendilerini rüyada görürler.
- Rüya görmek bir ihtiyaç mıdır?
Uyku, insan için nasıl vazgeçilmez bir faaliyet ise rüya da uyku için o kadar gerekli bir unsurdur.
Rüya görmesi devamlı olarak engellenen insanlar; dehşetli bir hırçınlık, sinirlilik, hafıza zayıflığı, dağınık ve tutarsız davranışlar gösterir.
Rüya görmemeye inatla devam etmek isteyen bir gönüllü ise bir hafta sonra pes etmek mecburiyetinde kalmıştır.
İşin ilgi çekici yanı rüya görmelerine mani olunan kişilerin, serbest bırakılınca bol rüya görmeleri ve böylelikle görmedikleri günleri telafi etmeleridir. Yani rüya, beden ve ruhumuz için gerekli, hatta şart olan bir faaliyettir.
Rüyalar, doğa yasalarının ve sosyal etkileşimlerin geçici bir süre için askıya alındığı, geleceğin başka bir türlü simüle edilmesi olarak kabul edilebilir.
- Herkes rüya görür mü?
Uyku laboratuvarında incelenmiş bütün insanların uykuda beyinleri etkinleşmiştir. Uyku esnasında beyin etkinleşme süreleri uyuyan kişinin hızlı göz hareketleri ile bağlantılıdır. Bu hızlı göz hareketleri uykunun beyin etkinleşmesi içeren bölümüne adını vermektedir: REM veya hızlı göz hareketi uyku dönemi. Kişi hızlı göz hareketlerinin yoğunlaştığı bir anda uyandırıldığında, laboratuvarda incelenen kişilerin yüzde 95'i rüya gördüklerini rapor etmiştir.
Demek ki aslında herkes rüya görmektedir. Ancak bazı kişiler rüyalarını hatırlamamakta, bu yüzden rüya görmedikleri zannına kapılmaktadırlar.
Eğer rüya görülmesi sırasında uyanılmazsa rüyanın hatırlanması çok nadirdir. Rüyadan uyandığımız ilk 5 dakikada rüyamızın yarısını, 10 dakika içinde de rüyamızın çoğunu unuturuz.
- Sigmund Freud rüyayı nasıl açıklamıştır?
Freud'a göre rüyalar bilinçli dünyamızda normalde bastırdığımız duyguların arzuların dışavurumunu sağlar. Böylece zihnimizde bastırılan ve açık kalan içerik arasında bir harmoni ya da denge oluşmasını sağlar.
Freud rüyaların diğer bir işlevinin uykuyu sürdürmek olduğunu ileri sürmüştür. Freud'a göre rüya yaşantısı, kişinin dikkatini iç fantezi dünyasında tutarak çevresel uyaranlarla uyanmasını önler.
Rüyaları basınç altındaki ruhun tedavi mekanizması olarak gören Freud, bu sistemi şöyle açıklar: «Rüya uykumuzu bozmak için bizi ziyaret etmez. Aksine, onu korumak için gelir. Onun var olmayanı gösteren hayalleri sayesinde basınç altındaki ruh gerilimleri boşaltır. Böylece, sabahleyin dinçleşmiş olan vücut, boğulan bir ruh yerine, temizlenmiş ve hafiflemiş bir ruh bulur.»
- Alfred Adler rüya hakkında ne dedi?
Freud'u izleyenlerden Alfred Adler rüyaların geçmişten çok geleceğin planlamasını yardımcı olma işlevini üstlendiğini iler sürdü. Adler'e göre rüyalar, aynı zamanda kişinin istikbalini kendine emniyet verecek bir hedefe doğru yönelmeye, tasarlamaya çalışan bir organizmanın faaliyetidir. Adler, rüyayı geçmiş ile gelecek arasında bir köprü olarak görür.
- Jung'a göre rüyaların ne anlamı vardır?
Rüyalar ve yorumlarıyla ilgili en kapsamlı araştırmayı yapan Carl Gustav Jung'a göre rüyadaki imge ve simgeler tek başına incelendiğinde kişi için özel anlam taşıdığı, kişinin bunlara yansıttığı görülür.
Rüyalar hem bireysel hem de ortak bilinçdışını yansıtan sembollerle kendini dışa vurur. Bu semboller birçok kültürde ortaktır ve insanın temel korkularını ifade eder.
- Rüyalarla ilgili başka görüşler nelerdir?
Uykudan henüz uyanmış birinin incelikli olmayan yargılaması, düşlerinin başka bir dünyadan geldiğini değil de, sanki kendisini başka bir dünyaya götürdüğünü varsayar.
Fizyolog Burdach şu görüşü ileri sürer: «Düşlerde, günlük yaşam, zahmetleri ve hazları, sevinçleri ve acılarıyla asla tekrarlanmaz. Tersine düşlerin başlıca amacı bizi onlardan arındırmaktır. Hatta aklımız bir şeylerle dopdolu olduğunda, derin acılarla perişan olduğumuzda veya tüm zekâ gücümüz bir sorun tarafından emildiğinde bile bir düş, bizim duygusal durumumuza bürünüp gerçekliği simgelerle temsil etmekten başka bir şey yapmayacaktır.»
Başka araştırmacılara göre, rüya ruhun kendini tedavi edici doğasının gizli nimetlerinden biridir.
Bir başka görüş;
«Gördüğümüz, söylediğimiz, arzu ettiğimiz veya yaptığımız şeylerin rüyasını görürüz. Bir rüyanın içeriği, değişmez bir biçimde rüya görenin bireysel kişiliğine, yaşına, cinsiyetine, sınıfına, eğitim standardına ve alışılmış yaşam biçimi ile geçmiş tüm yaşamının olay ve deneyimlerine az ya da çok bağımlıdır.»
- Rüya ne işe yarar?
Rüyalar nöronlar arası bağlantıların aktivasyonudur. Yararlarına gelince:
*Belleğe bilgi depolanması ve yerleştirilmesi rüya ile olur. Rüyalar; tehdit edici durumla başa çıkmak, kişisel ve duygusal sorunların çözülmesi, sanatsal yaratıcılığı tetiklemek, hatta bilimsel ve matematiksel problemleri çözmek gibi işlevlere sahiptir. Ayrıca bilgilere anlam kazandırma ve yenilikçi, üretici içgörüler oluşturma yeteneğimizi geliştirir.
*Rüyalar, uyanıkken sahip olduğumuz düşünce, korku, kaygı, problem ve duyguları yansıtır. Kullanılmayan ve gerekli olmayan bilginin atılmasıdır. İstenmeyen hatıraları atıp diğerlerini koruyarak anıları ayıklama konusunda bir rol oynar.
*Rüya beynin çocukluk çağından olgunlaşmaya geçişi için şarttır. Hemcinsleriyle iletişim kurmaya yarayan doğuştan kazanılmış ifadelerin tekrarını ve pekiştirilmesini sağlar.
*Ne kadar çok rüya görülürse, zihin o kadar fazla çalıştırılmış olur. İşten atılmadan boşanmaya kadar bütün terslikler rüyalarda yer bulur. Ruhi sıkıntıların ve ıstırapların giderilmesinde, zamandan çok rüyalar rol oynar. Bu gibi olaylar rüyalar sayesinde yavaş yavaş tesirini kaybeder ve hafızamızdan silinir.
*Rüyaların tehdit edici durumlarla başa çıkmak, kişisel ve duygusal sorunların çözülmesi, sanatsal yaratıcılığı tetiklemek, hatta bilimsel ve matematiksel problemleri çözmek gibi farklı işlevleri olduğu düşünülüyor. Rüya görmesi engellenen gönüllülerin problem çözme yeteneklerinde düşüşler olduğu gösterilmiştir.
*Sinir ağlarını işgal eden gereksiz bilgilerden kurtulmak için de rüya görürüz. Bu öğrenmeme süreci gereksiz bilgilerle dolu bir bilgisayar dosyasını silmek gibi bir şeydir.
*İnsan doğasını ve karakterini düzenlemede yararlıdır. Sosyal fobik kendini toplum önünde güzelce konuşuyor görebilir. Veya korkak biri rüyada cesur olduğunu görür.
*Rüyalar aynı zamanda bizim gerçek düşüncelerimiz ve niyetlerimize bir pencere olarak da yorumlanmıştır. Rüyalar anılarımızın oluşmasına ve yaşadığımız sayısız yeni deneyime anlam vermemize, ayrıca duygularımızı kontrol etmemize yardımcı olur.
*Rüyalar anılarımızı anlamlı ve işlevsel bir şekilde birleştirerek, güçlendirerek onları geliştirir.
*Rüyalar yeni anıların oluşturması için hayati önem taşısa da, an azından rüyaların temel işlevinin bundan ibaret olmadığını düşünülmektedir. Kaliforniya Üniversitesi'nden Matt Walker'a göre; "Uykuda görülen rüyalar, insanların duygusal pusulalarını biyolojik seviyede dengeye oturtmaya yarayan bir tür duygusal dengeleşim aracı olarak işlevi görmektedir." Her ebeveyn kısa bir uykunun huysuzluk yapan iki yaşındaki bir çocuğun ruh halinde nasıl bir dönüşüm sağlayabileceğini bilir ve Walker uykunun yetişkinlerde de benzer bir etki oluşturduğunu göstermiştir. Walker REM rüyası içeren kısa bir uykunun yetişkinlerin gün boyunca sinirli veya korkulu yüz ifadelerine karşı daha hassas; mutlu ifadeleri destekleyen işlevinden söz etmiştir.
Kısacası rüyalar hayatımızı geliştirmeye, kolaylaştırmaya, renklendirmeye, eğlendirmeye ve zevklendirmeye yararlar. Hatıralarımızın duygusal sivriliklerini törpülerler. Adeta beynimiz için iyileştirici bir ilaç gibidir. Üstelik uykunun dinlendirici olmasını da engellemezler.
- Rüyaların ne gibi özellikleri vardır?
*Rüya, uyku sırasında irade dışı gerçekleşen bir faaliyettir.
*Rüyaların % 33'ü gerçek hayatta karşılaşılması mümkün olmayan, tuhaf öğeler içerir.
*Rüya, tasarlamalar yardımıyla dünyanın simülasyonunu oluşturur. En basit rüya sahnesi çok sayıda görsel, işitsel simgelerle veya insanların, bir yerin ve objelerin eylemlerinin ve yer değiştirmelerinin yanı sıra görünüşlerini de taklit eden hareketlerin duyumlarının yardımıyla oluşur ve bütün bu unsurlar sürekli değişirler.
*Rüyalardaki simgelerde görsel biçim öne çıkar, sonra işitme ve diğer şekillerle de farklı oranlarda tamamlanır.
*Rüyada hayal gücünün ürettiği şeyler, «algı» olarak değerlendirilir; buna da «gerçeklik testi» kaybı denir.
*Bir rüya sahnesinde her zaman özgün unsurlar bulunur yani rüya hiçbir zaman bir anının ya da gerçekçi bir öngörünün tıpatıp kopyası değildir.
*Esasen rüya görmek, bilinenden hareketle yeni bir şey hayal etmektir.
- Rüyalarımızı renkli mi yoksa siyah-beyaz mı görürüz?
Modern laboratuvar incelemelerinde ortaya çıkan kanıtlar rüyalarımızı renkli gördüğümüzü göstermektedir.
- Hayvanlar rüya görür mü?
Bütün memeliler uyku esnasında insanlarla aynı türden beyin etkinleşmesi sergiler. Rüya görüp görmedikleri ise apayrı bir soru ve bu soru da başka bir sorunun cevaplanması ile cevaplanabilir: Hayvanlarda bilinç var mı? Bu sorunun yanıtı hararetle tartışılmaktadır. Bugün birçok bilim insanı hayvanların muhtemelen sınırlı bir bilince sahip olduklarını, bu bilincin de dilden ve yargısal veya simgesel düşünce kapasitesinden yoksun oldukları için insandan farklı olduğunu düşünmektedir.
Hayvanlar rüya görseler bile bunu dile getirmediklerinden tam olarak bilemiyoruz.
- Bebekler rüya görür mü?
Bebekler REM uykusunun (genellikle rüya bu dönemde görülür) surat ifadelerinde zevk, korku, şaşkınlık ve tiksinme duygularını sergilerler. Bu duyguları hissederler mi? Bu duygular rüyaların yapı taşları mı? Kısacası bebekler rüya görür mü? Bilimsel cevap: Bilmiyoruz veya bilemiyoruz. Fakat 'neden olmasın?' da diyebiliyoruz. Ancak eğer rüya görüyorlarsa, onların rüya deneyimi yetişkinlerinkiyle aynı niteliğe sahip olamaz.
- Rüya görme ne zaman başlar?
Çocuklarda yetişkinlerinkine benzer rüya 3 yaş civarında, çocuğun dili ve yargısal düşünceyi edinmeye başladığı dönemlerde ortaya çıkmaya başlar. Ardında yedi yaşlarına gelinceye kadar giderek karmaşıklaşıp ilginç hale gelmekte; bu yaşta ise yetişkin rüyalarının biçimsel niteliklerinden birçoğu yer almaktadır.
İnsanlar yetişkinlik dönemlerinde çocukluk dönemlerine oranla daha kısa süreli rüyalar görürler. Çocukken gördüğümüz rüyaların %40'ı da kâbuslardır ve çocukların rüyalarının büyük bölümü hayvanlarla ilgilidir.
- Görme engelli insanlar rüya görür mü?
Bu sorunun cevabı, körlüğün doğuştan veya sonradan oluşuna göre değişir.
Doğuştan kör olan insanlar hiçbir zaman –ne uyanıkken ne de rüya görürken- herhangi bir görsel betimlemeye sahip olmazlar; bunu sebebi, görme sisteminin algılamayı geliştirmek veya görsel imgeleri kodlamak için algılanan dünyayla hiç etkileşime geçmemiş olmasıdır. Bu nedenle de, beyinleri uyku esnasında etkinleştirildiğinde imgeleri oluşturamazlar, çünkü mevcut hiçbir kodlanmış imge yoktur.
Sonradan kör olan insanlar önceden görme yetisi edinmiştir. Onların beyinleri algı kapasitesini ve imgeleri hatırlama kapasitesini geliştirmiştir.
Rüyalara hazımsızlık (sindirim zorluğu) sebep olur mu?
Kesinlikle hayır. Bu daha çok sık uyanma ve onun sebebi olan sıkıntıların varlığı ile ilgilidir.
Prof. Dr. Sefa Saygılı
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Evlilikte Kıskançlık (06.05.2022)
- Mübarek Ramazan Bayramı (03.05.2022)
- Çocuklarda kıskançlık ve kardeş rekabetinin yararları (27.04.2022)
- Kutsal ağaç: Zeytin ve yağı (20.04.2022)
- Küba’dan İzlenimler – II (10.04.2022)
- Küba’da gördüklerim: Yokluk, yoksulluk ve sefalette eşitlik (05.04.2022)
- Darwinizm'e darbe üstüne darbe (01.04.2022)
- Alkol beyine zarar (29.03.2022)