Daha önce defalarca yazdık: Darwin'in otaya attığı ve bugün bilim çevrelerince genelde savunulan evrimcilik aslında bilimsel kanıtlara değil ideolojik saplantılara dayanmaktadır, akla uygun değildir ve taraftarlarının bile inandırıcı bulmadığı bellidir. Her geçen gün evrim aleyhine ve yaratılış lehine yeni bilgi ve bulgular çıksa bile inatla savunulmaya devam edilmektedir. Çünkü Darwinizm ateizmin tek çıkar yoludur, reddedince Yaratıcıya inanmak zorunda kalmayı istememektedirler.
Bu yazımızda evrim aleyhinde yeni ortaya çıkan birkaç yeni bulgudan söz etmek istiyorum.
DARWİN'E EVRİM TEORİSİ'Nİ İCAT ETMESİ İÇİN PARA VERİLMİŞ
CBS News Dışişleri Muhabirliği Şefi ve Fox Nation's kanalının eski sunucusu Lara Logan, "And We Know" adlı podcastte; Yahudi Rothschild ailesinin Charles Darwin'´e "Evrim Teorisi"ni icat etmesi için para verdiğini öne sürmüş.
Evrimin bilimsel olarak kanıtlanamayacağını ve bu yüzden cevaplanamayacağını belirten Logan, "Darwin'in birileri tarafından kanıtlara dayalı bir teori ortaya atması için tutulduğunu düşünüyorum. Darwin'i kimin çalıştırdığını bilen var mı? Darwinizm nereden geliyor? Rothschildlerden'' şeklinde bir açıklama yapmış.
Servetlerini 18. yüzyılın sonlarında kazandığı bilinen Rothschild ailesi, Yahudilerin parayla olan ilişkisine ve dünyayı ele geçirmesine dayanan antisemit komplo teorilerinde ağırlıklı olarak yer alıyor olsa da bu iddia ilginç ve araştırılması gerekir diye düşünüyoruz.
TİRLOBİTLERİN İHTİŞAMI VE MÜKEMMEL GÖZLERİ
390 milyon yıllık olduğu tahmin edilen bu deniz canlısının gözlerinden yüzlerce küçük göz daha çıkması bilim insanlarını şaşkınlığa meydana getirmiş. Tirlobitlerin karmaşık görsel sistemleri, hayatta kalmada avantaj sağlıyormuş.
Uluslararası bir araştırma ekibi yaklaşık 500 milyon yıl önce ortaya çıkarak okyanuslara hükmeden ve trilobit ismiyle bilinen sert kabuklu ve segmentli canlılara ait bir fosili incelemişler.
390 milyon yıllık fosili inceleyen araştırmacılar, öncelikle bugünkü sinekler ve böceklerde bulunan petek gözlerin benzerlerinin trilobitlerde de olduğunu not etmişti. Darwinciler bunu evrime kanıt olarak gösterdiler. Aslında sadece bu gözler bile muhteşemdi ve hayranlık uyandırıcı karmaşıklıktaydı, her yanıyla tasarım olduğunu haykırıyordu.
Ancak hakemli bilimsel dergi Scientific Reports'ta yayımlanan araştırmada bu görkemli gözlerin ardında aslında yüzlerce küçük gözün yer aldığı ortaya çıktı.
Söz konusu fosil, ilk kez 1970'lerin başında keşfedilmiş ve incelenmişti. O dönemde radyoloji uzmanı Wilhelm Stürmer, eklem bacaklılar şubesinden bu canlının röntgeninde fotoreseptör hücrelere benzeyen bir "lif" ağı görmüştü. Ancak bu lifler gereğinden fazla uzundu ve Stürmer bir paleontolog olmadığı için bilim camiası onun iddialarını dikkate almamıştı.
Köln Üniversitesi paleontologu Brigitte Schoenemann ve meslektaşları ise bu iddiayı sınamak için aynı fosili bilgisayarlı tomografiyle yeniden taradı ve Stürmer'in haklı olduğunu gördü.
Schoenemann, "O zamanlar, fosillerde yalnızca kemik ve dişlerin, yani canlıların sert kısımlarının görülebildiği, bağırsaklar veya sinirler gibi yumuşak kısımların bulunmadığı düşünülüyordu" diye konuşmuş.
Stürmer'in verilerinin üzerinden iki kez geçen araştırma ekibi, onun tespit ettiği filamentlerin gerçekten de optik sinir lifleri olduğunu belirledi.
Öte yandan Stürmer keşfinin doğrulandığını göremeden, 40 yıl önce vefat etmişti. Ancak bu keşifte araştırmacıların dikkatini asıl çeken, hayvandaki petek gözlerin kendi içinde sağ ve sol kümelere bölünmesiydi. Zira bu, söz konusu petek gözlerin aslında yüzlerce göz barındırdığı anlamına geliyordu.
Schoenemann, "Bu gözlerin her biri, bir milimetrelik 200 mercekten oluşuyordu" ifadelerini kullanmış.
Yani bir gözde yaklaşık 200 petek göz (her bir merceğin altında bir tane) daha yer almaktaydı. İnanılmaz şekilde karmaşık ve muhteşemdi.
Bilim insanlarına göre; bu karmaşık göz yapısı deniz canlılarının avlanmalarını, saklanmalarını veya parlaklıkta ve hareketlilikteki en ince değişiklikleri tespit etmelerini sağlıyordu.
Biyologlar, artık yüzlerce minik gözün su altındaki karanlık ortama uyum sağlamada nasıl bir rol oynadığı sorusunun yanıtını arayacakmış.
DARWİN CİNSEL SEÇİLİM HAKKINDA DA YANILMIŞ
Charles Darwin, hayvanların silah olarak kullandığı boynuz, diş ve büyük boy gibi özelliklerle karşı cinsi cezbetmek için kullanılan özellikleri birbirinden ayırmıştı.
Silah olarak kullanılan cinsel seçilim özelliklerinin, dişi ve erkek sayısı arasında yaşanan dengesizlikle açıklanabileceğini kaydetmişti. Darwin, dişi sayısı az olan hayvan popülasyonunda erkeklerin eş için daha çok çalışması gerekeceğini ve bu durumun cinsel seçilimi yönlendireceğini ileri sürüyordu.
Hatta Biyoçeşitlilik Profesörü Tamas Szekely, yaptıkları çalışmada Darwin'in cinsel seçilimle cinsiyet oranları arasında bir ilişki olduğu yönündeki şüphesinde haklı olduğunu belirlediklerini söylemişti.
Ancak hakemli bilim dergisi Evolution'da yayımlanan araştırma, dünyaca ünlü ideolojik doğabilimcinin tespitinin 180 derece yanlış olduğunu ortaya koydu. Zira bulgular, cinsel seçilim özelliklerinin, potansiyel eşlerin sayısı daha çok olduğunda daha bariz hale geldiğini gösterdi.
Araştırmada 462 farklı sürüngen, memeli ve kuş türü incelendi. Uzmanlar, dişi ve erkek oranıyla eşeysel dimorfizmin (bir türde bir cinsiyetin diğerinden daha büyük olması) ilişkili olduğunu gördü.
Darwin'e göre ise en yoğun rekabet, eş kıtlığı olduğunda meydana geliyordu. Fakat bulgular Darwin'i yalanladı: Dişilere göre daha büyük olan erkeklerin, muhtemel eş sayısının daha çok olduğu popülasyonlarda görüldüğünü ortaya koydu.
SOSYAL DARWİNİSTLERİN YAŞAM KALİTESİ
Sosyal Darwinizm, Darwin'in görüşlerine dayanan ve zayıf olanlara hayatta yer olmadığını, ancak güçlülerin ayakta olabileceğini savunan bir akımın adı.
Sosyal Darwinistlere göre bireyler, gruplar veya uluslararasındaki rekabet, insan topluluklarında sosyal evrime neden oluyor.
Yeni bir araştırmada bilim insanları sosyal Darwinist bir dünya görüşünü benimseyenlerin yaşam kalitesinin kişilik sorunları nedeniyle düştüğünü ortaya koydu.
Buna göre sosyal Darwinistlerde bağlanma problemleri, yüksek kaygı ve antisosyal eğilimler gibi bir dizi sorunlu kişilik özelliği görülme ihtimalinin daha yüksek olduğu görüldü.
Adını evrim teorisinin kurucusu, biyolog Charles Darwin'den alan bu dünya görüşüne sahip bireyler, genellikle dünyayı yalnızca güçlülerin hayatta kaldığı rekabetçi bir orman gibi görme eğiliminde.
Polonya Bilimler Akademisi'nden Piotr Radkiewicz liderliğinde yapılan araştırmanın yazarları, "Birçok araştırmacı, bireylerin ve sosyal grupların davranışlarının, sosyal ilişkilerin doğasına dair görüşleriyle koşullandığını gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Hakemli bilimsel dergi Plos One'da yayımlanan araştırmada 2 bin 500 Polonyalı yetişkin yer aldı. Bu kişiler, sosyal Darwinizm'i ne kadar desteklediklerini ölçecek soruların yer aldığı bir ankete katıldı. Daha sonra katılımcılar, bir dizi kişilik testine tabi tutuldu. Bu testler aracılığıyla araştırmacılar, sosyal Darwinist eğilimlere sahip kişilerin kişilik özelliklerini ortaya çıkarmayı amaçlıyordu. Söz konusu testler, katılımcıların bağlanma stilini, dışadönüklük, uyumluluk, vicdanlılık ve duygusal istikrar gibi özelliklerinin belirlenmesini sağladı. Testlerde ayrıca bireylerin temel insani değerlere yaklaşımı da incelendi. Araştırmacılar, yaş ve cinsiyet gibi demografik bilgileri de göz önünde bulundurarak çıkarım yaptı.
Bunun sonucunda sosyal Darwinizm'i onaylama olasılığı daha yüksek kişilerin, "olumsuz" kişilik özelliklerini yansıtan testlerde daha yüksek puanlar aldıkları görüldü. Örneğin bu kişilerin güvenli bir bağlanma stilinden çok; korkulu, saplantılı veya kayıtsız bir bağlanma stili sergileme olasılığı daha yüksekti. Duygusal istikrar seviyeleri ise daha düşüktü.
Söz konusu kişiler Narsisizm, Makyavelizm ve psikopatinin oluşturduğu "karanlık üçlü" diye bilinen psikolojik durumlara da daha yatkındı.
Bunun yanı sıra yardımseverlik, sadakat ve şefkat gibi değerler yerine hırs, beceriklilik ve güvenlik gibi değerleri tercih ettikleri görüldü.
Araştırmacılar ayrıca, erkeklerin sosyal Darwinizm'e kadınlardan daha yatkın olduğunu ve bu dünya görüşüne bağlı inançların yaşla birlikte azaldığını bildirdi.
"Darwinist inançların, işbirlikçi, yardımsever ve nispeten eşitlikçi bir toplum inşa etmek için elverişsiz bir sosyal yaşam görüşü olduğu tartışılmaz" diyen araştırmacılar, sözlerini şöyle noktaladı: "Bu, demokratik bir eğilim değil."
(Independent Türkçe'den derlenen haberlerden yararlanarak hazırlanmıştır)
Prof. Dr. Sefa Saygılı