Tarîkatler ve Hat San’atı - 5
(Bu makâlenin dördüncü bölümü geçen hafta neşredilmiştir)
Resim 1
Ta'lîk mâil kıt'a
Okunuşu:
Ferîdü'd-dîn ve'd-dünyâ mîfermâyend:
Şems-i Tebrîzî arar, destine almış meş'al,
Gece gündüz dolaşır, pîr-i felek, dünyâyı
Dîde-i encüm ile tâ be-kıyâmet arasa,
Ne bulur bir daha Şems'i, ne de Mevlânâ'yı.
Hattatı: Necmeddin Okyay (1883-1976)
Eserle ilgili notlar: Üstad Okyay'ın "Dînin ve dünyânın Ferîd'i (tek şahsiyeti) buyuruyor ki" tavsîfiyle andığı Müderris Ferid Kam'a (1864-1944) âid, henüz onun sağlığında yazılmış zarîf bir kıt'a. Hattı ve ebrûlarıyla Necmeddin Efendi'nin rûhunu aksettiriyor.
Resim 2
Celî sülüs-sülüs levha (1366/1947)
Okunuşu: " Yâ Hz. Mevlânâ Mehemmed Celâlüddîn-i Rûmî"
Hattatı: Mustafa Halim Zühdi (Özyazıcı,1898-1964)
Eserle ilgili notlar: Güzel San'atlar Akademisi'nin Türk Tezyînî San'atları şûbesine hat muallimi olarak tâyin edildiği yıl bu levhasını yazan M. Halim Özyazıcı'nın Dîvân-ı Hümâyûn'da çalışırken kendisine verilmiş olan Zühdi mahlasını da imzasında kullandığı nâdir levhalarından biri işte bu görülendir. Ebrûlar Necmeddin Okyay'a âiddir.
Resim 3
Celî ta'lîk levha (1374/1954)
Okunuşu:
Ba'd ez-vefât, türbet-i mâ der-zemîn, mecûy;
Der-sînehâ-yı merdüm-i ârif, mezar-ı mâst."
Hattatı: Necmeddin Okyay (1883-1976)
Eserle ilgili notlar: Hz. Mevlânâ'nın mâruf bir beytini Üstad Necmeddin Okyay levha hâlinde yazarak, kendi ebrûlarıyla etrafını bezemiştir. Beytin mânâsı şöyledir:
Öldükten sonra türbemizi yerde arama,
Ârif kişilerin gönülleri bizim mezarımızdır.
(Mimar Sinan Güzel San'atlar Üniversitesi Koleksiyonu).
Resim 4
Ta'lîk mâil kıt'a (1378/1958)
Okunuşu:
Hû, Tâlâc-ı Mevlânâ
Bâzâ, bâzâ her ânçe hestî bâzâ
Ger kâfir u gebr u büt-perestî bâzâ
În dergeh-i mâ, dergeh-i nevmîdî nist
Sad bâr eger tevbe-şikestî bâzâ "
Hattatı: Necmeddin Okyay (1883-1976)
Müzehhibi: Muhsin Demironat (1907-1983)
Eserle ilgili notlar: Hz. Mevlânâ'ya -bir rivâyete göre Efdalüddîn-i Kâşî'ye- âid olan bu manzûm beyânın mânâsı şöyledir:
Gel, gel; ne olursan ol, gel,
Kâfir, ateşe yahut puta tapan olsan da gel.
Bu dergâhımız ümidsizlik dergâhı değildir,
Tevbeni yüz kere bozmuş olsan, yine gel.
Resim 5
Celî sülüs ve sülüs levha (1326/1908)
Okunuşu:
Çifte "Edeb Yâ Hû"
Ehl-i diller arasında aradım, kıldım taleb
Her hüner makbûl imiş, illâ edeb, illâ edeb!
Hattatı: Süleyman Vasfi
Eserle ilgili notlar: Eskiden levha halinde umumî yerlere asılması âdet olan ve okuma bilen herkesi edeb'e dâvet eden bu söz, Osmanlı devrinin mânevî murâkabe vâsıtalarından biridir. Yazının üst tarafını çepeçevre saran sülüs beyit de bu tebliğin bir tamamlayıcısı mâhiyetindedir.
Destarlı mevlevî sikkesi biçiminde ve müsennâ (ikili, aynalı) tarzda tertib edilmiş olan bu latîf istif, "resim-yazı" geleneğine de bir nümûnedir. Arada kalan boşluk, "Çifte Muhammed"le donatılmış olup, herhâlde "Muhammedî edeb"e işaret edilmek isteniyor.
Eserin hattatı olan Süleyman Vasfi'nin hayatı hakkında -Şefik Bey'in talebesi olmakdan başka- bir bilgimiz yokdur. Levhanın zencerekli iç pervazı ve Mustafa Düzgünman'a (1920-1990) âid ebrû dışpervazı 1970'lerde yenilenmişdir.
Resim 6
Celî ta'lîk levha (1376/1956)
Okunuşu: "Yâ Hz. Mısrî Niyâzi, K.A.S.Â."
Hattatı: Necmeddin Okyay (1883-1976)
Eserle ilgili notlar: Büyük mutasavvıf Niyâzi-i Mısrî'nin ismi de zaman zaman celî sülüs veya celî ta'lîk ile yazılmıştır. Lâle ebrûlu dış pervâzı ve enfes hattıyla Okyay Hoca'nın bir levhası...
Resim 7
Celî sülüs istifli levha (1267/1851)
Okunuşu: "Yâ Hz. Sa'd ibn Ebî Vakkās R.A."
Hattatı: Ahmed Râkım (ö.1862-3)
Eserle ilgili notlar: Sahâbeden Sa'd ibn Ebî Vakkās, kemankeşlerin pîri sayıldığı için okçulukla uğraşanlar, ismini taşıyan levhayı civarlarına asarlardı. İstanbul'un Ok Meydanı'ndaki "Atıcılar Tekkesi"nde de bunun benzerleri mevcuttu. Bu latîf istifte Vakkās'ın "sad" ve radıyallahü'nün "dad" harflerinde aynı harf başının kullanılması dikkate değer güzelliktedir (Topkapı Sarayı Müzesi Kütübhânesi Koleksiyonu).
Resim 8
Celî ta'lîk istifli levha (1284/1867)
Okunuşu: "Yâ Hz. Şeyh Sultan Sa'düddîn el-Cibâvî eş-Şeybânî K.S.A."
Hattatı: Sâmi Efendi (1838-1912)
Eserle ilgili notlar: Sâmi Efendi'nin henüz otuz yaşlarında yazdığı bir zer-endûd celî ta'lîk istif denemesidir. Bunu yazdıktan sonra 46 yıl daha yaşayan hattatımız ileriki yıllarda bunun daha mükemmelini de yazmış olmalıdır.
Resim 9
Celî ta'lîk istifli levha (1377/1957)
Okunuşu: "Yâ Hz. Pîr Sultan Sa'düddîn-i Cibâvî K.A.S.Â."
Hattatı: Necmeddin Okyay (1883-1976)
Müzehhibesi: Rikkat Kunt (1903-1986 )
Eserle ilgili notlar: Tarîkatin tâcı biçiminde istiflenmiş bir levhadır.
Resim 10
Celî sülüs zer-endûd levha (1349/1931)
Okunuşu: "Yâ Hz. Sehl bin Abdullahi't-Tüsterî"
Hattatı: Mehmed Emin Yazıcı (1883-1945)
Müzehhibi: Arda Çakmak
Eserle ilgili notlar: Tâc biçimli enfes bir istiftir.
Resim 11
Celî sülüs-sülüs levha
Okunuşu: "Yâ Hz. Üveysü'l-Karanî R.T.A."
Hattatı: Mahmud Celâleddin (ö.1829)
Eserle ilgili notlar: Tasavvufta bizzat mürşidden değil de onun rûhaniyetinden feyz alanlara "Uveysî-meşreb" denilmesinin sebebi, Hz. Peygamber'le bizzat görüşmeden mânevî râbıtasına nâil olan Hz. Uveysü'l-Karanî'dir. Bundan dolayı dergâhlarda pîr ismi gibi levhası bulunur. Bu levha da hattatımızın celî sülüsdeki katı ve durgun üslûbuna örnek olan bir istifidir.
Resim 12
Celî ta'lîk levha (1364/1945)
Okunuşu: "Yâ Hz. Sultan Yûnus Emre K.A.S."
Hattatı: Necmeddin Okyay (1883-1976)
Müzehhibesi: F. Çiçek Derman
Eserle ilgili notlar: Yūnus Emre hakkında bir te'lîfi de bulunan Güzel San'atlar Akademisi Müdürü Burhan Toprak'ın (1906-1967) arzûsu üzerine, bu levha Okyay Hoca tarafından yazılmıştır (Türkpetrol Vakfı Koleksiyonu-İstanbul).
Resim 13
Celî ta'lîk levha (1369/1950)
Okunuşu:
Mal sâhibi, mülk sâhibi,
Hani bunun ilk sâhibi?
Şerîatde: O senindir, bu benim,
Hakîkatde: Ne senindir, ne benim.
Mal da yalan, mülk de yalan,
Var, biraz da sen oyalan!
Hattatı: Necmeddin Okyay (1883-1976)
Eserle ilgili notlar: Yūnus Emre'ye âid olan bu şiir, hattı ve etrafını çevreleyen ebrûsuyla Üstad Okyay'ın zarif bir levhasıdır.
Resim 14
Celî ta'lîk levha (1376/1956)
Okunuşu: "Yâ Hz. Şeyh Sultan Yūsuf Sünbül Sinan K.A.S."
Hattatı: Necmeddin Okyay (1883-1976)
Eserle ilgili notlar: Bu levha, İstanbul'un Kocamustafapaşa semtinin bir bölümüne câmi ve tekkesiyle ismini veren Sünbül Efendi adına tertiplenmiştir. Ta'lîk gibi kolay kolay istif kabûl etmez bir yazıyla Sünbülî tacı şeklindeki bu istifi tertiplemek Hazret'in kerâmetinden değilse, hattatının zerâfetinden olmalıdır. Çevredeki battal ebrûları da Necmeddin Okyay'ındır.
Resim 15
Sülüs temrin (1205/1791)
Mânâsı: Mevlânâ Şeyh Muhammed'le başlayıp Bahâüddînü'l-Kübrâ ile nihâyetlenen, adı zikredilenlerse "tevbe ettirdi ve telkîn etti" fiiliyle birbirine bağlanmış olan; aralarında Seyyid Ebu'l-Vefâ, Ma'rûf-ı Kerhî, Sırrî-i Sakatî, Cüneyd-i Bağdâdî isimlerinin de bulunduğu Anadolu dışındaki bir evliyâ silsilesi.
Hattatı: İsmail Zühdi (ö.1806)
Eserle ilgili notlar: Bu kıt'ayı temrin (el alıştırmak) maksadıyla önce hattat Hâfız Osman (1642-1698) yazmış; bunu görüp beğenen İsmail Zühdi de bakarak aynını meşketmiş, bâzı nokta ve harekeleri de zer-mürekkeble koyup onları is mürekkebiyle tahrîrlemiş. İşte bir evliyâ silsilesinin Osmanlı hat san'atındaki enfes tezâhürü... (Derman Koleksiyonu-İstanbul).
Prof. Uğur Derman
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Tarîkatler ve hat san’atı - 4 (25.08.2023)
- Tarîkatler ve Hat San’atı - 3 (18.08.2023)
- Tarîkatler ve hat san’atı - 2 (07.08.2023)
- Tarîkatler ve hat san’atı - 1 (28.07.2023)
- Hat san’atında Hz. Ali - 5 (21.07.2023)
- Hat san’atında Hz. Ali - 4 (21.07.2023)
- Hat san’atında Hz. Ali - 3 (07.07.2023)
- Hat san’atında Hz. Ali - 2 (30.06.2023)