Zekeriya Erdim

Bir bayram öyküsü

Sağ kalanlar, bir Ramazan'ı daha bitirip, Bayram'ın eşiğine geldiler. Sosyolojik, psikolojik ve pedagojik yönden; etkin ve yaygın bir ruh ikliminin içine girdiler.

Kişisel, kurumsal, toplumsal düzeyde; bayramlaşmalar yapılacak. Bu vesileyle; kısa, orta, uzun mesafeli seyahatlere çıkılacak.

Ölülerimizi mezarlarında, dirilerimizi evlerinde yahut yerlerinde ziyaret edeceğiz. Büyüklerimizin ellerinden öpüp, saygılarımızı sunacak; küçüklerimize hediyeler verip, sevgilerimizi göstereceğiz.

Ramazan'dan bir kademe daha yüksek, rahmet ve bereket iklimi oluşacak. Küskün olanlar barışacak, hasret kalanlar kavuşacak.

Özellikle, yetişme çağındaki çocuklarımız ve gençlerimiz açısından; bu sürecin, kalıcı değerlere dönüştürülmesi gerekir. Onun için, bayram planları ve programları içinde; akıllarda ve ruhlarda iz bırakacak, cazip işler ve ilişkiler düşünülmelidir.

BİZİM BAYRAMLARIMIZ

Bizim çocukluk yıllarımızın bayram ve bayramlaşma etkinliklerinden; tadı damağımızda kalan hatıralarımız var. Bugün altmışını aşmış bir yetişkin olmama rağmen; hatırladığımda içimi ısıtıyor, gönlüme hoşnutluk veriyorlar.

Arife gününün akşam namazından sonra, caminin altındaki köy odasında meclis kurulur; tespihler çekilerek, eli tutanların ve ayağı yürüyenlerin nüfus sayımı yapılırdı. Çocuk, genç, yetişkin, yaşlı dengesi gözetilerek; birer sofralık gruplar halinde dağıtılırdı.

Her grubun başında; Kur'an okuyabilecek, dua edebilecek, eğriyi doğruyu bilebilecek, ekibi sevk ve idare edebilecek, olabildiğince saygın bir sorumlu bulunurdu. O bayram süresi içinde; bu insanlar bir takım yahut manga olurdu.

Bayram namazından ve toplu bayramlaşma programından sonra; kurrâlar çekilerek, o grupların, bayram boyunca ikişer öğün yemek yiyecekleri haneler belirlenirdi. Serde yoksulluk olduğu için, özellikle çocuklar ve gençler tarafından; "İnşaallah varlıklı aileler çıkar" diye dualar edilirdi.

Ramazan Bayramı'nda üç gün, Kurban Bayramı'nda dört gün; şansımıza çıkan evlere gidip yemek yerdik. Doğal bir biçimde; ekip halinde hareket etmeyi, sofra adabına uygun olarak yiyip içmeyi, verdiği nimetler için Allah'a şükretmeyi ve yaptıkları ikramlar için kullara teşekkür etmeyi öğrenirdik.

Ayrı bir kazanım olarak; yakından tanışma ve kaynaşma vesilesi olurdu. Bayram bittikten sonra ise; aramızda bu birlikteliğin hatırı ve hatıraları kalırdı.

Adam yerine konulmak, yetişkinlerle birlikte anılmak, bir gurubun üyesi kabul edilmek; bizim için büyük bir onurdu. Günlerce, haftalarca, hatta yıllarca; gönlümüzün göğsünde, şeref madalyası gibi dururdu.

Bugün o meclis tekrar kurulsa; koşa koşa gideriz. Tespih çekilip isimlerimiz anılsa; çifte bayram ederiz.

Çünkü o günler; bir neslin anlamlı ve değerli öyküsü oldu. Sular çekilip gitti; ama getirdikleri humuslu topraklar bize kaldı.

ONLARIN BAYRAMLARI

Şimdi artık, çocuklarımız ve torunlarımız var. Onlar, modern çağın getirdiği fırsatlar ve tehditler altında; bambaşka bir dünyada yaşıyorlar.

Belki çok şey değişti; ama insan, fıtrat olarak gene aynı insan. Eğer iyi değerlendirilebilirse; bayramlar, yeni nesiller için de özel bir imkân.

Onların da arkasından gidebilecekleri hayallere; günlüklerine ilave edebilecekleri hatıralara ihtiyaçları var. Daha da önemlisi; örnek alıp özenebilecekleri kahramanlar, kahramanlar...

Ancak, öncelikle ve özellikle; dünyayı ve içindekileri, onların penceresinden görebilmeliyiz. Uygun ortamlar oluşturarak; kendi kahramanlarını bulabilmelerine ve kendi hikâyelerinin kahramanları olabilmelerine fırsat vermeliyiz.

Şüphesiz, en iyisi; annelerin ve babaların, öğretmenlerin ve idarecilerin, çocuklar ve gençler için rol model olabilmeleridir. Eylemleriyle ve söylemleriyle; örnek alınan ve özenilen kahramanlar haline gelebilmeleridir.

Bizim bayramlarımızla, onların bayramları arasında; üstünden birlikte geçebileceğimiz, sevimli ve güvenli köprüler kurulmalı. Tarihi ve kültürel verilerimizin, dini ve milli değerlerimizin özü korunmalı; fakat, yeni nesillerin diline ve üslubuna dönüştürmenin yolları bulunmalı.

Bayramları, belirli günleri ve haftaları, periyodik anmaları ve kutlamaları onlar için öyle cazip, öyle anlamlı, öyle değerli hale getirelim ki; ömür boyu iyi iz bıraksın ve tadı damaklarında kalsın. Bizim hatıralarımızla onların hayalleri birleşsin, bütünleşsin; yakından uzağa doğru, gelecek günlerin kavli ve fiili duaları olsun.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.