Zekeriya Erdim

Devlet, millet, ümmet kardeşliği

Taş taşa yaslanmasa, duvar olmazdı; duvar duvara vermese, kale kurulmazdı. El eli yıkamasaydı, dünyada ey dost; gökler ağarmazdı, gönüller durulmazdı.

Birbirini korumak, kollamak, desteklemek, tamamlamak anlamına gelen bu kurgunun adı; kişiler ve kurumlar, ülkeler ve toplumlar arasında oluşan, gelişen kardeşliktir. Uzun zamanlar ve mekânlar içinde; dini, dili, tarihi, coğrafyayı, kültürü, medeniyeti, nesebi, cibilliyeti birlikte yaşayarak ve taşıyarak şekillenir.

Öylesine kuvvetli bir bağdır ki; kılıç ile kesilip koparılamaz. Yerin altından da üstünden de akıp giden, sızıp intikal eden su gibi; sınır bilmez, engel tanımaz.

Tarihin her döneminde, dünyanın her yerinde; insanlar, "kardeşlik" hukukunu korumuştur. Zaman zaman aralarında ihtilaf çıksa, pınarları ayrı aksa bile; son tahlilde, hepsi aynı derenin yahut denizin balığı olmuştur.

Çok sayıda atasözümüz, bu kadim gerçeğe işaret eder. Mesela, bunlardan biri; "kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş" der.

SACAYAĞININ ÜÇAYAĞI

Ülkeler ve toplumlar açısından; kardeşlik binasının üç temel direği var. Muhkem oluşu ve dengeli duruşu sağlayan sacayakları misali; birbirini destekler ve tamamlar.

Birinci ayağa, en geniş ifadesiyle "millet" denir. Temel kaynaklarımızdaki kullanışlara göre; genelde "din" veya "izlenen yol", özelde "doğuştan getirilen özellikler" yahut "fıtrat" anlamına gelir.

Ancak, modern zamanlarda; din bağından ve bağlamından uzaklaştırılmıştır. Batıda ortaya çıkan "nation" kelimesiyle eşleştirilerek; "soya dayalı sosyal yapı" halini almıştır.

İkinci ayakta, "devlet" yapılanması var. Muteber âlimler ve kaynaklar; "hâkimiyetin dönüşümlü olarak el değiştirmesi, siyasi gücün kurumlaşması ve sürdürülebilir olması" diye tarif ediyor, tanımlıyorlar.

Tarihin tanıklığına göre; devlet, her devirde, toplumlar için hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir. Ayrıca, insanların Allah'la ve tabiatla olan ilişkilerini de yansıtan "dünya görüşü" çerçevesi içinde şekillenmiştir.

Anlaşılacağı üzere; üçüncü ayakta "ümmet" algısı ve anlayışı yer alıyor. Genel için "din, inanç sistemi, yol, aynı dine inananlar"; bizim için, "Hz. Muhammed(sav)'in tebliğ ettiği İslam dinine mensup olanlar" anlamına geliyor.

Sonuç olarak; aynı milletten ya da ümmetten olan kardeş toplulukların, birden fazla devleti olabiliyor ve günümüzde de var. Ayrıca, bazıları; aynı milletten ve ümmetten olmayan devletlerin, toplumların hâkimiyeti altında yaşıyorlar.

KARDEŞLİK TÜRKÜSÜ

Geçtiğimiz yıllarda, Türk dünyasından ve İslam coğrafyasından bazı ülkelere; muhtelif vesilelerle ziyaretlerimiz olmuştu. Her seferinde, kardeşlik ateşimizin külleri savrulmuş; yeniden alev almıştı.

Duygularımızı satırlara, sayfalara aktarmış; şarkılar, türküler söylemiştik. Gidip dönüşlerimizde, derin bir ayrılık acısı hissetmiş; "yüreğimin bir parçası da orada kaldı" demiştik.

Şimdilerde, devlet-millet-ümmet bütünlüğü içinde; Azerbaycan için "kardeşlik türküsü" söylüyoruz. Yakınlığımızın derecesini, süzme bal gibi özet bir slogana dönüştürüp; "tek millet, iki devlet" diyoruz.

Bu algıyı ve anlayışı, aklımızın ve gönlümüzün en uzak sınırlarına kadar genişletip, öteki halkaları da dâhil ederek; bir "kardeşlik zinciri" oluşturmamız gerekiyor. Yaşadığımız asırda, "zamanın ruhu" bizden bunu bekliyor.

Türkiye'nin uyanış, diriliş, direniş mücadelesinin; dost ve kardeş ülkelere ve toplumlara da sirayet ettiğini görüyoruz. Biz dik durdukça, onların da bellerini doğrultmaya başladıklarına şahit oluyoruz.

Bugün dünyada; 7'si bağımsız, 15'i yarı bağımsız, 22 Türk devleti var. Başka devletlerin ve toplumların bünyesinde bulunanlarla birlikte; 216 milyonluk bir milleti oluşturuyorlar.

Ümmet penceresinden baktığımızda; 57 İslam ülkesi, diğer ülkelerde yaşayan Müslümanlarla birlikte, 1.6 milyarlık nüfusa ulaşıyor.

Safları sıklaştırıp, "aynı duvarın tuğlaları" haline gelmeliyiz. Azerbaycan için kurduğumuz cümlenin kapsama alanını genişletip; "22 devlet, tek millet; 57 devlet, tek ümmet" diyebilmeliyiz.

Şüphesiz, bu yolun ve yolculuğun büyük engelleri var. Ancak, cümle âlem biliyor ki; uzun ve yüksek atlamalı engelleri aşabilenler menzile varabiliyorlar, muzaffer olabiliyorlar.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.