Arama

Türkiye-Özbekistan ilişkilerinde tarihi aşama

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyareti hem Türk dünyasının geleceği hem de Türkiye’nin uluslararası sistemdeki yeri açısından tarihi bir ziyaret olma özelliği taşıyor.

Türkiye-Özbekistan ilişkilerinde tarihi aşama
Yayınlanma Tarihi: 3.05.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 03.05.2018 16:06

Ziyarete damga vuran noktalardan biri Özbekistan'ın Türk Konseyi'ne üye olacağının müjdesinin verilmesiydi. Bu, Türk dünyasının ekonomik ve kültürel bütünleşmesi yolunda atılmış önemli bir adım olacak ve Türk Konseyini bir uluslararası örgüt olarak oldukça güçlendirecektir. Bu ziyaret tarihidir çünkü yeniden şekillenmenin sancılarını yaşayan uluslararası sistemde Türkiye, Asya kıtasının güçlü ülkelerinden olan Özbekistan'ı artık stratejik ortağı olarak yanına almıştır ve küresel meydan okumalara karşı güç birliği içinde iki ülke birlikte yürüme azim ve kararlılığındadır.

Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile göreve geldiği ilk günden itibaren yakın ilişki içinde yürütülen bu süreç, Kasım 2016 Semerkant, Mayıs 2017 Pekin, Eylül 2017 Astana ve New York temaslarının ardından 25-26 Ekim 2017 tarihinde Ankara'ya yapılan resmi ziyaret ile taçlandırılmıştı. Bu ziyarette ikili ilişkileri bugünkü stratejik ortaklık seviyesine taşıyacak olan anlaşmalara imza atılmış ve iş forumu aktif çalışma düzenine geçmişti. Hemen ardından da Tashkent City isimli Özbekistan'ın mevcut en önemli projelerinden biri Türk şirketlerinin katılımı ile hayata geçirilmeye başlanmıştı. Ekim 2017 ziyareti ile Nisan 2018 ziyareti arasında Özbekistan bir dizi diplomatik hamle ile bölgesel güç özelliğini perçinledi ve küresel dengelerde söz sahibi bir konuma yükseldi.

İki cumhurbaşkanı arasında 11 Aralık 2017 ve 7 Şubat 2018 tarihlerinde yapılan telefon görüşmelerinde Ankara ziyareti esnasında imzalanan anlaşmalardaki ilerleme ve Taşkent ziyareti esnasında oluşturulacak mekanizmalar, detaylı bir biçimde ve titizlikle izlendi ve tasarlandı. Bunların yanı sıra bu telefon görüşmelerinde Türkiye ve Özbekistan'ın bölgesel ve küresel meselelere bakışları konusunda fikir alışverişinde bulunuldu.

ÖZBEKİSTAN'DAKİ REFORM SÜRECİ

Mirziyoyev göreve geldiği ilk günden itibaren iç politikada iki önemli devrim yaptı. Birincisi Özbek halkının manevi hayatının içine çekinmeden girdi ve devlet ile halkın kaynaşmasının vesilesi oldu. Çeşitli vesileler ile ülkenin her yanında hızla inşası devam eden camilere ziyaretlerde bulundu. İmam Tirmizi, kelam alimi Ebu'l Muin Nesefi, İmam Buhari, Bahaüddin Nakşibendi türbelerine ziyaretlerde bulundu. Bu makamların Özbek halkının manevi merkezleri olması için büyük gayret gösterdi. Halkın büyük saygı gösterdiği bu manevi uluların devletin reisi tarafından ihtiramla ziyareti Özbek halkının büyük teveccühü ile karşılandı. Sovyet döneminde ülkeyi uzun süre yöneten Şeref Raşidov'un ve bağımsızlığın ilk 25 yılında ülkeyi yöneten İslam Kerimov'un isimlerini yaşatan tedbirler almayı da ihmal etmedi. Özbek devlet geleneğinde devamlılığın esas olduğunu gösterdi. Sovyet döneminden başlayarak Orta Asya ve Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi Reisi görevini yapmış olan çağdaş Özbek alimi Şeyh Muhammed Sadık Muhammed Yusuf'un adını ülkenin yapılmakta olan en büyük camiine verdi.

İkinci devrim ise elbette ülkenin bir buçuk yıl içinde girdiği hızlı ekonomik kalkınma süreci oldu. Yatırımlar birbiri ardına geldi, işsizlik hızla azalmaya başladı. Taşkent metrosuna hızla yeni istasyonlar ekleniyor. Ülkenin dört bir yanında yeni parklar, yollar ve fabrikalar açılmakta. Tarımsal üretimde pamuk mono-kültüründen hızla çıkılmakta. Turizm tam anlamı ile bir patlama yaşamakta. Dünyanın her yanından Özbekistan'a yapılan uçuşlar katlanarak devam etmekte. Önümüzdeki birkaç yıl içinde altyapı gelişimine bağlı olarak turizm gelirlerinin bütçede önemli bir yer tutması beklenilmekte.

Özbekistan bu süre içinde uluslararası pozisyonunu da oldukça güçlendiren bir dizi önemli adım attı. Özellikle Mart ve Nisan 2018 Özbekistan'ın bölgesel ve küresel sistemde yeniden parladığı bir dönem olarak tarihe geçecektir. Mirziyoyev'in 9-10 Mart tarihlerindeki Tacikistan ziyareti 1997'den bu yana oldukça sorunlu olan iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açmıştır. Bölgesel olarak sınır sorunlarının, su bölüşümü meselelerinin ve bir dizi sorun sahasının anlaşmalar ile hızla sona erdiği görülmektedir. Bu adım Tacikistan'ın da uzun süredir izole edilmiş durumunu ortadan kaldırmakta ve bölgesel kalkınma sinerjisi için anahtar olabilecek gelişmeler zincirine yol açmaktadır.

Bunun hemen ardından 15 Mart 2018 tarihinde Kazakistan'ın başkenti Astana'ya giden Mirziyoyev burada Merkezi Asya liderlerinin zirvesine katılmış ve ardından da Kazakistan'da Özbekistan yılının açılışını yapmıştır. Bağımsızlıkların ilk on yılında örnek bir iş birliği ve iş bölümü ile bölgesel bütünleşme yolunda çalışan Kazakistan ve Özbekistan'ın yeniden Türkistan bütünleşmesi için bir araya geldiklerini gösteren bu gelişme de heyecan vericidir. Uzun süredir askıda bekleyen Merkezi Asya iş birliği yeniden bu liderler zirvesi aracılığı ile aktif hale gelmektedir ki, Özbekistan bu yeni atılımda tüm Türkistan bölgesinin lokomotifi olacaktır.

AFGANİSTAN'DAKİ GÜVENLİK SORUNU

Orta Asya'nın önünde duran önemli tehditlerden biri Afganistan kaynaklı istikrarsızlıkların bölgeye sirayet etmesi olarak görülegelmiştir. Nitekim hem 1992-97 Tacik iç savaşı esnasında hem de 1999-2001 arasında El Kaide'nin yan kollarının Özbekistan ve Kırgızistan'a yönelik terör saldırıları sırasında bu tehdidin ciddiyeti görülmüştü. Afganistan'ın kuzey kısmı, yani Tacik, Özbek ve Türkmen nüfusun yaşadığı kesimi, tarihi olarak Güney Türkistan olarak bilinir ve kültürel olarak Orta Asya ile bütünleşiktir. Hem coğrafi hem de kültürel-tarihi bağları sebebi ile Özbekistan, Afganistan'da istikrarın sağlanabilmesi için önemli birikime sahip bir ülkedir. Nitekim 27 Mart 2018 tarihinde Taşkent'te düzenlenen Afganistan için Barış Uluslararası Konferansına birçok ülkenin liderleri ve dışişleri bakanları seviyesinde katılım olmuş ve Özbekistan bölgesel istikrar ve bütünleşme projesinde Afganistan kaynaklı istikrarsızlık potansiyelini minimize edecek hazırlıkta olduğunu dünyaya açıkça göstermiştir.

Bölgesel Bütünleşme projesinin belki de en önemli adımı olarak ise 23-24 Nisan 2018 tarihilerinde gerçekleşen Türkmenistan lideri Gurbangulu Berdimuhamedov'un Özbekistan ziyaretini görebiliriz. Tarafsızlık doktrinini dış politikasının belirleyicisi yapmış olan Türkmenistan'ın Özbekistan ile yakınlaşmasındaki bu son ve güçlü mesaj iki ülke açısından büyük önem taşımaktadır. 23 Nisan günü Taşkent'te iki ülke liderleri arasında başlayan görüşmeler Taşkent'in merkezinde devasa bir Aşkabat parkının açılışı ile sürmüş, ardından iki liderin tarihi Harezm bölgesine geçmeleri ile 24 Nisan'da devam etmiştir. Harezm bölgesi iki ülke için tarihi öneme sahip Hive Hanlığının bulunduğu bölgedir ki tarih boyunca Türkmenler ve Özbekler bu hanlığın altında güçlerini birleştirerek büyük bir medeniyet kurmuşlardır. Dünya kültür mirasının en güzel örneklerinden biri olan ve tarihi İpek Yolu'nun halen yaşayan örneği olan Hive şehri de bu şekilde inşa edilmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüksek seviyeli heyeti ile birlikte gerçekleştirmiş olduğu Taşkent ziyareti 29 Nisan gecesi başladı. 30 Nisan günü Gök Saray'daki resmi karşılama töreninin ardından iki cumhurbaşkanı arasında baş başa ve heyetler arası görüşmeler yapıldı. Ekim 2017'de imzalanan 26 anlaşma ile stratejik ortaklık seviyesine çıkan Türkiye-Özbekistan ilişkileri bu ziyarette imzalanan 25 anlaşma ile bu stratejik ortaklığın gerektirdiği altyapı ve kanuni düzenlemelere de kavuşmuş oldu. Gerekli olan tüm mekanizmaların birbirlerinin muadili bakanlık ve kurumlar arasında kurulduğunu gördüğümüz bu anlaşmalar bütününde, ikili ilişkilerin detaylı bir gelişim yol haritasının da oluşturulduğunu söylemek gerekir. Özellikle turizm sahasında Türkiye'den hızlı bir yatırım ve bilgi transferinin olacağı bu noktadan net görülen gelişmelerden biri.

ARTAN EKONOMİK İŞBİRLİĞİ

Bu temasların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özbekistan Ali Meclisinde yaptığı konuşma Erkin Vahidov'un, Abdülhamit Çolpan'ın Türkiye ve Türkistan temalı şiirleri ile oldukça duygusal ve akılda kalıcı bir konuşma olarak tarihe geçecektir. Bunun ardından da iki cumhurbaşkanının katıldığı Türkiye-Özbekistan İş Forumu tarihi İpek Yolu'nun yeniden canlanmasının bir nişanesi olarak görülebilir. Birbirini tamamlayan ekonomiler ve uzmanlık sahalarının ortaya çıktığı iş forumu iki ülke iş birliğinin lokomotifi olacak sanayi ve ticaret hamlelerinin platformu işlevli bir mekanizma haline gelmiş durumdadır. Aylar zarfında 1,2 milyar dolardan 1,5 milyar dolara çıkan iki ülke ticaret hacmi için ortaya konulan yeni hedefin 5 milyar dolar seviyesinde olmasının aslında ne derece gerçekçi temelleri olduğu da bu tür platformlarda ortaya çıkmaktadır.

Bu resmi ziyaretin belki de en çarpıcı kısmı ise 1 Mayıs günü gerçekleşen Buhara ziyaretidir. Tarihte Buhara-i Şerif olarak adlandırılan ve Türk-İslam medeniyetinin mücevherlerinden olan bu şehirde halklarımızın ortak manevi önderlerinden Bahaüddin Nakşibendi Hazretlerinin türbesi ve külliyesini ziyaret eden iki lider ve heyetleri iki halkın manevi kardeşliklerinin ne kadar sağlam olduğunu oldukça sembolik ama tabii bir biçimde dünyaya gösterdiler.

Görünen odur ki, Özbekistan'ın önümüzdeki on yıllara damga vuracak bu bölgesel ve küresel siyasetinde Türkiye ana partneri olmuştur. İki ülke sadece karşılıklı ekonomik kalkınmalarında değil aynı zamanda eğitimden sağlığa, ulaştırmadan güvenliğe birçok hayati konuda birbirlerinin tamamlayıcısı ve ortağı olacaklardır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN