3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi kapsamında "beyaz kıta"ya giden Türk bilim insanları, "Antarktika Antlaşmalar Sistemi"nde belirtilen kurallar kapsamında çalışmalarını yapıyor. Hiçbir ülkenin yönetimi altında bulunmayan Antarktika'nın "kanunlarını" 53 ülkenin taraf olduğu Antarktika Antlaşmalar Sistemi belirlerken, bu sistemin parçalarından biri olan Çevre Koruma Protokolü kapsamında kıta ve çevresindeki canlı yaşamını korumaya yönelik katı kurallar uygulanıyor.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde gerçekleştirilen 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi uluslararası yükümlülükler gözetilerek devam ediyor.
Zengin doğal kaynaklara sahip kutupların yönetiminde temel kaynak olarak Antarktika Antlaşması temel alınıyor. Antarktika'da aktif çalışmalar yürüten bilim insanlarının bağlı olduğu 12 ülke (ABD, Sovyetler Birliği, Japonya, Arjantin, Avustralya, Belçika, Fransa, İngiltere, Şili, Yeni Zelanda, Norveç, Güney Afrika) tarafından 1 Aralık 1959'da imzalanan antlaşma, 1961'de yürürlüğe girdi. Günümüze kadar 53 ülkenin taraf olduğu Antarktika Antlaşması, kıtanın tüm insanlığın yararı için sonsuza kadar barışçıl amaçlarla kullanılmasını amaçlıyor.
Türkiye'nin 1995'te taraf olduğu anlaşmayla bilimin desteklenmesi dışındaki faaliyetler yasaklanırken, bilimsel çalışmalar ve bunun sonucu elde edilen verilerin paylaşımı destekleniyor. Ayrıca, kıtada ülkelerin hak iddialarının önüne geçiliyor. Antlaşmanın imzalandığı 1 Aralık ise her yıl "Antarktika Günü" olarak kutlanıyor.
Bulgaristan'da 2015'te düzenlenen 38. Antarktika Antlaşması Danışma Toplantısı'nda ise kıtadaki doğal kaynakların bilimsel amaç dışında çıkarılması süresiz olarak yasaklandı.
ANTARKTİKA ANTLAŞMALAR SİSTEMİ
Hükümleri 60 derece güney enlemine kadar tüm buz tabakaları ve adacıklarda geçerli olan antlaşmaya ilave 3 anlaşmayla Antarktika Antlaşmalar Sistemi oluşturuldu. Hiçbir ülkenin yönetimi altında bulunmayan kıtada kurallar Antarktika Antlaşmalar Sistemi ile belirleniyor.
Sistemin merkezinde ise Antarktika Antlaşması bulunuyor.
Sistemdeki diğer anlaşmalar 1972'de imzalanan Antarktika Ayı Balıklarını Koruma Sözleşmesi, 1980 tarihli Antarktika Deniz Canlı Kaynaklarının Korunması Hususunda Sözleşme ve 1991 tarihli Madrid Protokolü olarak da adlandırılan Antarktika Antlaşması Çevre Koruma Protokolü olarak sıralanıyor.
Antarktika Antlaşmalar Sistemi kapsamında 29 danışman ülke, 24 gözlemci ülke bulunuyor. Türkiye ile birlikte Avusturya, Belarus, Kanada, Kolombiya, Küba, Danimarka, Estonya, Yunanistan, Guatemala, Macaristan, İzlanda, Kazakistan, Malezya, Kuzey Kore, Monako, Moğolistan, Pakistan, Papua Yeni Gine, Portekiz, Romanya, Slovakya, İsviçre ve Venezuela sistemde gözlemci üye statüsünde yer alıyor. Sistemde karar alma süreçlerinde yalnızca danışman ülkeler söz sahibi olabiliyor.
BARIŞ VE BİLİME ADANMIŞ DOĞAL REZERV
Madrid Protokolü, Antarktika'nın tabi olduğu ayrıntılı düzenlemeleri içermesi nedeniyle özel önem taşıyor. Danışman ülke statüsü alabilmek için söz konusu protokole taraf olmak gerekiyor.
Protokol, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 14 Şubat 2017'de kabul edilirken, 8 Mart 2017'de ülkenin Antarktika Antlaşması Çevre Koruma Protokolü'ne katılımının uygun bulunduğuna dair kanun Resmi Gazete'de yayımlandı. Protokol, tüm ekleriyle birlikte 24 Mayıs 2017'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye'nin hedefinde sistemde "danışman ülke" statüsüne geçmek bulunuyor.
Antarktika ve çevresindeki canlı yaşamı, Madrid Protokolü'nün katı kurallarıyla korunuyor. Söz konusu protokol, çevresel etki değerlendirmesi, Antarktika hayvanlarının ve bitkilerinin koruma altına alınması, atıkların bertaraf edilmesi ve atık yönetimi, deniz kirliliğinin önlenmesi, saha korunması ve yönetimi ile çevresel felaketlerden doğan sorumluluklar olmak üzere 6 ekten oluşuyor.
Kıtada, tarihi koruma alanları, hayvan yaşamı koruma alanları gibi birçok girilmesi ve faaliyette bulunulması yasak alan bulunuyor. Söz konusu protokol, Antarktika'yı "barış ve bilime adanmış doğal rezerv" olarak tanımlıyor.
Protokol hükümlerine göre, çevresel etki oluşturacağı öngörülen aktiviteler için detaylı çevre değerlendirme raporu hazırlanması gerekiyor.
KITADAN HAYVAN YA DA BİTKİ ÇIKARMAK YASAK
Yerli hayvan ve bitki türlerinin kıtadan izinsiz çıkarılması, aynı şekilde kıta yerlisi olmayan hayvan veya bitki türlerinin izinsiz şekilde antlaşma bölgesindeki kara, buz sahanlığı veya suya getirmesine izin verilmiyor. Bu kapsamda, kıtaya gideceklerin kara ya da buz sahasına çıkmadan önce ve sonra botlarını dezenfekte etmesi gerekiyor. İzin olmadan kıtadan küçük bir taş parçası hatta bir tüy bile alınamıyor.
Kıtada faaliyet yürüten tarafların atık yönetim planları oluşturması zorunlu kılınıyor. Saha kamplarında oluşan atıkların mümkün olduğu ölçüde uygun şekilde bertarafı için destek istasyonlarına veya gemilere götürülmesi gerekiyor. Steril olmayan toprak ve böcek ilaçlarının kara, buz sahası veya suya sokulmasının önüne geçiliyor.
Yağlı karışımlar, zararlı maddeler, çöp ve plastiklerin denize atılmasına kesinlikle izin verilmiyor.
PENGUEN YOLLARINA DİKKAT
Kıtanın ev sahipleri hayvanlara dokunulmasına izin verilmezken, geçiş hakkının daima hayvanlarda olması gerekiyor. Penguenlerin yürüyüş yolları hayvanların psikolojileri için önem taşırken, bu yollardan yürünmemesi isteniyor.
Kuşların ve diğer yabani hayvanların insanlara nasıl tepki verdiğine dikkat edilmesi ve penguenlere 5 metreden fazla yaklaşılmaması gerekiyor. Kürklü foklardan en az 15 metre ve deniz fillerinden en az 25 metre uzakta durulması önem taşıyor.
Kıtada araştırmalarına devam eden Türk bilim insanları, bu kurallar ışığında çalışmalarını yapıyor.