Son dönemlerde Myanmar'da yaşanan vahşet haberleri tüm dünyanın gündeminde...
500 binden fazla Arakanlı Müslüman, Bangladeş'e ulaştı, ancak kaçmaya çalışırlarken batan tekneler, nehrin yüzeyini kaplayan cenazeler, ormanlık alanlarda verilen yaşam savaşı, çamura saplanmış yüzler, yurtlarını, yanmış köylerini bırakan insanlar, açlık, soğuk, sağlık sorunları, sınırlarını kapatan ülkeler yaşanan dramı gözler önüne seriyor.
Yaşanan bu durumun arkasında ise Myanmar lideri Suu Çii ile "Buda'nın oğlu" iddiasıyla destek gören aşırılıkçı Budist rahip Ashin Wirathu önderliğinde kurulan "969 Hareketi" olduğu düşünülüyor.
'969 Hareketi' nedir, nasıl ortaya çıktı, Müslümanlara yönelik 'etnik temizlik' mi yapılıyor? Budist rahiplerin, Budizm inanışıyla ters düşen fikirleri hangi desteklerin yardımıyla güç kazanıyor?
İSLAM KARŞITI BUDİST RAHİP ASHIN WIRATHU KİMDİR?
Nefrete eğilimi yüzünden eleştirilen, Budizmle bağdaşmayan fikirleri olduğu belirtilen Burma'daki İslam karşıtı 969 hareketinin lideri olarak tanınan eski Budist rahip, 49 yaşındaki Ashin Wirathu, 2003 yılında Budistlerin ülkedeki Müslümanlara karşı başlattıkları gösterileri düzenlemek ve camileri dağıtmak suçundan hapis yatmış, tüm ülkede düşüncelerini yayan DVD, afiş ve broşürleri yayılmış, destekçisi olan Budistler, 969 yazılı etiketleri dükkanlarına ve arabalarına yapıştırarak, ırk ayrımını vurgulamışlardır.
"Bin Ladin" lakabıyla bilinen Budist rahip Wirathu'nun başlattığı '969 Hareketi', "Müslümanların dükkanlarında satılan sebzeler ve etler zehirlidir. Bu zehir yediğiniz anda değil, 6 ay sonra etkisini gösteriyor. Müslümanların dükkanlarından alışveriş yaptığınızda o para sadece orada kalmıyor, o para sizin ırkınızı ve dininizi mahvetmeye hizmet ediyor" ifadeleriyle insanları etkisi altına alıyordu.
Wirathu, dünya medyasının önemli bir kısmı tarafından Budist 'dazlak' (skinhead) hareketini başlatmakla suçlanıyor.
Wirathu, şiddet olaylarının yükseldiği dönem, "Budist terörün yüzü" başlığıyla Time dergisine kapak oldu, Birmanyalı Budistler bu tabire çok kızdı, Cumhurbaşkanı Thein Sein, "Buda'nın oğlu" sözleriyle Wirathu'yu savundu. "İnsansız uçakları kullanan biz değiliz. Bin Ladin'i, Saddam'ı ya da Talibanları da biz öldürmedik." diyen Wirathu, Müslümanlara olan nefretini, ırk ayrımını tüm konuşmalarında ve öğretilerinde vurguluyor. Nüfus cüzdanı olmayan, alışveriş yapılmayan, kendileriyle evlenilmeyen, ev sahibi olmalarına bile engel olunan Arakanlı Müslümanlar'ın varlıkları ispat edilemediği gibi, yoklukları da ispat edilemiyor.
969 HAREKETİ NEDİR?
969 rakamının açılımı, Myanmar'ın 60 milyonluk nüfusunun çoğunluğu Budist olan halkının inançlarından gelen bir tür formül: ilk 9 sayısı, Buda'nın özel sembollerinin sayısı, 6, Buda'nın kişiyi aydınlanmaya götüren öğretileri olan 'Dharma'nın içerdiği nasihatların sayısı, son 9 sayısı ise, 'Sangha' denilen Budist Keşişler topluluğunu ifade eder.
1930'larda Almanya'da Naziler'in "Kauft Nicht Bei Juden" (Yahudilerden alış veriş yapma) baskılarının Arakanlı Müslümanlara da uygulandığı savunuluyor. Mandalay bölgesinin en ünlü manastırlarından birinde cinsel günahlardan kaçınma konusunda genç rahiplere ders veren Budist terörist Wirathu, Birmanya'nın Müslüman "istilası" altında olduğunu anlatıyor.
Wirathu nefretini, "Müslümanlar zayıfken iyi davranıyor; ama güç kazandıkça, başka hayvanları avlayan kurt ve çakal sürüleri gibi davranıyor. Son 50 yıldır Müslüman dükkânlardan alışveriş ettik; bizden zengin oldular, kızlarımızı aldılar. Böylece sadece milletimize değil dinimize de sızdılar." sözleriyle yansıtıyor.
Wirathu, Müslümanların Birmanya'yı İslam devletine dönüştürmek için bir "Büyük Plan"ı olduğu görüşünde... Oysa 60 milyonluk Birmanya'da nüfusun yalnızca % 4'ü Müslüman. 969 Hareketi'nin bu duruma getirdiği çözüm, kendi milletlerinden alışveriş ve evlilik yapmak yönünde...
MYANMAR'DA ARTAN ŞİDDET OLAYLARI
135 etnik grubun olduğu Myanmar'da, 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Arakanlı Müslümanlar "devletsiz" kabul ediliyor. Gelmiş geçmiş yönetimler tarafından Bangladeş'ten gelen göçmenler olarak görülen Arakanlı Müslümanlar, resmi belgelerde "Bengalli" olarak adlandırılıyor.
1962 yılında askeri darbeyle iktidara gelen komünist General Ne Win yönetiminde, Arakanlı Müslümanların yok edilmesi için tüm imkanlar kullanılarak, 1984 yılında da Arakanlı Müslümanları tanımadıklarını açıkladılar.
25 Ağustos'tan bu yana Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddet olayları dünyanın gündemine oturacak boyutlara gelmiş, 500 bine yakın Arakanlı, kadınlarına tecavüz edildiği, sokaklara mayınlar döşendiği, kaçmaya çalışanlara ateş açıldığı, köyler yakıldığı için ülkesini terk ederek Bangladeş'e sığınmak zorunda kalmıştı. Ancak Bangladeş'e geçmeye çalışırken batan teknelerde yüzlerce Arakanlı hayatını kaybediyor, Bangladeş'te de imkanların sınırlı olması nedeniyle zor zamanlar yaşıyorlar.
Bangladeş'e sığınan Arakanlılar ise yaşadıkları acıları anlatırken, vahşetin kirli yüzünü ortaya koyuyor. İnsanların kulübelere hapsedilerek ateşe verildiği, bulabildikleri akrabalarının üzerinde kurşun izleri ve kesikler olduğu, çocukların ellerinin kesildiği, ordu ve diğer sivillerin geride delil bırakmamak için cesetleri yaktıkları dehşet içinde anlatılıyor.
ULUSLARARASI KURUMLARIN TEPKİLERİNE KULAK TIKANIYOR
Uluslararası Daimi Halk Mahkemesi Malezya'da, Myanmar hükümetinin ülkedeki Müslüman azınlıklara karşı tutumunu görüşmüş, Myanmar'daki Arakanlı Müslümanlar başta olmak üzere Müslüman azınlığa yönelik işlenen suçlara dair, Myanmar yönetiminin soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suç konusunda soruşturulduğunu ve suçlu bulduğunu bildirmişti.
Birleşmiş Milletler'in de Myanmar ordusunun Arakanlı Müslümanlara karşı 'etnik temizlik' yapıldığını belirterek, orduya silah sağlayan ülkelere 'silah satışının askıya alınması' yönünde uyarılarda bulundu, ancak Myanmar hükümeti 'etnik temizlik' iddialarına karşı, hem herhangi bir şiddet olmadığını savunuyor hem de ülkeye ulaştırılmaya çalışılan yardımları engelliyor.
Myanmar hükümeti ve ordu, tüm iddiaları reddediyor.
Myanmar'daki uydu görüntüleri, köylerin yakıldığını belgelese de, devlet başkanı Suu Çii, tüm dünya ülkelerinin 'etnik temizlik' yapıldığı, acilen buna son verilmesi gerektiği ikazlarına rağmen, Myanmar'da şiddet olmadığını dile getirerek, yaptığı ilk açıklamada; "Bangladeş sınırını geçen Müslümanların sayısından dolayı endişeliyiz. Neden göç ettiklerini anlamaya çalışıyoruz" açıklamasında bulundu.
Ülkenin kuzeyindeki sınır bölgelerinin güvenliğinden sorumlu bakan olarak görev yapan Albay Tint ise tecavüz iddialarının sorulması üzerine, "Kanıt nerede? Bu iddiaları ortaya atan kadınlara bir bakın. Kim onlara tecavüz etmek ister?" açıklamasında bulunmuştu.
DALAY LAMA VE ELA GANDI'DEN SUU Çİİ'YE ÇAĞRI
Tüm dünyaya kulaklarını tıkayan Myanmar'a bir çağrı da Tibet Budizminin ruhani lideri Dalay Lama'dan ve Gandi'nin torunu Ela Gandi'den gelmişti.
Dünyada milyonlarca inananı olan Budizm'in temel inanışı olan, "bireyin yalnızca kendisini kurtarmasının hiçbir önemi yoktur, büyük borç gerçekte tüm insanlığa hizmet ettikten sonra ödenmiş olacaktır" inanışıyla, farklı mezhepleri barındırması, sınıf ayrımına karşı çıkmasıyla Myanmar'da yaşanan vahşet ve Budist saldırıları taban tana ters düşüyor.
(Meltem Özbey/haberturk.com)