Suudi Arabistan yönetimi, "Vizyon 2030" adlı program çerçevesinde ülke ekonomisinin petrole bağımlılığının kırılması, petrol dışı sektörlerin geliştirilmesi ve özel girişimin güçlendirilmesi amacıyla çabalarını sürdürüyor.
Son olarak düşük petrol fiyatları nedeniyle bir yavaşlama içerisinde olan ekonominin canlandırılması için kamu harcamalarının artırılacağı, 2018 yılı için öngörülmüş olan 890 milyar riyallik bütçenin 978 milyar riyale çıkartılacağı açıklandı. Resmi makamların açıklamalarına göre bu miktarın büyük bir kısmı altyapı yatırım projelerinde ve bu projelere katılacak olan özel şirketlerin faydalanması amacıyla kullandırılacak. Suudi Arabistan ekonomisinin hedeflendiği gibi sektörel anlamda çeşitlendirilebilmesi için özel sektörün güçlenmesi ve bugüne kadar kamunun tekelinde olan alanlara da özel sermayenin girmesi gerekiyor.
Suudi Arabistan'ın tarım, sağlık, eğitim ve taşımacılık hizmetleri gibi toplam 16 farklı sektörde özelleştirme planları var ve bu özelleştirmelerden 200 milyar dolar gelir elde edilmesi hedefleniyor. Özelleştirmelerin sağlıklı ve amaca uygun bir şekilde yapılması için bir "ulusal özelleştirme fonu" kurulması da gündemde. Ancak Suudi Arabistan'da tüm bu hedeflere ulaşılabilmesi ve genel olarak Vizyon 2030'un başarılı bir şekilde sürdürülebilmesi için tek bir ön koşul var. O da ekonominin bel kemiğini oluşturan, dünyanın en büyük şirketi unvanına sahip kamu petrol şirketi Saudi Aramco'nun özelleştirilmesi. Yukarıda bahsedilen 200 milyar dolara ek olarak bu satıştan da 100 milyar dolarlık bir gelir bekleniyor. Şu anda Saudi Aramco'nun belirli bir kısmının halka arzı için çalışmalar yapılıyor, ancak bu özelleştirme sürecine dair ciddi belirsizlikler de var.
ŞİRKETİN MALİ BİLGİLERİ ERİŞİME KAPALI
Saudi Aramco, küresel enerji piyasasında başat aktörlerden birisi konumunda. Günde 10 milyon varil ham petrolün üzerinde bir üretimi var ve dünyadaki tüm üretimin yüzde 10,5'ini gerçekleştiriyor. Aynı zamanda Suudi Arabistan'ın bütçe gelirlerinin üçte ikisini de yine bu şirket tek başına sağlıyor. Suudi Arabistan yönetiminin planı, şirketin yüzde 5'lik bir payının, 2018 yılının sonlarında ya da en geç 2019'un başında özelleştirilmesi yönünde. Ancak Saudi Aramco gibi devasa bir kapalı kutunun açılması hiç de kolay olmayacak.
Öncelikle şirketin değeri hakkında belirsizlikler var. Suudi Arabistan'daki değişim sürecinin mimarı olarak görülen veliaht prens Muhammed bin Selman'ın açıklamasına göre Saudi Aramco'nun piyasa değeri 2 trilyon dolar ve bu da şirketi 899 milyar dolarlık Apple, 739 milyar dolarlık Alphabet (Google), 660 milyar dolarlık Microsoft ve 356 milyar dolarlık Exxon'un önünde açık arayla dünyanın en büyük şirketi yapıyor. Bu büyüklükte bir şirketin yüzde 5'inin özelleştirilmesi de 100 milyar dolarlık bir özelleştirme projesi anlamına geliyor ki, bunun da dünyanın en büyük halka arzı olacağına işaret ediyor. Ancak şirketin mali bilgileri erişime kapalı; faaliyet raporlarında ciro ve kâr bilgileri yer almıyor, dolayısıyla şirketin gerçek değerini bilmek en azından şu aşamada mümkün değil. Ekonomistlerin yaptıkları değerlendirmelerde şirketin gerçek değerinin 1 ile 1,5 trilyon dolar arasında olabileceği de tahmin ediliyor. Halka arzın başarılı olabilmesi için bu belirsizliğin ortadan kalkması lazım.
Diğer bir belirsizlik de şirketin sahip olduğu petrol rezervleri ile ilgili. Son verilere göre Suudi Arabistan'ın 261,6 milyar varillik bir rezervi var ve 2 trilyon dolarlık değerlemenin gerçekçi olabilmesi için bu miktarın tamamının ve aynı zamanda ülkenin sahip olduğu 8,4 trilyon metreküp doğal gazın da Saudi Aramco'ya ait olması gerekiyor.
Bu rakamların aydınlığa kavuşturulması gerekiyor, ancak tabii ki halka arz açısından şirketin sahip olduğu varlıklar (başta petrol rezervleri olmak üzere) kadar şirketin karı da önemli. Bu anlamda da küresel petrol fiyatlarına bağlı olarak seyreden gelirler ile şirketin vergi yükümlülükleri önem kazanıyor ki bu konularda elimizde ciro ve kâr bilgileri olmasa bile yine de bir takım veriler var. Petrol fiyatları varil başına 2014 yılında 100 dolar seviyesini görmüşken bir yıl içerisinde bunun üçte birine düşmüş ve bu durum Saudi Aramco'yu (ve dolayısıyla Suudi Arabistan ekonomisini) çok olumsuz etkilemişti. Mevcut durum itibarıyla ham petrolün varil fiyatı 66 dolar seviyesinde. Vergi giderlerinde de avantajlı bir durum söz konusu, çünkü geçtiğimiz mart ayında Suudi Arabistan yönetimi enerji sektöründeki gelir vergisi oranını yüzde 85'ten yüzde 50'ye indirmişti. Bu durum şüphesiz ki Saudi Aramco'nun karı üzerinde olumlu bir etki yaratıyor.
KÜRESEL FİNANS MERKEZLERİNİN ÖZELLEŞTİRME İŞTAHI
Şirket yetkilileri halka arzın öncelikle "Tedavül" adı verilen Suudi Arabistan Menkul Kıymetler Borsası'nda gerçekleştirileceğini, ancak buna ek olarak küresel finansın başlıca merkezlerinden birinde de işlemin söz konusu olacağını açıkladılar. Pastanın büyüklüğü tüm bu merkezlerin iştahını kabartıyor. Özellikle Londra ve New York, Saudi Aramco'nun halka arzına ev sahipliği yapmak için bir yarış içerisindeler. 2017'nin başlarında İngiltere Başbakanı Theresa May yanına Londra Menkul Kıymetler Borsası'nın başkanını da alarak Riyad'a gitmiş, Saudi Aramco'nun halka arzı için mevzuatta düzenleme yapılması ve 2 milyar dolarlık bir kredi açılması gibi konular gündeme getirilmişti. Benzer şekilde New York Menkul Kıymetler Borsası da bazı hazırlıklar yapıyor; hatta ABD Başkanı Donald Trump yazdığı tweet'lerde halka arzın New York'ta gerçekleştirilmesinin her iki taraf için de ne kadar faydalı olacağına değindi.
Ne var ki, yurtdışındaki halka arz konusunda da bir takım belirsizlikler söz konusu. Londra Menkul Kıymetler Borsası'nın en büyük hissedarı şu anda Katar Yatırım Otoritesi, başka bir deyişle Suudi Arabistan yönetiminin şu anda kriz yaşadığı bir ülkenin varlık fonu. Bu durum Londra'nın Saudi Aramco halka arzı için adaylığını zayıflatıyor. ABD'de ise 2016 yılında yürürlüğe giren "Terörizme Destek Verenlere Karşı Adalet Yasası", terör mağduru Amerikan vatandaşlarına yabancı hükümetlere karşı yasal süreç başlatma hakkını veriyor. Bu durumun 11 Eylül 2001 terör saldırılarının ardında olduğu iddia edilen (her ne kadar bu kesin olarak kanıtlanmadıysa da) Suudi Arabistan'ın başını ağrıtacağı ve Saudi Aramco'nun New York'ta kote olması durumunda şirketin de hedef olabileceği belirtiliyor.
HONG KONG DA ADAYLAR ARASINDA
Londra ve New York'la ilgili bu soru işaretleri giderek büyürken, halka arz için olası bir lokasyon olarak Hong Kong'un adı daha çok gündeme gelmeye başladı. Çin ile Suudi Arabistan'ın geçtiğimiz mart ayında kapsamlı stratejik ortaklıklarını geliştirme kararı aldıkları düşünülecek olursa bu seçenek Riyad açısında diğer alternatiflere göre daha anlamlı olabilir.
Yurtdışında halka arz nerede yapılırsa yapılsın, bu durum kapalı olan Saudi Aramco kutusunun sonuna kadar açılmasını gerektirecek. Şirketin cirosu, kârı, ne kadar petrol rezervine sahip olduğu, gelirlerin ne kadarının Suudi kraliyet ailesine gittiği gibi konular hep uluslararası bağımsız denetimden geçmek zorunda kalacak. Bunun ne ölçüye kadar kabul edilebilir olduğu, Suudilerin bu anlamda çizgisinin nerede olduğu da belirsizliğini koruyor.
Saudi Aramco'nun halka arzı zorlu bir süreç olacak. Ancak Suudi Arabistan'da köklü bir değişim olması isteniyorsa, ilk adımın da bu özelleştirme ile atılması gerekiyor. Suudi Arabistan gibi ülkelerin yapması gereken, petrolden sağlanan gelirleri petrol dışı sektörlerin geliştirilmesi için kullanmak ve bu sayede sektörel çeşitliliği sağlayarak petrole olan bağımlılığı azaltmak. Saudi Aramco özelleştirmesi ile hem bu yönde bir adım atılmış, hem de özel sektörün önü açılmış olacak.
Dr. Altay Atlı, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi'nde araştırma uzmanı