Mehmet Âkif'in ölümünden iki buçuk ay sonra Yeni Adam'da başlayan (11 Mart 1937) Âkif anketi devrin aydınlarının dünya görüşleri hakkında önemli ipuçları veriyor. Bu anket dolayısıyla birçok aydın, Âkif bağlamında tarihe, topluma, dine ve edebiyata bakışlarını yansıtmış. Dolayısıyla bu toplam, bugün bizim için dönem değerlendirmesi yaparken dönüp bakmamız gereken önemli bir birikim olarak da önümüzde duruyor.
ANKETE KATILAN YAZARLAR KİMLERDİ?
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun çıkardığı Yeni Adam Gazetesi 11 Mart 1937'de 167. Sayısında Mehmet Âkif konulu bir anket yayımlar. 15 Nisan 1937 tarih ve 172. sayıya kadar devam eden ankete ilk olarak kısa cevaplarıyla Abdülhak Hamid cevap veriyor. Sonrasında Peyami Safa, İsmail Hami Danışmend, Şükufe Nihal, Sabiha Zekeriyya Sertel, Ahmet Hamdi Tanpınar, Burhan Toprak, Burhan Bilge, Yaşar Nabi Nayır, Suphi Nuri İleri, Sabahattin Ali, Falih Rıfkı Atay, Nurettin Artam, Sadri Ertem, Kerim Sadi, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Raif Necdet Kestelli, Nurullah Ataç, İlhami Bekir Tez ve H. Nihal Atsız ve son olarak Faruk Nafiz Çamlıbel cevap vermiştir.
Yazar Yusuf Turan Günaydın'ın dikkatli çalışması sonucu bir araya getirilen anket metinleri kitaplaşarak Şair Âkif İçin Memleketin Fikir ve Edebiyat Adamları Ne Diyor? ismi ile yayımlandı. Âkif'in vefatından 2 ay 15 gün sonra gerçekleştirilen ve bir nevi soruşturma havasında geçen ankete bakılırsa meselenin Âkif'i anlamak ve daha iyi anlatmaktan öte herkesin Âkif hakkındaki sevgi ve nefretini ortaya koyması amaçlanmış gibi bir hava sezilmekte.
Yazar Günaydın, soldan ve sağdan uç isimlerin dâhil olduğu soruşturmada dengenin gözetildiğini ancak soruların da yönlendirmesi ile cevapların, yer yer, o sıralar üzerinden on dört yıl kadar geçmiş bulunan yeni Cumhuriyetin de bir savunmasına dönüştüğünü ifade ediyor.
Anketin yayınının üzerinden Sadettin Öcal tarafından gönderilen tepki mektubu kitaba girerken, yine mektuba cevap sadedinde Suphi Nuri İleri'nin "Üstad Baltacıoğlu'na" başlıklı yazısı da ilave edilmiş. Kitaba ilave edilen ve aynı tarihlerde Akşam gazetesinde yayımlanan Nurullah Ataç'ın "Yine Âkif" yazısı da metinleri tamamlayıcı bir mahiyet arz ediyor.
ANKETTE SORULMAK İÇİN HANGİ SORULAR VARDI?
Yazarlara yedi sorulmuş:
İlk soru: Âkif İslamcı mı Milliyetçi mi bir şairdir?
İkinci soru: Âkif bir sınıf şairi midir, yoksa halk şairi midir?
Üçüncü soru: Âkif'in Türk İnkılabına hizmeti var mıdır?
Dördüncü soru: Âkif'in edebiyata teknik bakımdan hizmeti olmuş mudur?
Beşinci soru: Âkif'in memleketten uzaklaşmasını nasıl izah edebilirsiniz?
Altıncı soru: Âkif'in eserlerinde belli bir tez var mıdır?
Yedinci soru: Âkif'in insanî olan tarafları var mıdır?
BÜYÜK ADAMLARIN DERDİ DE DAVASI DA BÜYÜK OLUR
Büyük adamların derdi de davası da büyük olur. Aynı zamanda dostları hakiki dost, düşmanları da hakkı teslim edemeyecek kadar aciz düşmanlardır. Mehmet Akif, dostlarını aziz bilmiş, düşmanları ile de onların anlayacağı dilden yine kendi üslubunca konuşmuştur. Ona hayatta iken "hurafelerin peşine takılmış adam" diyenler, ölümünden sonra da yine aynı herzeleri sıralamaktan çekinmemişlerdi.
Âkif'in vefatının hemen arkasından denilebilecek bir zaman dilimde ve cevabı belli olan sorulara, büyük ölçüde herkes kendi ideolojisine yaraşır bir şekilde cevaplar vermiş. Bu soruları Âkif'e olan kin ve nefretlerini kusmak için fırsat bilenler, Âkif'i tamamen olumsuzluklara ve nefretlerine hapsetmişler. Şükufe Nihal'in yazdıkları bu meyanda dikkat çekicidir. Âkif'in ruhuna cevapları ile azap veren yazar verdiği her cevapla öfkesinin dozunu artırmıştır.
"O BİR MİLLET ŞAİRİYDİ"
Ankete verilen cevaplarda dikkat çekici olan bir isim de Nihal Atsız'dır. Atsız, Âkif'i hem Osmanlı Milliyetçisi, hem de İslamcı olarak tasnif eder, onun millet şairi olmak iddiasında olduğunu ve bir sınıfın şairi olamayacağını ifade eder. Her ismin farklı yorumladığı Mısır'a gidiş meselesini ise Atsız çok farklı bir zaviyeden değerlendirir ve Âkif'in duruşunu takdir eder:
"Âkif'in memleketten uzaklaşmış olmasını onun pek yüksek seciyeli olmasıyla izah ederim. Hissen, fikren ve vicdanen taraftar olmadığı şeyleri kabul eder gibi görünmek küçüklüğüne düşmemiştir. Âkif'in Mısır'a kaçışı "beğenmediğim şeyleri alkışlayamayacağım" diyen namuslu ve merdane bir harekettir." (s.65)
"O, BU SUALLERİN HEPSİNE EVET DERDİ"
Olumlu veya olumsuz kalan cevapların hemen ardından ankete en son dahil olan Faruk Nafiz Çamlıbel'in cevapları ise hakkı teslim eden ve ders verir mahiyettedir. Çamlıbel, bir şairin vazifesini yapıp yapmadığını üç soru sorarak ortaya koyamaya çalışır. Ona göre lisana, sanata ve memlekete yahut bu üçünden birisine hizmet etmiş olan şair vazifesini yapmıştır. Ve der ki "Rahmetli Âkif yukarıdaki suallerden birine değil, hepsine "evet" dedirten şairdir. Onun büyüklüğünü boş kalan yerinden anlamak kolaydır." (s.66)
Âkif'in vefatının üzerinden yayımlanan bu anket, dostluk ve düşmanlık arasında bir tercih sınavına dönüşmüştü. Burada ölçüt; Akif, Akif'in inancı ve mücadelesiydi.