Arama

  • Anasayfa
  • Edebiyat
  • Türk edebiyatının 'Beyaz Kartal'ı: Bahaettin Karakoç kimdir?

Türk edebiyatının 'Beyaz Kartal'ı: Bahaettin Karakoç kimdir?

Türk edebiyatında "Dede Korkut" ve "Beyaz Kartal" olarak anılan ve geçtiğimiz yıl 88 yaşında yaşama veda eden şair ve yazar Bahaettin Karakoç, vefatının birinci yılında yad ediliyor.

Türk edebiyatının ’Beyaz Kartal’ı: Bahaettin Karakoç kimdir?
Yayınlanma Tarihi: 16.10.2019 14:20:29 Güncelleme Tarihi: 16.10.2019 14:19

Şair bir ailenin üç çocuğundan biri olan Bahaettin Karakoç, 1930'da Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde dünyaya geldi.

Bahaettin Karakoç, ilkokulu sonradan Ekinözü adıyla ilçe olacak Cela köyünde, ortaokulu da Düziçi ilçesi ile Ankara'daki Hasanoğlan Köy Enstitüsünde tamamladı. Henüz ilkokul 3. sınıftayken bir haftada Osmanlıcayı öğrenip, bir ayda da Kur'an-ı Kerim'i okumayı bitirdi.

Şiiri, "Yarar yönünden ister meyve versin, ister gölge, ister yaş olsun ister kuru, ister bir tenhada dikili dursun, ister bir eşya olarak evimizin bir yerinde otursun, ağaç hep aynı ağaçtır, muhakkak bir yerde ihtiyacımızı karşılar. Sağlam bir etik, ilkeli bir estetik ve helal ölçekli bir yarar sarmalında şiir de tıpkı bir ağaç gibidir. Sanatı besleyen bu üç ana arterdir. Kalbin bir zikir aracı olan şiir, trajik bir iç yangını, aşkın sıcak kanatları altında doğan bir kutsanmış sözler armonisi ve dört kelimeyle özetleyecek olursak evrensel bir dua biçimidir. Mutlak gerçeğe, mutlak güzele yönelmenin dillenişi ve kalbin dirilişidir." sözleriyle tanımlayan Karakoç, kendi deyişiyle, ölünceye kadar yakasını bırakmayacak olan şiirin rüzgarına da öğrencilik yıllarında yakalandı.


Karakoç, eserlerinde asıl adının yanı sıra "Baha Deliorman", "Said Yaylalı", "Ekinözülü Aşık Rahmani" mahlaslarını kullandı.

Memuriyete 29 Ağustos 1944'te başlayan şair, Kahramanmaraş'taki sağlık kuruluşlarında 32 yıl 8 ay sağlık memuru olarak çalıştıktan sonra kendi isteğiyle 1982'de görevinden emekli oldu.

İLK ŞİİRİ 19 YAŞINDAYKEN YAYIMLANDI

Şair Karakoç'un kaleme aldığı ilk şiiri, 1949'da Yurt gazetesinde yayımlandı.

Türk şiirine ve halk müziğine "Mihriban" gibi birçok önemli eserleri kazandıran Abdürrahim Karakoç'un ağabeyi olan Bahaettin Karakoç, şiirde biçimi bir enstrümana benzettiğini her fırsatta dile getiriyordu.

Karakoç, 1960'lara kadar yazıp çeşitli dergilerde yayınlattığı şiirlerini kitaplarına almadı. Birebir yaşadıklarını yazan, yazarken de yeniden yaşayan Karakoç'un edebiyat dünyasına asıl girişi 1973'te yayınlanan "Seyran" kitabıyla başladı.

Akşam gazetesi ile Türk Kadınlar Birliğinin 1962'de birlikte düzenlediği Türkiye çapındaki bir edebiyat yarışmasında "İsa ile İshak" adlı hikayesiyle ikincilik ödülü alan yazar, 1983'te Kayseri Sanatçılar Derneğince yılın şairi seçildi.

"Bir Çift Beyaz Kartal" adlı kitabıyla 1986'da şiir dalında Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü alan Karakoç, 1986'da çıkarmaya başladığı ancak 37 sayının ardından ekonomik sebeplerden dolayı kapatmak zorunda kaldığı "Dolunay Sanat ve Edebiyat Dergisi"ni çıkarmanın yanı sıra ülkenin dört bir yanından şairlerin katılımıyla 16 yıl aralıksız yapılan "Geleneksel Dolunay Şiir Şöleni"ni düzenledi.


Bahaettin Karakoç, kurduğu "Dolunay Yayınları" ile yazarlığa ve şiire meraklı gençleri edebiyat dünyasına kazandırmayı amaçladı.

Kültür ve Turizm Bakanlığınca, 1989'da Struga Uluslararası Şiir Akşamları Festivali'ne gönderilen şair, festivalde tebliğ sundu.

Şair Karakoç, Diyanet Vakfınca 1991'de düzenlenen "münacat" yarışmasında "Beyaz Dilekçe" isimli şiiriyle birincilik ödülü, 1993'te "Türkçenin Uluslararası 2. Şiir Şöleni" için gittiği Kazakistan'ın Almatı şehrinde "Büyük Abay Ödülü", 1997'de Malatya Büyükşehir Belediyesinin açtığı "Malatya" konulu şiir yarışmasında birincilik ödülü aldı.

Tarsus Belediyesince 2004'te düzenlenen "Karacaoğlan Şelale Şiir Akşamları" etkinliklerinde her yıl bir şaire verilen "Karacaoğlan Onur Ödülü" ile İstanbul Küçükçekmece Belediyesince 2011'de takdim edilen "Onur Ödülü"nün sahibi olan şair, 2012'de ise İstanbul Sultanbeyli Belediyesince verilen "Türk Şiirine Hizmet Ödülü"ne layık görüldü.

KARAKOÇ'UN OKUDUĞU EDEBİYATÇILAR

Fikriyat dergisinde yayınlanan bir makalede Karakoç'un, yabancı edebiyatçılardan Rabindranath Tagore, Lev Tolstoy, Fyodor Dostoyevski, Boris Pasternak, Andre Gide, Johann Wolfgang Von Goethe ve Fransız şair Paul Verlaine'i okuduğunu ifade ediliyor.

Karakoç, Türk yazar ve şairlerden ise Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Faruk Nafiz, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Kutsi Tecer, Ahmet Muhip Dranas, Arif Nihat Asya, Ziya Osman Saba, Cahit Sıtkı, Necip Fazıl Kısakürek, Atilla İlhan, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Nüzhet Erman, Mehmet Çınarlı, Sezai Karakoç ve Abdurrahim Karakoç'u okuyordu.


Roman, hikaye ve serbest türde yazanlardan Peyami Safa, Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Memduh Şevket Esendal, Tarık Buğra, Nurettin Topçu, Cemil Meriç, Ahmet Kabaklı, Mümtaz Turhan ve Sevinç Çokum'un eserlerini beğendiğini ve benimsediğini belirten Karakoç, özel sohbetlerinde özellikle Ahmet Haşim'i çok sevdiğini, onun gerçek bir sanatçı olduğunu dile getirirdi.

"MESLEĞİM, ŞAİR"

Türk edebiyatında "Dede Korkut" ve "Beyaz Kartal" olarak anılan Şair Bahaettin Karakoç'a Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesince (KSÜ), 2014'te "fahri doktora" unvanı verildi.

Bir kaza sonucu 2015'te beyin kanaması geçiren Karakoç, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesinde ameliyat edildi.

Şair Karakoç'un adına, Türk edebiyatına katkılarından dolayı, Kahramanmaraş Milli Eğitim Müdürlüğünün teklifi ve Valilik oluruyla, 2015'te Bahaettin Karakoç İlkokulu yaptırıldı.

Türkiye Yazarlar Birliği tarafından "2015 yılı Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülleri"nde "Üstün Hizmet" ödülüne layık görülen Karakoç'un şiir, hikaye ve yazıları Hisar, Varlık Yıllığı, Türk Edebiyatı, Dolunay, Doğuş Edebiyat, Milli Kültür, Kültür ile Sanat gibi çok sayıda sanat ve edebiyat dergisinde yayımlandı.


Bahaettin Karakoç, halk şiirine daha yakın olan şiir anlayışını son dönemlerinde modern tarzla birleştirip kendine özgü yeni bir çizgi ortaya koymayı başardı.

Mesleğini soranlara "Şairim" diyen Karakoç'un birçok şiiri, farklı formlarda bestelendi.

Şair, 16 Ekim 2018'de evinde rahatsızlanmasının ardından kaldırıldığı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümünde yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.


1960 YILINA KADAR BASILMIŞ KİTABI YOKTU

Yüzlerce dergi ve gazeteden binlerce şiiri yayınlandığı halde 1960'a kadar hiç kitap yayınlamadı. "Bu tarzda daha önce yazan olmadı, bu artık benim şiirim" dediği zaman 'Serenat'ı yayınladı

"Mısraların sayısını artırdım. Ayakların yerlerini değiştirdim. Lirizmi öne çıkardım. Serenat benim miladım. O kitaptan çok önemli şairlerin çoğu kendilerine motifler aldılar. Kim yok derse ben onu alnından öperim. Onun ritmi, musikisi, dili yeni ne varsa onu kullandım. Ya az kullanılanı güzel kullanmaya ya da hiç kullanılmayanı ama kullanılması gerekeni yazdım. Son yazdığım şiiri hiçbir şair yazamaz. Çünkü dilin sihrini bilmiyorlar. Şiirde biçim orkestradaki enstrümanlara benzer. Ama orkestra şefi bunları tek başına idare eder: aynı zamanda keman, kemençe, kontrbas çalana da yetişir. Ben orkestramda en çok heceyi kullanırım, onu genişletirim. Önemli olan şekil değil o şeklin içine doldurduğun hava, mesajdır. "

"DÜRÜST, SAMİMİ BİR DİLİ VARDI"

Usta sanatçının vefatının ardından yazar, eğitimci Recep Şükrü Güngör kaleme aldığı yazısında Karakoç'tan şöyle bahsetmişti:

"Onu, Ay Şafağı Çok Çiçek'le tanıdık daha çok. Belki de 'Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman' onun en bilinen zamanıydı. Kürsüde ak saçlı delikanlıydı, masada bilge, sofrada aile reisiydi. Her görüşmemizde bir genç edasıyla konuşurdu. Vefatından önceki gün Maraş Kitap Fuarı'nın açılışına katılmıştı. Dostlarının eve gitmesi gerektiği uyarısına, ben iyiyim diyerek fuarda kalma isteğini belirtecek kadar yiğitlikten taviz vermeyen biriydi. Dürüst, samimi bir dili vardı."


"O, ANADOLU İNSANININ HER ZAMAN EN KIYMETLİLERİNDEN OLDU"

"Anadolu insanının kıymetlisi: Bahaettin Karakoç" başlıklı yazısında Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, usta şairi şu sözlerle betimlemişti:

"Bahaettin Karakoç için 'Türk Şiirinin Beyaz Kartalı' denir. Bence şairi en güzel anlatan tanımlamalardan biridir. Vefat edenlerin ardından 'Kıymeti bilinmedi' sözü, adet olduğu üzere sürekli tekrarlanır. 'Karakoç için kıymeti bilinmedi' diyemeyiz. Çünkü o, Anadolu insanının her zaman en kıymetlilerinden oldu.

ESERLERİ

Şair Bahaettin Karakoç, "Mevsimler ve Ötesi", "Seyran", "Zaman Bir Beyaz Türküdür", "Sevgi Turnaları", "Ay Şafağı Çok Çiçek", "Kar Sesi", "İlkyazda", "Bir Çift Beyaz Kartal", "Menzil", "Uzaklara Türkü", "Güneşe Uçmak İstiyorum", "Şiir Burcunda Çocuk", "Beyaz Dilekçe", "Güneşten Öte", "Dolunay Şiir Güldestesi", "Leyl-ü Nehar Aşk", "Aşk Mektupları", "Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman", "Ay Işığında Serenatlar", "Sürgün Vezirin Aşk Neşideleri", "Ben Senin Yusuf'un Olmuşum", "Gündemde Yine Aşk Var", "Seyran", "Sabah Esintileri" ve "Kar Sesi" adlı eserlere imza attı.

"Beyaz Dilekçe", "Bir Çift Beyaz Kartal", "Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman", "Kar Sesi", ve "Seyran"la başlayan Bahaettin Karakoç'un Bütün Eserleri serisi, Nar Yayınları tarafından okurla buluşturuluyor.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN