TASAVVUF EDEBİYATININ EN İYİ ÖRNEKLERİNDEN GARİBNAME
📌Batı Oğuz lehçesiyle ortaya çıkan edebiyatımızın ilk şairlerinden olan Aşık Paşa'nın ünlü eseri Garibname, 12.000 beyitlik ahlakî, felsefî, psikolojik, tasavvufî mesnevisidir.
📌Öğretici bir eser olan Garibname, halkı eğitmek maksadıyla yazıldı.
📌Garibname, Anadolu'daki Türk tasavvuf edebiyatının en eski ve etki alanı büyük eserlerden biri oldu.
📌Bilhassa edebi dilde Farsçanın hakim olduğu bir dönemde Aşık Paşa'nın sade bir Türkçe ile Garibname'yi kaleme alması geniş bir okuyucu kitlesini oluşturdu.
📌Döneminde halkın yoğun ilgi ve sevgisine mazhar olan eserin kütüphanelerde pek çok nüshası bulundu. Türkiye'deki en iyi ve eski tarihli nüshaları Beyazıt Devlet ile Süleymaniye kütüphanelerindeki yazmalardır.
📌Eserin, en eski nüshasının günümüzde Londra'da Şark Dilleri Mektebi Kütüphanesi'ne intikal ettiği bilinmektedir.
(x) Türkçenin "garip" şairi: Aşık Paşa
(x) Âşık Paşa'nın Garibnâme adlı eserinin müzehhep *zahriyyesi
(x) Zahriyye: Yazma kitaplarda genellikle temellük kaydının tezhipli olarak yer aldığı, esas metnin başladığı yaprağın arka yüzü.
ESERİN İÇERİĞİ
📌On bölümden meydana gelen eserin her bölümünde birliler, ikililer şeklinde adlandırılan bahisleri mevcuttur. Her bölümde on kıssaya yer verilir.
📌Aşık Paşa'nın da ifade ettiği gibi bu bölümler bir "kainat aynası" gibidir.
📌Garibname, "fâilâtün fâilâtün fâilün" kalıbıyla yazılmıştır.
📌Aşık Paşa, eserinde "(Kitapta) Zikredilen ve anlatılan bütün bu hikmet ve manalar Türk dilinde orijinal, ilginç ve enteresan olması yanında, Türkçenin bunu anlatma kabiliyeti bulunması sebebiyle kitaba Garib-Nâme adı verildi." diyerek kitabın adını niçin verdiğini anlatır.
📌Aşık Paşa, Türkçenin ihmal edindiği düşündüğü için Garibname'ye şu sözleriyle başlar.
"Türk diline kimsene bakmaz ıdı
Türklere hergiz gönül akmaz ıdı"
📌Aşık Paşa'nın döneminde Türkçe yazmak, yetersiz olarak görülmüştür. Bu anlayışı eserinde de dile getiren aşık Paşa, eserini bütün endişelere rağmen Türkçe yazdığını fakat mana menziline ulaştığını dile getirir:
"Gerçi kim söylendi bunda Türk dili
İlla ma'lum oldı ma'ni menzili"
(x) Tasavvufi ve sosyal hayatın aksi: Fütüvvetname
📌Aşık Paşa'nın eserinin ahlaki ve tasavvufi boyutunun yanında dil araştırması açısından önemli ipuçları verecek bir niteliği vardır. Ortak bir İslam çatısı altında buluşan milletler, bir zaman sonra kültürel ve dil yönünden de birbirlerini etkilemeye başlar. Bu konuya temas eden Aşık Paşa, Türklerin Allah'ı Türkçe anlamaları gerektiğine dikkat çeker. Sağlam bir dil şuuruna sahip olan olan Aşık Paşa, dilin düşünüş ve duyuş tarzımızı ne denli etkilediğinin de farkındadır:
"Ta ki mahrum kalmaya Türkler takı
Türk dilinde anlayalar ol Hak'ı"
📌Türk dilinde eser vermeyi kendine bir görev edinen Aşık Paşa, Anadolu'nun karışık olduğu bir dönemde halka Türk kültürünü ve dilini tanıtmaya çalışır. Eserinde Orhun Âbideleri, Kutadgu Bilig, Dede Korkut, Mesnevî ve Yunus Emre'nin şiirleri gibi Türkçenin en önemli eserlerine ve şairlerine de vurgu yapar. Garibname tertip bakımından Kutadgu Bilig'e benzer.
📌Mevlana'nın Mesnevisinden etkilenen Aşık Paşa, dini ve kültürel hayatımızda önemli bir yere sahip olan Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n- Necat halk arasındaki tabiriyle "Mevlid" eserinin de ilham kaynağı oldu.
📌Garibname Türkçeye yaptığı dil vurguları ve nitelikleri bakımından döneminde Türkçe kaleme alınan en iyi eserler arasındadır.
(x) Aşık Paşa'nın Garipnamesinden öğütler
(x) Âşık Paşa'nın Garibnâme adlı eserinin ilk sayfası
GÜNLÜK HAYATTAN MANZARALAR
📌Aşık Paşa'nın eserinde günlük hayattan manzaralar da vardır. Ekin ekmek, toplumdaki insanların durumu, çocuklara isim vermek, öksüzler, itibardan düşenlerin halleri gibi toplumsal meselelere yer verir. Bunun yanında, akıl, asalet, yiğitlik, cömertlik ve ilim gibi evrensel erdemlerden de söz açar.
ESERİN EDEBİYATIMIZDA VE KÜLTÜREL HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ
📌Dil bilimci, Türkolog ve yazar Ahmet Bican Ercilasun, Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi eserinde "Garipnâme'nin asıl önemi batı Türkçesiyle telif edilmiş ilk hacimli eser olmasındandır. Batı Türkçesi, 13. yüzyılda Anadolu ve Azerbaycan'da oluşan yeni Türk yazı dilinin adıdır. Âşık Paşa'nın 1330 da yazdığı 10613 "12000"(16) beyit olan Garipnâme, ilk büyük telif Türkçe eserdir" der.
📌Akademisyen ve edebiyat araştırmacısı Prof. Dr. Kemal Yavuz, hazırladığı Garibname isimli eserinde Garibname'nin önemini şu şekilde sıralar.
1. "Anadolu Türkçesinde yazılmış Türk edebiyatının XIV. yüzyıldaki en büyük mesnevîsi oluşu,
2. Telif olup tercümeye yer vermemesi,
3. Türk hayat ve yaşayışını en iyi şekilde yansıtması,
4. Türk kültürünü büyük ölçüde kendinde toplaması
5. Genel anlamda devrinin sosyal yönünü vermesi ve hedefler göstermesi,
6. Tertibi ve konuları işleme açısından bir benzerinin bulunmaması,
7. Ele alınan konuları çok açık ve sade bir şekilde anlatması,
8. Anadolu'da gelişecek olan Türk edebiyatı alanında ilk yazılan edebî eserlerden olması ve bu yönü ile edebiyatımızın şekillenmesinde temel eserlerden birini teşkil etmesi,
9. On dördüncü yüzyıldan beri, her zaman için, Türkçenin önde gelen bir dil hazinesi olması ve şairinin dil şuuruna sahip bulunması ,
10. Nasihat edebiyatımız içinde yer alması gibi yönlerden değerini hiçbir zaman kaybetmeyecek bir eserdir."
📌Garibname'nin bir diğer önemi de Aşık Paşa'nın eseri ölümüne yakın bir şekilde kaleme alıp, bütün tecrübe ve bilgilerini aktarmasından kaynaklanmaktadır.
📌Tasavvufi manada hakka kavuşmanın sırları da eserde işlenir.
(x) Garipname'yi incelemek ve satın almak için tıklayınız
GARİPNAME'DEN ÖRNEKLER
Türkçenin mahiyeti ile ilgili beyitler
"Çün bilesin cümle yol menzillerin
Yirmegil sen Türk ü Tacik dillerin"
🔶Bütün menzilleri bilirim diyerek sakın Türk ve Tacik dillerini yerme diyor.
"Türk diline kimsene bakmaz-ıdı
Türkler hergiz gönül akmaz-ıdı"
🔶Türk diline kimse bakıp onu araştırmazdı ve Türklere asla gönül vermezlerdi.
"Türk dahı bilmez-idi ol dilleri
İnce yolı ol ulu menzilleri"
🔶Türkler de o dilleri, onların inceliklerini ve büyük konaklarını bilmezdi.
"Bu Garib-nâme anın geldi dile
Kim bu dil ehli dahı ma'ni bile "
🔶Bu Garib-nâme onun için yazıldı ve bu dili konuşanların nice sırlara kavuşmaları sağlandı demektedir.
"Türk dilinde ya'ni ma'ni bulalar
Türk ü tacik cümle yoldaş olalar"
🔶Böylece Türkler ve Tacikler Türkçe ile manalara ulaşıp yoldaş olmalıdır.
"Ta ki mahrum kalmaya Türkler dakı
Türk dilinde anlayalar ol Hakk'ı"
🔶Türkler bu bilgilerden mahrum kalmasınlar ve Türk dilinde Hak'ı anlayıp bilsinler…
***
"Bu meseldür dünya ehli haline
Hem tanukdur yol eri ahvalüne"
***
Uşbu dünya kimseye dôst olmadı
Bî-vefâdur kimse dôstlık bulmadı
***
Bakmaya bu sûrete ma'nî güde;
Dünyaya aldanmadın dogru gide
***
Kanı göñlüm kim hazînedâr-ıdı
Dün ü gündüz ol benümle yâr-ıdı
AŞIK PAŞA KİMDİR?
Aşık Paşa'nın hayatı
📌Ünlü bir soydan gelen Aşık Paşa, Kırşehir'de 1272'de doğdu ve yine burada vefat etti. Kırşehir'de 13 ve 14. yüzyıllarda yaşayan Türkçe'nin öncülerinden Aşık Paşa, dönemindeki mutasavvıflar arasında Anadolu'nun sevinçlerini, kederlerini, sevdalarını ve yaşantılarını Türkçe kaleme aldığı eserleriyle günümüz edebiyatçılarına ışık tuttu.
📌Şairin asıl adı Ali, mahlası ise Âşık'tır. "Paşa", "beşe" veya "başağa" diye adının sonuna eklenen lakap, babasının ilk oğlu olduğuna işaret etmektedir. Hayatı hakkındaki bilgiler, oğlu Elvan Çelebi'nin kaleme aldığı Menâkıbü'l-kudsiyye fî menâsıbi'l-ünsiyye'de anlatılanlara dayanır.
Aşık Paşa'nın edebi şahsiyeti
📌Eldeki bilgilere göre, Aşık Paşa, Türkçenin önemli, zengin bir dil olduğuna inanan, bu uğurda çalışan bir şahsiyetti. Onun, "Türk diline kimseler bakmaz idi/ Türklere hergiz gönül akmaz idi/Türk dahi bilmez idi bu dilleri/ İnce yolu ol ulu menzilleri" dizelerinin, bundan yüzyıllar öncesinde söylenmiş olması, Aşık Paşa'nın Türkçecilik bilincini açıkça ortaya koymaktadır.
📌Aşık Paşa, "din uluları" yetiştiren bir aileden gelmiş olduğu için, aldığı aile eğitimin, görgünün, geleneğin doğal sonucu olarak mutasavvıf bir ozandı. Tasavvufun Anadolu'da yayılması konusunda etkin çalışmalar yaptığı anlaşılıyor. Kimi kaynaklar, Aşık Paşa'nın küçük yaşta Hacı Bektaş'ı da tanımış olabileceği üzerinde de duruyorlar.
📌Aşık Paşa hece ölçüsünün yanı sıra aruz ölçüsünü de kullandı. Ama mutasavvıf şairlerde olduğu gibi şiirlerinin büyük çoğunluğunu hece ölçüsüyle, Türkçeye özen göstererek yazdı.