Şiirimizin sandığı: İlhami Çiçek Kimdir?
◾ Ahıska'dan göçen bir ailenin çocuğu olan İlhami Çiçek, 1954 yılında Erzurum'un Oltu ilçesinde dünyaya geldi. Şairin çocukluğu, etrafında anlatılan destansı anıları, halk hikâyelerini dinleyerek geçti. Bu minvalde Çiçek, ilk olarak sözlü edebiyattan beslendi.
◾ Altı yedi yaşlarında kardeşiyle oynarken samanlık damından düşmesi ile şairin hayatı değişti. Yirmi dört saat baygın kalan şair, bir hafta kendine gelemedi. Kendine geldiğinde ise değişmişti. Artık her şeyden ürken, duygusal durgun bir çocuk olmuştu. Bu haller karakterinin bir parçası oldu ve kısa ömründe de peşini bırakmadı.
◾ İlhami Çiçek daha üniversiteye başlamadan kitaplarla yakın temasa geçti ve Hareket Dergisi' nin Erzurum'da açtığı Dergâh Kitabevi'ni işletti. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde yazdığı "Ahilik ve Yaşayan Ahi Gelenekleri" adlı tezle yükseköğrenimini tamamlayan şairin halka yönelen yanını akademik olarak beslediğini görüyoruz.
◾ Üniversiteyi bitirdikten sonra 1978'de Kırıkkale Lisesi'nde edebiyat öğretmenliğine başlayan İlhami Çiçek, 1979 yılının yazında Edebiyat Dergisi çevresine dahil oldu. Kırıkkale'den İstanbul'a taşınan şair, öğretmenliğini Pendik Lisesi'nde sürdürdü. İstanbul'da evlendi ve bir oğlu oldu. Kırıkkale'de sağlığı bozulan Çiçek'in rahatsızlığı İstanbul'a taşındıktan sonra daha da şiddetlenerek arttı.
◾ 1983'te kısa dönem askerliğini yaparken epilepsi tanısı konulan şairin hastalığı askerdeyken daha da ilerledi. Ankara'da tedavi gören Çiçek'in iyileştiği düşünülerek tekrar Tokat'a gönderildi. Hastalığı yüzünden ağır ilaçlar kullandığı bu süreçte terhisine on beş gün kala 14 Haziran 1983'te epilepsi krizi geçirerek hayatına son verdi.
İlhami Çiçek'in Edebi Kişiliği
◾ Şairane bir hayat yaşamış olan İlhami Çiçek, küçükken yaşadığı kaza sonrasında kitaplarla avundu. Kırgın ve hüzünlü halini ifade için kelimeleri seçti. Daha lisedeyken yazdığı "Otel Odalarında" şiiriyle Adımlar Dergisi'nin düzenlediği şiir yarışmasında 1. oldu.
◾ 1969 yılında henüz on beş yaşındayken Erzurum'da yayınlanan Hür Söz gazetesinde "Büyük Emel" adlı şiirini yayımladı. Hece vezni ile yazdığı diğer şiirleri de aynı gazetede yayımlandı.
◾ Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde okuyan şair, yerel yayın organlarında halk edebiyatıyla ilgili yazılar yayımladı. Aynı zamanda şiir çalışmalarına devam eden Çiçek ilerleyen zamanlarda müdahil olacağı Nuri Pakdil'in çıkardığı Edebiyat Dergisi'nin sıkı takipçisiydi.
◾ 1981 yılında Edebiyat Dergisi'nde Satranç Dersleri şiirini yayımlamaya başladı ve bu dergide şiirlerini ölene dek yayımladı. Edebiyat Dergisi İlhami Çiçek için yalnızca bir dergi değil onu ve dostlarını birleştiren bir meclis ve okul niteliğindeydi. 1983'te ilk şiir kitabı olan Satranç Dersleri çıkacağı sıralarda vefat eden İlhami Çiçek 29 yıllık kısa ömrüne çokça hüzün sığdırdı.
◾ Lüzumundan fazla konuşmayan, çokça okuyan ve düşünen İlhami Çiçek, söz konusu edebiyat, sanat ve satranç olduğunda girişken ve aktifti. Şiire yönelmeden önce müzik ve tiyatro ile ilgilenen şair, akması gereken yatağı bulan bir nehir gibi şiir vadisinden devam etti. Ciddi bir şiir hafızası olan şair, divan edebiyatından çokça şiir bilir, dost meclislerinde okurdu.
◾ Şiirlerinde kıssalara, İslam için önemli zatlara, İslami ögelere, halk şiirinden motiflere atıf yapan şair hece ölçüsü ile başladığı şiire serbest ölçü ile devam etti. Serbest ölçü ile yazdığı şiirleri anlamsal olarak kapalı sayılabilir. Bu anlamda Cahit Zarifoğlu ile de benzetilir.
◾ Dostoyevski, Cengiz Aytmatov, Kemal Tahir'i beğeniyle okuyan Çiçek, Nurettin Topçu'nun tüm eserlerini dikkatle inceledi. Türk Edebiyatından Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Cemal Süreya, Attilâ İlhan, Edip Cansever, Asaf Hâlet Çelebi'nin şiirlerini sever ve önemserdi.
◾ Şiirlerinde divan ve halk edebiyatının yanı sıra II. Yeni'nin, İsmet Özel ve Ataol Behramoğlu gibi şairlerin etkisi izlenir. Fakat bu etkiler, birebir taklit olarak değil şairin metinlerinde yeni bir üslup ve dil şeklinde tezahür eder.
◾ Savaşların ve kapitalizmin yıkımı Çiçek ve neslinin ruh haline sirayet eder. Kapitalizmle gelen maddecilik ve Allah'ın (CC) yerini başka şeylerle doldurma çabası şairin muhalif olduğu ve acısını çektiği meselelerin başında gelir.
◾ Anlamsız şeyler konuşmaktan sakınan Çiçek sözünü damıtır ve şiir, öykü olarak muhatabına sunar. Onuru için yaşayan ve haysiyeti ile bilinen şair, Sezai Karakoç'un yolundan gider ve dünya malına tamah etmez.
◾ Ölümü ve ölümün yakınlığını damarlarında taşıyan İlhami Çiçek, bu konuyu sıkça şiirlerine taşır. Güz, dağ, gece, ay, oyun, sokak, şehir, insan şiirlerinde çokça işlenen kavramlardır. Hayatında çok önemli yer tutan ve çok iyi oynadığı satranç oyununu şiirine taşımış; hayatı, insanı, kendisini hamleler ve satranç taşları üzerinden anlatmıştır. Sekiz bölümlük olan "Satranç Dersleri" şiiri aynı zamanda ilk kitabının önemli bir kısmını oluşturur.
◾ Yaşayışı ve düşünceleriyle çevresi üzerinde derin tesir bırakan şair ölümüyle de Türk edebiyatında açık kalmış bir yara olarak bizlere bakmaya devam eder. Nuri Pakdil, İlhami Çiçek gömüldükten sonra "şiir sandığını toprağa gömdük" der. Kendisinin dediği gibi "bu hüznün mesnevisi" sürdü o öldükten sonra dostları O'na ithafen şiirler ve yazılar yayımladı.Şimdi İlhami Çiçek'in hatırası, oğlu Abdurrahman Nuri Çiçek ve kardeşi M. Latif Çiçek tarafından hazırlanan eserlerle yaşatılıyor.