Sokrates ve Platon'dan beri düşünce tarihinde en fazla yerilen figürdür belki de sofist. Sokrates'ten beri Batı tarzı felsefenin kendine seçtiği "öteki"lerden biridir bir yerde sofizm ve sofistler. Felsefe tarihçileri, filozoflar ve düşünürler birçok farklı yargıda bulunur sofistler hakkında. Kimisi onları "ilk aydınlanmacı" olarak nitelerken, kimisi de para karşılığı ders veren öğreticiler statüsünde ele alır onları. Birçoğu sofistleri evrensel bilginin imkansızlığını savundukları için eleştirirken, bazıları da düşüncenin bakışını doğadan inana çevirdikleri için över.
Platon ve Aristoteles başta olmak üzere eski Yunan felsefesinden günümüze ulaşan kaynaklarda genelde hep olumsuz bir biçimde anlatılan sofistler safsatacı, tutarsız, mugalata erbabından başka bir güruh değildir. Bu kaynaklara göre, onlar tutarsız ve çelişkili akıl yürütmelerle insanları ikna etmeye bakan, insanların akıllarını çelen, doğrunun ve hakikatin değil güçlü olmanın peşinde koşan, bunu arzulayan, aynı konuda birbirinden farklı ve hatta zıt görüşler ifade eden kişiler olarak resmedilir.
Sofistik Düşüncenin Arka Planı başlıklı eserinde sofistlere yönelik bu olumsuz yargıya karşı daha nesnel bir yargı ileri sürebilmemize yetecek kaynak sayısının kısıtlı olduğunu belirten Güvenç Şar, başta Protogaros olmak üzere birçok sofistin yazdıklarının genellikle fragmanlar olarak günümüze ulaşabilmesinden ötürü daha bütünlüklü bir metni, adı bilinmeyen bir sofistin yazdığı Dissoi Logoi metnini kullanarak sofistleri ve sofist düşünceyi gerçek veçhesiyle tanımayı ve kavramayı amaçlıyor. Güvenç Şar'a göre bu kavrayış felsefeyi, özellikle de eski Yunan felsefesini tanımak için doğru bir başlangıç noktası.
FİLOZOF-SOFİST FARKI
Dissoi Logoi üzerine yaptığı yorumlamada Şar, Eski Yunan'ın söz (logos) üzerine kurulu bir toplum olmasını ortaya koyarak Dissoi Logoi metnine göre sofist ile filozofun farkının şu olduğunu kaydediyor: "Filozof bir şeyin neliğini araştırıp sorarken, sofist bir şeyin neliğini araştırmaktan çok şeyleri, nesneleri birbiriyle karşılaştırmakta, varolanların mevcut durumlarını belirlemektedir. Buna göre filozof iyi, güzel, haklı ve doğrunun ne olduğunu araştırırken sofist bir şeyin, nesnenin iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, haklı ya da haksız, doğru ya da yanlış olup olmadığıyla ilgilenmektedir." Sofistlerle başta Platon olmak üzere Sokrates ve Aristoteles arasında önemli benzerlikler bulunduğuna işaret eden Şar, bunun da kaçınılmazcasına hem sofistlerin hem de Sokrates, Platon ve Aristoteles'in aynı düşünme dünyasına ait olmalarından kaynaklandığını belirtir.
Öğretilerindeki çeşitlilik ve çelişkili durumlara rağmen başta dil, retorik ve politikada otorite olan sofistler hakkındaki olumsuz yargının rehabilitasyonunu amaçlayan Güvenç Şar'ın eseri filozofların kendilerinin "bilge" değil, "bilgelik peşinde koşan kimseler" oldukları tevazusunun içerdiği örtük safsatayı da ortaya çıkarmamıza imkan tanıyor.
KÜLTÜREL ANLAM NASIL ÜRETİLİR?
Temsil kavramını anlamı inşa eden ve ileten bir "anlamlandırma süreci" olarak tarif eden Stuart Hall, anlamın, insanlar, nesneler, gerçek veya kurgusal olaylarla onların zihinsel temsilleri olarak işleyen kavramsal sistem arasındaki ilişkiye bağlı olduğunu söyler. Hall'e göre anlam, temsil sistemi tarafından ve kodlar aracılığıyla üretilir. Hall'ün Kültürel Temsiller kitabı kurumların ve medyanın kullandığı metinleri ve imgeleri sorgulamanın ve eleştirel biçimde analiz etmenin araçlarını öğreten bir kitap. Anlamlandırma uygulamalarını ve temsil teorilerini yeniliklerle birlikte sunan Hall, kitabında televizyondan internete, temsil etmenin yeni teknolojilerini ve formatlarını tartışıyor.
Temsil: Kültürel Temsiller Ve Anlamlandırma Uygulamaları, Stuart Hall, Pinhan, 2017
BİR İNGİLİZ'İN GÖZÜNDEN BALKAN SAVAŞI
Osmanlı Devleti neredeyse kuruluşundan beri egemenliği altında tuttuğu Balkanları kendisine karşı birleşen Balkan devletleri ile yaptığı savaşı kaybetmesi sonucunda 1912'de yitirdi. Trakya'nın bugünkü sınırları kısmen (Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan Gümülcine sayılmazsa) Balkan savaşları sonucu çizildi. Lionel James, Türk tarihinin en "utanç verici" yenilgilerinden addedilen Balkan Savaşı'nı cephede takip eden bir avuç yabancı gazeteci ve gözlemciden biri. Trakya topraklarındaki çarpışmaları, Türk tarafında takip eden İngiliz gazetecinin, olayları aktarırken kullandığı dil zamanında yadırgansa da gözlemleri bugün de yararlı ayrıntılar içeriyor.
Türklerin Balkan Hezimeti, Lionel James, çev. Süleyman Emre Bekman, İz, 2017
Star - Açık Görüş