Delilerin gözdesi doktor: Mazhar Osman
Türkiye'de ilk modern ruh sağlığı hastanesini kuran Türk hekimi Mazhar Osman Uzman, halk arasında, bilhassa "deliler" arasında oldukça sevilen ve popüler bir isimdi. Çok yönlü kişiliğiyle entelektüel camia içinde de söz sahibi olan hekim, hayatı boyunca türlü başarılara imza attı. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan bir dönemde toplumun her kesimiyle iç içe bir hekimin hayat öyküsünü keşfe hazır mısınız? Hastanedeki akıl hastalarıyla ilişkisini, hangi ünlü edebiyatçıyla sıkı dost olduğunu ve yazdığı şiirleri merak ediyorsanız işte tüm yönleriyle Mazhar Osman...
Ruh sağlığımızdan kaygılandığımız ve sağlık çalışanlarımızın canla başla mücadele içerisinde olduğu şu günlerde Osmanlı'dan Cumhuriyet'e ilginç bir hekimin hikâyesini ele alalım istedik. Modern Türk tarihinin en önemli isimlerinden birisi Mazhar Osman adıyla halk arasında meşhur olan Mazhar Osman Uzman, 1884 yılında dünyaya gelir ve 1951 yılında vefat edene kadar toplumun her kesimince tanınan popüler bir psikiyatr olarak hayatını sürdürür.
Meşhur bir hikâye, Mazhar Osman'ın halk arasında hatta akıl hastaları arasında dahi nasıl popüler olduğunu bize gösterir. Manisa Akıl Hastanesinden Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk olan bir akıl hastasını zorla araca bindirmeye çalışmaktadırlar. Hasta direnmekte ve sağa sola ağır hakaretler etmektedir.
İslam uygarlığında temelleri atılan 'ilk hastanelere' dair bilinmeyenler
Bu sırada oradan geçen birisi hastayı bir anda o karışıklıkta ikna edip araca bindiren kişi kendisini araca bindiren adama sinirlenir ve söylenir: "Kafamı kızdırırsan Mazhar Osman'a şikâyet eder, attırırım seni tımarhaneye! Git Mazhar Osman'a tedavi ol!" işin ilginç yanı şudur ki hastayı araca bindiren ve bu sözlere muhatap kalan Mazhar Osman'ın kendisidir.
Mazhar Osman, 5 Mayıs 1884 yılında Meriç kıyısında dünyaya geldikten sonra İptida ve Rüştiye eğitimlerini burada tamamlar.1894 yılında Üsküdar'a taşınan aile ile İstanbul hayatı başlar ve Üsküdar Mülki İdaresini başarıyla tamamlar.
Farklı alanlarda eğitim almayı düşünse de gönülsüz bir şekilde sınavına girdiği Askeri Tıbbıye sınavlarına sınavını kazanmasıyla tıbba yönelir. Hekimliğe başlamasıyla birlikte kısa zamanda alanındaki uzmanlığıyla dikkat çekmeye başlar. Deliliğin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu halka gazeteler ve konferanslar ile anlatmaya çabalar.