Arama

Alev Alatlı: "Kurtuluş, okumak. Nefes almadan, günde 3 saat 5 saat okumak"

Ülkemizin sayılı münevverlerinden Alev Alatlı ile Fikriyat ekibi olarak, Hollywood'dan Voltaire'e kadar uzanan, okurken aynı zamanda düşündüren bir mülakat gerçekleştirdik. Alatlı'nın gençlere verdiği tavsiyeler özellikle altı mutlaka çizilmesi gereken, önemli mesajlar içeriyor. "Bilginin bir adım sonrası, geleceğe uzanan projeksiyon yapmayı kolaylaştırır" diyen Alatlı, "kurtuluşun okumak"ta olduğunu vurgulayarak; "unutmayın, tabiat kanunudur: bir çiçek varsa mutlaka bir çiçek daha vardır" cümlesiyle bizi düşünce denizine doğru yolculuğa çıkarıyor. Sizleri bu özel içeriğimizle baş başa bırakıyoruz. Sosyal medya hesaplarımızda içeriğimizle ilgili ufak bir sürprizimiz de olacak. Keyifli okumalar dileriz.

Sesli dinlemek için tıklayınız.
  • 1
  • 12
ASALAK ŞEHİRLER: ATİNA VE ROMA
ASALAK ŞEHİRLER: ATİNA VE ROMA

Ülkemizde Avrupa ve Amerikan tarihini en iyi bilen düşünürlerden birisiniz. Sadece siyasi tarih değil ayrıca kültürel ve kurumlar tarihini de çok iyi bildiğinizi eserlerinizden rahatlıkla anlayabiliyoruz. İslam medeniyetinin kültür anlayışı İslam etrafında bir potada erimede iken Batı'da aksi bir durum gözlüyoruz. Tüm zenginlikleri sömürmek üzere kurgulanan bu anlayış Aristo'nun "uygun olan Yunanlıların barbarlar üzerinde hüküm sürmesidir" kelamından hareketle mi vuku buldu? Batı'nın barbarlık kodları nedir Hocam, bir barbar kavim ortaya estetik bir anlayış koyabilir mi?

🔴 Sorunuzun özünü teşkil eden iki kelime olan "barbar" ve "estetik" sözcüklerinin her ikisi de bir yabancı dilden alınma; her ikisinin de anlamları muğlak, netameli ve açıklamaya muhtaç. "Barbar" kelimesi, eski Yunancadan; Farisilerden, Mısırlılara, Finikelilere varıncaya kadar, (gerisini siz sayın artık!), "Yunanca bilmeyen" herkesi kapsar. Kelime asırlar içinde dünya dillerine girer, bugünkü anlamlarında kullanılmaya başlanır: yabani, vahşi, kaba, cahil, vb, vb. Yani, barbar kelimesi "herkesin doğru bildiği yanlış" yani "galat-ı meşhur" kullanılması sonucu, doğrunun yerini yanlışın alması halidir. "Barbar" sözcüğünün günümüzdeki en yakın karşılığı, "öteki"dir. Şimdi bir an, sorunuzu "...Yunanca bilmeyen bir kavim ortaya estetik bir anlayış koyabilir mi?" şeklinde Türkçeleştirdiğimizi hayal edin. Soruyu daha sorarken cevabını kendinizin verdiğinizi göreceksiniz: "Bir kavmin Yunanca bilmesiyle ortaya estetik bir anlayış koyabilmesinin ne alâkası var?"

Gelelim, "estetik" sözcüğüne, yine eski Yunanca. Bu defa "aisthesis"ten, duymak, algılamak anlamında bir sözcük ve özel bir felsefe dalı. Eflatun'dan Hegel'e, Marksa kadar bir felsefeci yoktur ki "sanattaki güzel" ya da "sanatsal güzellik" denilen muammanın "kuramsal temeller"ni oluşturmaya çalışmasın. Kuramsal temel oluşturmanın ne anlama geldiğini anlıyorsunuz: "Güzelin ne olup ne olmadığını belirleyecek kurallar geliştirmek." Bu hesapça, mesela İskandinav resimlerinin güzel, Tunus resimlerinin berbat olduğuna karar verebilirsiniz.

Görün ki günümüzde "öteki"nin ürünlerinin estetik olup olmadıklarını kültürel önyargıların ötesinde pazarda, arz-talep ile belirlenir. Heykel veya roman veya şarkı veya tablo satarsa estetik bir sanat eseri, satmazsa çöptür. Anadolu tanrıçalarından bir Kibele'yi, bir de Artemis'i gözünüzün önüne getirin: hangisi daha estetiktir? Hiçbiri içimize sinmiyorsa düşünmek lazım, Müslüman Türklerin sanat anlayışları nedir? Düşünmek lazım.

Öte yandan, Yunanca bilmeyen herkes "barbar" olunca, Aristo'nun bunların üstünde hâkimiyet kurmak, ehlileştirmek şarttır diye düşünmüş olması tabiidir. Atina'ya "asalak şehir" dediklerini bilir misiniz? Atina'ya ve Roma'ya. Çünkü sakinlerinin tüm ihtiyaçlarını "barbarlar" karşılar.

Alev Alatlı'nın "Batı'nın İğrenç Bir Tarihi Var" başlıklı röportajını izlemek için tıklayın

  • 2
  • 12
BİR TÜR BEYİN DETOKSU
BİR TÜR BEYİN DETOKSU

İslam medeniyeti hareket kökenlidir. Çeşitli ırk, medeniyet ve çevrelerle temas ederek realist bir dünya görüşü kazanır. Bu yönü ile Amerika'da neşet eden kapitalist dünya görüşünün Doğu ile Batı'yı sadece maddi yönde kaynaştırıp ortaya dini de yaşantısı da madde olan bir modern zaman imparatorluğu çıkardığını söyleyebilir miyiz?

🔴 "Hareket kökenli" olan "İslam medeniyeti" değil, Batı dünyasıdır. 1890'larda yerkürenin %85'inin başta İngiltere olmak üzere Avrupalı sömürgecilerin işgali altında olduğunu hatırlayın. Günümüzde Vietnam, Suriye, Irak, Afganistan vb.vb. cirit atan ABD'yi hatırlayın. Ve nihayet, tek dil (İngilizce), tek devlet (the World), tek din (Evangelism) etrafında cismanileşen "Yeni Dünya Düzeni", kurgusunu hatırlayın. Biz Türklerin bugüne kadar öğrendiklerimizi unutup, bir tür beyin-detoksu gibi bu dünyaya yeniden bakmamız lâzım.

Alev Alatlı'nın kaleminden Düşünce Devrimi'ni okumak için tıklayın

  • 3
  • 12
VOLTAİRE VE FRANKLİN
VOLTAİRE VE FRANKLİN

Dünyayı; üsleri ve kendi zihin yapılarınca yetiştirdikleri kuşaklar ile kendi kıtaları üzerinden yönetmeye çalışan Amerikalılar, Yakın Çağ'ın Fransız İhtilali ile değil de ABD'nin kuruluşu ile başladığını savunuyor. Kendisi ile mailleşmemizde City University Of New York'ta Karşılaştırmalı Edebiyat Profesörü Joan Richardson, bu fikirleri akademik olarak dile getirmişti. Fransız İhtilali'nden 13 sene evvel gerçekleşen bu tesisleşme, henüz kendi aydın kesimini yetiştiremeden ve sanayi devrimini gerçekleştiremeden nasıl böyle bir iddia da bulunabilir? "Büyük Birader" bir Amerikalı mı Hocam?

🔴 On üç sene ülkelerin tarihinde aynı gün sayılır. Tayyip beyin on üç yıl önce nerede olduğunu hatırlarsanız, Joan hanımın pozisyonunu anlarsınız. Kaldı ki, 1750-1850 arasında Avrupalı aydınlar iç içe yaşamaktaydılar. Örneğin Fransız Voltaire'in yediği içtiği Amerikalı Benjamin Franklin'den ayrı gitmezdi. Amerika'nın aydın kesime gelince, kolonilerde o işlere İngiliz münevverler Francis Bacon'lar, Edmund Burke'ler filan bakıyorlardı. Büyük Birader'e gelince yazarı İngiliz'dir ama kahramanı teknoloji.

Alev Alatlı'nın "Batı Medeniyeti Dünyayı Bitiriyor" başlıklı röportajını okumak için tıklayın

  • 4
  • 12
YAHYA KEMAL AYIP ETMİŞ
YAHYA KEMAL AYIP ETMİŞ

Ahmet Hamdi bir gün hocası Yahya Kemal'e sorar: "Üstad biz Viyana kapılarına kadar nasıl gittik?" Yahya Kemal şöyle cevap verir: "Pilav yiyerek ve Mesnevi okuyarak!" Mehmet Kaplan'ın naklettiği bu hatıra İslam medeniyetinin kodlarını vermesi açısından çok mühim. Peki, "pilav yiyerek ve Mesnevi okuyarak" dayandığımız kapılara bugün neler okuyarak ve ne yaparak dayanabiliriz ya da yeni Viyana'mız neresi Hocam?

🔴 Bu konuşma eğer bir şehir efsanesi değilse, Yahya Kemal ayıp etmiş. Tipik bir oryantalist gibi konuşmuş. "Çanakkale Topu" diye bilinir ("Dardanelles Gun"), Viyana surlarını döven 15-16 tonluk toplar Mesnevi okuyarak imal edilmedi. Yedi yüz kilo ağırlığında taş fırlatabilen bu dövme-demir toplar 16.yüzyılın en gelişmiş silahlarıydı, her neyse. Bugünkü meselemiz, Türkiye'yi savunmaktır. Kimsenin kapısına dayanacak ne isteğimiz, ne de halimiz var.

Alev Alatlı'nın kültürel iktidar meselesine bakışını okumak için tıklayın

  • 5
  • 12
FABRİKA İŞÇİSİ BARBAR, SANATÇI İNCE RUHLU MU?
FABRİKA İŞÇİSİ BARBAR, SANATÇI İNCE RUHLU MU?

Sinema meselesine temas etmeden geçemeyeceğim. İsmet Özel bir konuşmasında "kelimeler benim vatanım" diyor. Siz de paralel olarak kitabınızda " Zamanında saygıdeğer insanlar ciddiye alınsın diye sinemanın sanat olduğunu dikte etmiş olabilirler. Fakat bana sinemanın nama göre sanat falan olduğu yoktur." cümlelerini kuruyorsunuz. Bu minvalde bir eseri sanat eseri olarak değerlendirebilmemizin sizce kriterleri nedir ve sahne, dekor gibi sinema kavramları bir gün kâğıt, kalemin yerini alabilir mi?

🔴 Ben de size bir soru sorayım: sinema, sanat değil de endüstri ise ne olur? İncileri mi dökülür? Sanatın beşeri bir faaliyet olarak, sanayiden daha üstün bir uğraş olduğunu mu düşünmek nedendir? Fabrika işçisi barbardır, sanatçı ince ruhludur, dokunulmazlığı olmalıdır şeklindeki anlayış düpedüz sınıfsaldır. Ben şahsen yadırgarım. Az önce de konuştuk, sanat, duygudur, hazdır, dillendirilmeyendir. Sahne, sanat yapmaz. Dekor da sanat yapmaz. Bir araya geldiklerinde yarattıkları duygu sanatsal sayılabilir. Kalem, kağıdın yerini almak derken, ne demek istiyorsunuz anlamış değilim ama önümüzde PC klavyesi varken, kaleme kağıda ne gerek?

Alev Alatlı'nın kaleminden altın değerinde öğütler okumak için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN