Arama

Hümanizmin dini düşüncede yeri var mı?

On beşinci yüzyılda ortaya çıkan Hümanizm, zamanla dünya üzerinde rağbet gören bir akıma dönüşmüştü. İnsan merkezli gelişen bu düşünce sistemi aslında Orta Çağ Avrupa'sında baskıcı düşünceye karşı ortaya çıkmıştı. Dini anlayışı ve maneviyatı reddeden hümanizm, belirli zümreleri koruyan aşırı uç bir düşünce sistemine dönüştü ve iflas etti.

Hümanizm nedir?

➤ Hümanizm, Avrupa'da 15. yüzyılda "insancıllık, insanilik" gibi terimler üzerinde insana değer veren, insanı ve insan sevgisini yücelten, ona şefkat, merhamet, hürmet ve muhabbetle yaklaşmayı esas alan bir cereyan olarak temellenen akımdır.

İnsan merkezcil bu hareket hayatı anlama, kıymet hükümlerini belirleme noktasında insanı ve insan aklını esas alır. Hümanizmde esas olan "Yaratıcı değil, yaratılmış" olandır.

Yıkıcı Batı kurucu Doğu

Hümanizm nerede doğdu?

➤ Hümanizm Orta Çağ Avrupa'sında, ilk olarak bir ibadethane vazifesi görmenin yanı sıra güçlü bir siyasi iktidar tesis eden kiliseye ve Hristiyan kaynaklı baskıcı düşünceye karşı doğar.

Hak ve hürriyetlerin, ancak kilisenin belirleyip izin verdiği nisbette kullanılabildiği, kilisenin izin vermediği fikirleri dile getirmenin dahi çeşitli cezalara sebep olduğu bu dönemde insanlık ve akıl adeta zincire vurulmuş bir haldeydi.

Batı'nın karanlık yüzü: Cadı avı

Hümanizmin ırkçı boyutu

Zahiren insan aklını, etik ve adalet kavramlarını temele alan bir akım olsa da Avrupa merkezinde Batı'nın sahiplendiği batıl inanışları ve doğaüstü olan her şeyi yadsıyan Hümanizm, tutkucu bir tutumda ırkçı bir boyut kazanır.

Tarihinde hiçbir vakit insana değer vermeyen Batı'nın aslında kendi egosunu ve aklını putlaştırmasının gizli unvanı olan hümanizm; varoluşçuluk ve liberalizm gibi insana aşırı serbestlik ve kudsiyet atfeden hastalıklı cereyandır.

Liberallerin gündemi pedofili

İslam'ın iyilik değerleri

Merhameti temel değerleri arasına alan İslam; Yaratan'dan ötürü yaratılana, canlı ve cansız her mahluku içine alacak şekilde her şeye şefkat ve merhamet ile yaklaşmanın esas olduğu bir inanç bütününü ifade eder.

📌 Bilgi Notu:

İslam'da insan eşref-i mahlukat yani insan yaratılanların en değerlisi olarak değerlendirilir.

İslam'daki insaniyet prensibi, dar, ırki veya kültürel çerçeveyi aşarak, bütün insanlığı "Beni Adem" vasfıyla, tek bir ailenin fertleri gibi telakki eder.

"Ey insanlar! Doğrusu Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabîlelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır..."

Hucurât Suresi 13. Ayet

➡ Hucurât Suresi 13. Ayet Tefsiri

Müslümanların dünya görüşlerini ve değer ölçütlerini dayandırdıkları âyetlerden biri de budur. Fertler, gruplar, kavimler, ümmetler, milletler siyasî, kültürel, biyolojik, coğrafî vb. farklarla birbirinden ayrılır; bu farklara bağlı olarak farklı kimlik sahibi olur, bu kimlikle tanınır ve tanışır. Ayrıca her biri kendi farkını, özelliğini bir gurur, değer ve övünç vesilesi yapar. Âyet farklı yaratılmanın "kimlik edinme ve bu kimlikle tanınma, tanışma" fonksiyon ve hikmetini onaylıyor; ancak farklı sosyal ve etnik gruplara mensup olmanın üstünlük vesilesi olarak kullanılmasını reddediyor; insanın şeref ve değerini, kendi iradesi ile elde etmediği etnik aidiyete değil, kendi irade ve çabasıyla elde ettiği evrensel değerlere bağlıyor.

Batı Sahra'da bir çöl hareketi: Yeşil Yürüyüş

Cenab-ı Hakk'ın kainata halife kılıp yarattığı insan, insan olması hasebiyle mükerrem bir canlıdır. İslam'da bu muamele gayrimüslim dahi olsa her insan üzerinde caridir.

Kur'an-ı Kerim'de kendilerinden olmayanlara haksızlık yapmayı mübah gören hatta ibadet addeden Yahudilik ve Hıristiyanlık, bu davranışları sebebiyle kınanır ve İslam'ın bu anlamdaki farklılığı ortaya koyulur.

"Ehl-i kitap'tan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen onu sana noksansız öder; içlerinden öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Çünkü onlar "Ümmîlere yaptıklarımızdan dolayı bize bir vebal yoktur" derler. Onlar bile bile Allah adına yalan söylemektedirler."

Al-i İmran Suresi 75. Ayet

➡ Al-i İmran Suresi 75. Ayet Tefsiri

Ayette Ehl-i kitap arasında emanete riayet hususunda birbirine tamamen zıt iki anlayış ve uygulamanın görüldüğü bildirilirken, önce ahlâkî erdemlere bağlılığını koruyanların davranışına dikkat çekilerek iyilerin davranışı öne çıkarılmaktadır. Burada genel olarak Ehl-i kitap'tan söz edilmekle beraber, bu âyetle devamındaki âyetler tarihî bilgilerin ve hadîs-i şeriflerin ışığında incelendiğinde, özellikle kutsal kitaplarındaki ifade ve hükümleri çarpıtarak takdim eden yahudilerin kastedildiği anlaşılmaktadır.

Batı'nın karanlık sureti

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN