Az bilinen Naat-ı Şerifler
Müslümanlar on dört asırdır en güzel örnek olan Resulullah'ı (SAV) övmek için birbirleriyle yarıştılar. Bunun tezahürü olan en güzel formalardan birisi de şiir oldu. İslam edebiyatında naat olarak bilinen tür, Allah Resulü'nü (SAV) övmek için yazılan şiirlerin kapsayıcı ismi oldu. Asırlar boyunca büyük bir emek ve ihtimamla sürdürülen naat geleneği günümüze dek ulaştı. Her Müslüman şairin naat yazmayı kendisi için bir hedef belirlemesi bunda çok etkili olmuştu. Sizler için az bilinen naatları bir araya getirdik.
Giriş Tarihi: 14.08.2024
10:06
Güncelleme Tarihi: 15.08.2024
11:37
Aşık Sümmani - Naat
Evvel şeriatta Hak tarikatta Adalette sana lâyık Muhammed Ehl-i hakikatta ilm-i hikmette Mürüvette sana lâyık Muhammed
İsmin yazılıdır arşın kapına Melekler el bağlar durur safına Her nebi çağırır nefsi nefsine Sahabette sana lâyık Muhammed
Hak seni ilm ile kuvvet eyledi Cümle nebilerden izzet eyledi Gönderdi Cibril'i davet eyledi Bu hürmette sana lâyık Muhammed
Sidretül-müntehâ seyran-gâhında Sonunda kim delil oldu râhında Arşın meyânında Miraç evinde Ziyarette sana lâyık Muhammed
Tâ ezelden sensin canların canı Senin için var eyledi iki cihanı Sendedir Mevlanın aziz nişanı Nübüvvette sana lâyık Muhammed
Nefsin âr eyleme fezalet için Ahlakın hamit kıl selamet için Der Sümmani yarın şefaat için Şefaatte sana lâyık Muhammed
Turgut Uyar - Naat
ipekler tel tel biraraya geldiler dokunmak üzere lâle nerdeyse menekşeye, gül suya dokunmak üzere kılıç kesti kan koktu bir atlı dörtnala uzaktan günbatımının büyük eşitsizliğinden yakınmak üzere bütün dertler söylendi çareleri bir bir yazıldı son büyük toplantıda bir bir okunmak üzere kimseye başvurulmadı herkes birbaşına kaldı, evet sonradan hep birlikte kurtulunmak üzere oysa bir çiçek vardı bahçelerde kendini dererdi sevinçle. Kendini tek haklıya bir gün sunmak üzere
Faruk Nafiz Çamlıbel - Sina'ya İnen Nur Güçtür hatırlamak sana ram olduğum demi, Ey her bakışta bir daha ilhamı râm eden! Bir yerde, bezm-i canda mı, dîvân-ı Cem'de mi Bir yerde görmüşüm seni dünyâmı görmeden. Târihi sende başladı âlemde ömrümün, 'Kaydetti her geçen güne aşkın bir irtifa; Her derde panzehir gelen ulvî tebessümün Bir bir çiçekle kaynamış efsunlu bir şifâ. Gönlüm ayak sesinde, gözüm merdivendedir; Bir kavmi yok resule tecellî zamanısın; En lâyemût eserlerin ilhamı sendedir, En muhteşem kasidelerin kahramanısın! Ferman sürer seninle bu âlemde hüsn ü ân, Sensiz kalan gönül, kalan ömrünce yas taşır; Destan değil, hikâye değil, senden ayrılan, ömrün bütün bedîalarmdan uzaklaşır!
Bekir Sıtkı Erdoğan – Naat
Aman bilmez, zaman bilmez, o sâat yâ Resûlallâh! Ne iş-güç hayrımız kâfi, ne tâat yâ Resûlallâh...
Huzûrun sırrı gayrettir buyurdun; yan gelip yattık, Huzûr ister mi tembel, olsa râhat yâ Resûlallâh...
Bu cevher-gâha kitlendik, şükür yok, âh anahtar yok, Biraz aysak hazîneymiş kanâat yâ Resûlallâh...
Dünüm uçmuş, günüm geçmiş; yarın bomboş elim, avcum, Bu fırsattan nasıl ettik ferâgat yâ Resûlallâh?
İzin İslâm'a ibrettir, tezin Kur'ân'a dâvettir, Özün insâna en üstün liyâkat yâ Resûlallâh...
Bizim sensiz nasıl yetsin ki mahcûb âhımız arşa? Yarın Sen kurtarırsın ver berâat yâ Resûlallâh!
Nihâî kuşkusuz kurbân olur yüz bulsa Mevlâ'dan, Yüzüm yok, tek ümîdim var; şefâat yâ Resûlallâh...
Ömer Nasuhi Bilmen - Enîn etmekteyim
Vücûdun senin timsâl-i hikmet yâ Resûlallâh Kudûmün kâinata verdi nüzhet yâ Resûlallâh
Mukaddessin bütün esrâra vâkıfsın ki zâhirdir Senin her bir sözünden bin hakîkat yâ Resûlallâh
Cihâna verdiğin feyzi düşündükçe sıkılmaz mı Seni inkâr eden ehl-i cehâlet yâ Resûlallâh
Senin nûr-i zuhûrunla ne ulvî mazhariyet ki Ufuklardan açıldı gitti zulmet yâ Resûlallâh
Tecellî-yâb olunca tal'atın evc-i risâletten Münevver etti ekvânı hidâyet yâ Resûlallâh
Meşâm-ı âşıkânı her seher etmektedir ta'tîr Nesîm ettikçe dergâhını ziyâret yâ Resûlallâh
Zülâl-i vuslatınla âlemi ihyâ ederken sen Dil-i pür-vecdimi yaksın mı firkat yâ Resûlallâh
Muattar ravzanı pür-feyzine ben iştiyakımdan Enîn etmekteyim artık inâyet yâ Resûlallâh
Günahkârım peşîmân bir kulum gâyet perîşânım Niyâz etmekteyim senden şefâat yâ Resûlallâh