Arama

Doğu'nun dillere destan 4 aşk hikayesi

İskender Pala tarafından "Gök kubbenin altındaki en gizemli kelimelerden biri..." olarak ifade edilen aşk, asırlar boyunca birçok yazar, şair, düşünür ve sanatçı tarafından binbir şekilde tanımlanmıştır. Neredeyse bütün duygu ve düşünceleri hızla tükettiğimiz günümüz modern dünyasından geçmişe baktığımızda büyük hikaye ve destanlara konu olan aşklarla karşılaşıyoruz. Doğu eserlerinde yer alan aşklar; kimi zaman sevgili uğrunda can vermek şeklinde karşılığını bulurken kimi zaman manevi bir dünyaya doğru yolculuğa çıkarıyor. En nihayetinde yüce bir duygu olarak varlığını sürdürüyor. İşte Doğu'nun dillere destan 4 aşk hikayesi…

Sesli dinlemek için tıklayınız.
  • 1
  • 20
LEYLA İLE MECNUN
LEYLA İLE MECNUN

Leyla ile Mecnun'un içeriği

📌Leyla ile Mecnun hiç kuşkusuz Doğu edebiyatının en çok işlenen ve çağlar boyunca nesilden nesile aktarılan hikayelerin başında gelir. Aşık dediğimiz vakit aklımıza ilk gelen isim, bu hikayenin kahramanı; aşk uğrunda kendi benliğinden dahi vazgeçen Mecnun'un ta kendisidir.

📌Bilindiği gibi kıssada Kays, Leyla'ya duyduğu aşk sebebiyle aklını yitirmiş ve bu sebeple Mecnun olarak adlandırılmıştır. Leyla ile Mecnun, şahıslarında özel olarak birtakım semboller taşımaktadırlar. Leyla, "Allah'ın sıfatlarını", Mecnun ise "Allah'ı arayan ve O'na ulaşma yolunda meşakkatlere katlanan insanı" temsil etmektedir.

"Ya Rab bela-yı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem bela-yı aşkdan etme cüda beni."

Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun'undan 25 alıntı

Fuzuli'nin kaleminden Leyla ile Mecnun

📌Arap, Fars, Urdu ve Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan bu kıssa, aslında Arap edebiyatının bir mahsulüdür. Onu kaleme alan şairlerce yeni kazanımlar elde eden bu hikâye, gittikçe daha derin manalara bürünmüştür. İran edebiyatından Genceli Nizami ile tertipli bir metin haline gelen kıssa, 16. yüzyılın yetkin isimlerinden biri olan Fuzuli'nin kalemiyle geleneğin en seçkin metinlerinden biri olmuştur.

"Mensiz çekip ahlar figanlar,
Sahralara düştüğün zamanlar."

📌Şairlerin her daim övdükleri ve aşılmaz olarak baktıkları Nizami'nin Leyla ile Mecnun eseri, Hayali ve Yahya Bey'in dediği gibi Fuzuli'nin mesnevisi ile daha üst seviyeye çıkarılmıştır.

📌Fuzuli'nin eseri, "Böyle bir eseri Türk diliyle ancak sen yazarsın" diyen Hayali ve Yahya Bey'in haklı çıktığının en önemli göstergesidir. Edebiyatımızda Arap harfleriyle en çok basılan eser olan Leyla ile Mecnun, yazıldığı dönemden itibaren aşkın en büyük sembolü olarak karşımıza çıkar.

"Arz eyle ki ey vefalı dildar,
Can verdi yolunda Leyla-i zar.

Ya Rab bana cismü can gerekmez
Cananesiz cihan gerekmez."

Bir hikaye iki şair: Fuzuli ve Sezai Karakoç'un Leyla ile Mecnun'u

Leyla ile Mecnun'un konusu

📌Bu kadim hikayenin ise ana hatlarıyla olay örgüsü şu şekildedir:

📚Beni Amir kabilesine mensup Kays isimli genç Necid'de yaşamaktadır. Aynı kabileye mensup olan Leyla isimli genç kız ile hayvanlarını otlatırken birbirlerine aşık olan bu iki genç, her türlü engelle karşılaşır. Leyla çadırda alıkonur, Kays ise maşukunun sevdasından daha fazla dayanamaz ve babasına Leyla'yı istemesini söyler. Fakat Leyla'nın bu aşk yüzünden dillere düştüğü için isminin lekelendiği düşünülür ve bu sebeple başka biriyle evlendirilir.

📚Kays, sevdiği kadının bir başkasıyla evlenmesine daha fazla tahammül edemez ve büsbütün aklını yitirir. Kays'ın babası türlü şekillerde oğlunu bu dertten kurtarmaya çalışsa da Kays, Allah'a derdini arttırması için yalvarır. Çöllere düşen ve dünyayla bütün bağlantısını koparan Kays, artık maddi varlıklarla ilişkisini kesmiştir. Hatta öyle ki aşk konusunda kemale eren ve Allah aşkına ulaşan Kays, yıllar sonra Leyla ile karşılaştığında onu tanıyamaz hale gelir. Mecnun, hikayenin sonunda Leyla ile bir olma mertebesine erişir.

"Ger ben ben isem nesin sen ey yâr
V'er sen sen isen neyim men-i zâr"

Leyla ile Mecnun'u satın almak için tıklayınız

Leyla ile Mecnun'u neden okumalıyız?

📌Leyla ile Mecnun aşkın, güzelliğin sembolü olarak yalnızca klasik edebiyatın değil, halk hikayesi ve modern edebiyatın da en zengin kaynakları arasındadır.

📌Klasik dönemin romanı olarak kabul edilen bu kıssa, popüler kültürü de etkilemiştir. Doğrudan kurgu anlamında benzerlik göstermese de sembolize ettiği değerler açısından bütün çağlara hitap eden bir öykü olmuştur.

🔍Bunları biliyor musunuz?

📌Türk şiirinin usta kalemlerinden Sezai Karakoç, Leyla ile Mecnun aşk klasiğini modernize ederek yeniden yazmıştır. Henüz 19 yaşındayken yazdığı Mona Roza şiiri için "modern anlamda bir Leyla ile Mecnun hikayesiydi" nitelemesi yapılmıştır. Karakoç, aynı isimle yayımladığı Leyla ile Mecnun şiirleriyle bu hikaye halkasına kendi ismini eklemiştir.

📌Diriliş dergisinde bölümler halinde yayımlanan Leyla ile Mecnun şiirleri, daha sonra 1980 yılında çıkan Şiirler 6'da toplu olarak yer almıştır.

📌Fuzuli, Nizami'yi aşmak zorundaydı, Sezai Karakoç'un da Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun mesnevisinin üzerine bir şeyler koyması gerekiyordu. İşte bu düşünceyle Sezai Karakoç, klasik edebiyatın geleneksel anlayışı ve kalıplarıyla yazılan bu eseri, modern bir söylemle yeniden inşa etmiştir.

"Mecnun'la aynı anda mı
Biraz önce mi biraz sonra mı
En yeşil vahalar bereketinde
Bir ışığa dönüştü Leyla Ece
Evden yükselen bir ışık sütunu
Yükselip tuttu ışık olan Mecnun'u
Gördü herkes gökte yarıştı iki ışık
Birbirine kavuştu iki ışık" (Sezai Karakoç)

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN