Edebiyatımızın mutlaka okunması gereken eserlerinden 20 eşsiz alıntı
Okumayı seven her kesimin hayatında iz bırakmış bir kitap mutlaka vardır. Ya anlatılan hikaye etkilemiştir ya da kendimizden bir parça bulmuşuzdur satırlarda. Türk edebiyatının uçsuz bucaksız sözcük denizinde hissettirdikleri duygularla kaybolmamızı, derinliklere inmemizi sağlayan, edebiyatımızın mutlaka okunması gereken eserlerinden 20 eşsiz alıntıyı derledik.
"Müslüman çağın gözüyle İslam'a bakmaz, İslam'ın gözüyle çağa bakar."
İnsanın, toplumsal hayatı gibi düşünce hayatının da karmaşıklaştığı bir dünyada "Müslümanca düşünme"nin imkân ve yöntemi nedir? İslam konusunda yeterli "malumat"a sahip olmak, Müslümanca düşünmek için yeter mi? İslam'ın özü ve bütünüyle kaynaştırılamayan bilginin, düşünme etkinliğini oryantalist bakış açısına mahkûm etmesi kaçınılmaz olmayacak mı? Edebiyat ve özellikle öykü alanındaki başarılı ürünleriyle de tanınan Rasim Özdenören'in klasikleşmiş eseri sizleri bekliyor.
"Veda merasiminin uzaması yufka yüreklilerin göz bendlerini çözebilirdi..."
1970'li yılların sonunda patlayan Afganistan olayı, Erdem Bayazıt ve arkadaşlarının en çok üzerinde durduğu, İslam dünyasının kanayan yaralarından biri olmuş tur hep. "Bir yüzüm Batıya dönük/Bir yüzüm Doğuya/ Arkamda bütün yönler/Önümde kıble!" dizelerinin şairi bu acıya duyarsız kalamazdı ve kalmadı da. Olaylara, yönü kıbleye dönük olarak baktı. Pergelin bir ayağını hep sabit tuttu. Bayazıt ve arkadaş grubu yazılarıyla, şiirleriyle, hikâye ve romanlarıyla dünyanın seyirci kaldığı bu dramı biteviye gündeme getirmeye çalıştılar. Bilhassa Cahit Zarifoğlu, şiir ve yazılarında Afganistan konusunu o kadar çok işledi ki adı "Afganistan şairi"ne çıktı. Erdem Bayazıt da "Afganistan yazarı" olarak akıllarda kaldı. İşte bu kitap da "içeriden bir gözün" kaleminden bir İslâm coğrafyası hikâyesidir.
"Nasıl, kendi kendinin de engeli olabiliyor insan."
Herkes kendi dışında birinden gelen şeylere karşı bir güvensizliğe itilmiş ki konuşmalarda karşılıklı sözlerin birbiriyle ilintili olduğu görülmüyor dense çok olmaz sanırım. Kişiler devletten gelene karşı da kuşkulu, kişilerden gelene karşı da. Ama, ne gelirse gelsin. Her şeye karşı. Güven olmazsa dostluk olur mu? Dostluk olmazsa bağlanma olur mu? Bağlanma olmazsa eylem olur mu? Tarihte örnekleri var; bakalım tüm devrimlere, eylemlere: hangi temel değerlere, yöntemlere yaslanıyor?
''Tahammül etmek zorunda kaldığımız olayların akışı içindeyiz.''
"Türk Olamadıysan Oldun Amerikalı" İsmet Özel'in Türkiye'de her şey olup bittikten sonra Müslümanların tekrar toparlanabilmesi için şu anda edinecekleri istikameti nasıl tayin etmeleri gerektiğini izah ettiği yazılarından müteşekkildir.
''İlk yalanı söyledikten sonra bir daha konuşmamalı insan.''
Ülkemizin en değerli yazarlarından biri olan Oğuz Atay'ın yazıldığı dönemde büyük tartışma konusu olmuş eseri Tutunamayanlar, 1972 yılında yayımlanmıştır. Eser, bilinç-akışı tekniğiyle döneme damgasını vurarak Türk Edebiyatı'nda yeni bir çağı başlattı. Pek çok eleştirmen, Tutunamayanlar'ı Türk Dili'nde yazılmış en iyi eserlerden biri olarak ele alır. Tutunamayanlar Oğuz Atay ismiyle özdeşleşmiş bir roman olarak, büyük yazarımızın hayatından izler taşımasıyla da kısmen otobiyografik bir eser olarak da değerlendirilebilir.