İbrahim Gülşeni Divanı
İrfan ve şiir geleneğimizin müstesna isimlerinden İbrahim Gülşeni hayatını Kahire, Tebriz ve Diyarbakır üçgeninde geçirdi. Osmanlılar, Memlükler ve Akkoyunlular ile iyi ilişkiler kuran şair, sohbetleri ile yüzlerce insanın ihtidasına vesile oldu. Bir asır yaşadığı söylenen Gülşeni, hayatını Allah'ın rızasını kazanmaya ve iyi bir kul olmaya adadı. Arapça, Farsça ve Türkçe olarak üç ayrı divan tertip eden İbrahim Gülşeni, kuvvetli bir şair ve gönül insanı olarak tebarüz etti.
*Ankara Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi'nde bulunan İbrahim Gülşeni Divanı'ndan bir sayfa
İbrâhim Gülşenî kimdir?
◼ 1534 senesinde vefat eden İbrâhim Gülşenî Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasında yaşayan en renkli isimlerden birisidir. Dedesi, amcası ve babası alim olan Gülşenî iyi bir eğitim alarak büyür. Bir dönem sonra ilimde ilerlemek için Tebriz'e giden Gülşenî burada şöhrete kavuşur.
◼ Tebriz yıllarında Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan tarafından kendisine büyük hürmet gösterildi. Tebriz'in Safeviler'in eline geçmesinin ardından Diyarbakır'a göç eden şair, bir müddet sonra temelli olarak Kahire'ye yerleşir.
*Ankara Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi'nde bulunan İbrahim Gülşeni Divanı'ndan bir sayfa
◼ Kanuni Sultan Süleyman döneminde kısa bir dönem İstanbul'da bulunan İbrâhim Gülşenî, 1534 yılında Kahire'de vefat eder. Sohbeti ve şiirleri vesilesi ile etrafında ciddi bir kalabalık toplayan Gülşenî'nin Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere üç ayrı divanı mevcuttur.
◼ Bilhassa İbnü'l Arabi'den etkilenen Gülşenî, sohbetlerinde İbnü'l Arabi'nin eserlerinden çokça istifade eder. Ayrıca onun Safeviliğe karşı duruşu çok önemlidir.
*Ankara Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi'nde bulunan İbrahim Gülşeni Divanı'ndan bir sayfa
◼ Üretkenliği ile öne çıkan İbrâhim Gülşenî üç ayrı dilde eser vererek Anadolu coğrafyasında bulunan tüm topluluklara hitap etmiş ve böylece gönüller kazanmış önemli, simge bir isim olur.
◼ İbrâhim Gülşenî'nin hayatını manevi temelli şekillendirmesi şiirini ve dilini birinci elden etkiler. Her yaşadığı şehir ve durum şairin dilini ve tesirini değiştirir. Bu minvalde ele alındığında İbrâhim Gülşenî, şiirde özellikle de tasavvuf şiirinde çok önemli bir mevkidedir.
*Ankara Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi'nde bulunan İbrahim Gülşeni Divanı'ndan bir sayfa
İbrâhim Gülşenî'nin eserleri
➡ Ma'nevi
Mevlana'nın Mesnevi isimli meşhur eserine nazire olarak yazılan kitap, yaklaşık kırk bin beyitten müteşekkildir. Ma'nevi İbrâhim Gülşenî'nin en hacimli eseri olma özelliğini taşır.
➡ Türkçe Divan
Bilhassan Nesimi'nin etkileri görülen Türkçe Divan da Gülşenî, öğüt verici bir üslupla insanları Allah Teala'nın yoluna davet eder. Bu minvalde İbrahim Gülşenî şiiri bir tebliğ aracı olarak da kullanır.
➡ Farsça Divan
Geniş bir divan olmasının yanında şiirlerde açıkça Mevlana Celaleddin'i Rumi ve Yunus Emre'nin etkileri görülür.
➡ Kenzu'l Cevahir
Özlerin Hazinesi anlamına gelen eser, yedi binden fazla beyitten oluşur. Bu eserdeki şiirler tasavvufi meselelere dairdir. Tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde olan eserin dili Farsça'dır.
*Ankara Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi'nde bulunan İbrahim Gülşeni Divanı'ndan bir sayfa
➡ Simurgname
Muhyî'nin varlığını zikrettiği eser henüz gün yüzüne çıkmamıştır.
➡ Pendname
Öğüt vermek İslam geleneğinde önemli bir mesabededir. İbrâhim Gülşenî de bu eserinde temel maksadı öğüt vermek olan yüz doksan altı beyiti bir araya toplar.
➡ Çobanname
Gülşenî adına kaydedilse de aslında eser Dede Ömer Ruşeni'ye aittir.
➡ Arapça Divan
Gülşenî Arapça Divanı'nda "Halili" mahlasını kullanır. Şam'da düzenlenerek yayınlanan Divan, Farsça ve Türkçe Divan kadar ilgi ve alaka görmez.
➡ Kıdemname
Eser ana hatlarıyla yaratılış meselesine odaklanır. Gülşenî bu eserinde temel kelam meselerini açıklığa kavuşturmayı amaç edinir.