Kent ve taşranın yazarı Yusuf Atılgan’ın kitapları
"28 yaşında ve tedirgin" olan Aylak Adam'ın C.'sini ve yalnızlığı, korkuyu, yabancılaşmayı bir otel odasına sığdıran Anayurt Oteli'nin Zebercet'ini edebiyatımıza kazandıran bir isim Yusuf Atılgan… Modern insanın bütün çıkmazlarını eserlerine yansıtırken, hem kentin hem de taşranın sesi olan bir yazar aynı zamanda. Atılgan, az sayıda verdiği eserlerle, asıl önemlisinin nitelikli ürünler ortaya çıkarmak olduğunu bir kez daha kanıtlayarak adını geçirdi edebiyat dünyamıza.
Giriş Tarihi: 27.06.2021
17:55
Güncelleme Tarihi: 11.10.2021
11:11
Sesli dinlemek için tıklayınız.
📌 Kitabın içeriği
🔶Yusuf Atılgan, Aylak Adam ve Anayurt Oteli'nin ardında son romanı olan Canistan'ı kaleme alır. Son bölümünü tamamlayamadan vefat eden Atılgan, önce "İşkence" adını koyduğu romanını "Canistan" olarak değiştirir.
🔶"Duruşma, yargıç, tanık ve sanık" adlı dört bölümden oluşan kitap, eski bir hesaplaşmayı anlatır.
🔶Eserin dönemindeki taşra romanlarından ayrılan yönü, geri kalmışlık, yoksulluk ve eğitimsizliği ele alması değil, varoluşçuluk felsefesinin dayandığı ilkeleri de barındırmasıdır.
🔶Atılgan, Canistan romanıyla varoluşçuluk felsefesinin yalnızca kent romanlarında değil köy romanlarında da işlenebilirliğini gösterir.
(x) 🔎Varoluşçuluk: Varoluşçuluk felsefesi; evrenin, dünyanın varoluşunu anlatan geleneksel tümel felsefeye tepki olarak ortaya çıkmıştır. Hakan Gündoğdu, Varoluşçu Felsefelerdeki Bazı Ortak Özellikler çalışmasında,bu felsefenin tümelin daha önemli olduğu düşüncesinde olan Platon'un temsil ettiği klasik felsefeden ve tezatlardan oluşan Hegel'in diyalektiğinden bütünüyle ayrıldığını düşünür. Varoluşçu felsefecilere göre, felsefenin temeli, yalnızca düşünen özne değil, bir birey olarak öznedir. Varoluşçular "saçma" olarak adlandırdıkları bu dünyadan kopma eğilimindedirler.
Varoluşçuluk felsefesinin temaları insan özgürlüğü, ölüm, kaygı ve iç sıkıntısı gibi kavramlardır. Bu felsefenin ortak ilkelerine baktığımızda; insanın merkeze alınması ve "birey" olarak konu edinilmesi esastır.
(x) "İnsanın yeryüzünde yaşaması bir çeşit suç işlemekle, hayata karşı suç işlemekle sürüyor. "
(x) Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız
📌 Kitabın konusu
🔶 Romanda yoksul bir ailenin oğlu olan Selim'in çocukluk yılları anlatılır. Roman, Selim ve büyüdüğü çiftlikteki ağanın oğlu Ali ile kesişen yollarının anlatımıyla başlar.
🔶 Selim karakteri ile bilindik roman kahramanlarından farklı bir profil çizilmiştir.
🔶Manisa'nın Hacırahmanlı köyünde geçen romanda suç ve ceza gibi kavramlar irdelenir.
🔎 Bunları biliyor musunuz?
🔶 Canistan, Yusuf Atılgan'ın konusu köyde geçen tek romanıdır.
🔶Atılgan Canistan'ı yazdığı dönemde zorlu bir yazım süreci geçirir. Enis Batur'a "Çok düzayak gidiyor" diyerek sıkıntısını ifade eden Atılgan, bir süre sonra, kitabın "sanık" bölümünü tamamlayamadan aramızdan ayrılır.
(x) Vah Selim kardeş, vah ki vah! Şu yemyeşil bağlara, ağaçlara bak; sararmış ekinlere bak! Hiç yoktan koyulup gidilir mi bunlar?"
(x)📚 Edebiyatımızın "öteki" yüzü: Taşra
📌 Kitabın içeriği
🔶 Romancı kimliği ile tanıdığımız Atılgan, öykü alanında da başarılı eserler veren edebiyatçılarımızdandır.
🔶 1960'da yayımlanan ilk hikaye kitabı Bodur Minareden Öte'ye daha sonra farklı hikayeler de eklenmiş ve "Bütün Öyküleri" ismiyle yayımlanmıştır.
🔶 Yazarın bütün öyküleri ilk kez 1992 yılında Eylemci adıyla basıldı, Bütün Öyküleri başlığını taşıyan ve Ekmek Elden Süt Memeden'deki çocuk öykülerini de kapsayan bu kitap, 2000'de yayımlandı.
🔶Edebiyatımızın bu büyük yazarının öyküleri okura romanlarının atmosferi ve coğrafyası hakkında ipuçları vermektedir.
(x) "Odam uzaktı. Bir park çıktı önüme. Elmayı çıkardım. Sanki küfeden aldığım değildi bu, kırmızılı yeşilli iri bir elmaydı. Karşıdaki otların içine fırlattım. İçimde teneke borudan çıkan dumanı gördüğümdeki aynı kazıntı vardı. Yandaki kanepede oturan bir adam bana bakıyordu: beni görüyormuş, ben oradaymışım gibi."
🔶 Varoluşçu filozof Soran Kierkegaard'ın düşünceleriyle ilgilenmeye başlayan Atılgan'ın hikayelerinde varoluşçuluk izleklerine rastlanır.
🔶 Bireyi merkeze alan varoluşçuluk felsefesini hikayelerinde psikolojiyle harmanlayarak kurgulayan Atılgan, yalnızlık, kaçma arzusu, intihar, suç ve aşk gibi konuları işler.
(x) "Duvarların ardında, o uçsuz bucaksız dünyada daha iyi tavuklar arasında, daha anlayışlı horozlarla geçecek günlerin özlemiyle doluyum. Bıktım burada. Kaçacağım."
(x) Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız
🔎 Bunları biliyor musunuz?
🔶 Atılgan'ın Yusuf Nadi Nayır ödülünden evvel kazandığı bir ödül daha vardır.
🔶 Atılgan, Tercüman Gazetesi'nin açtığı öykü yarışmasına kardeşi Turgut'un ısrarları üzerine iki öyküsünün gönderilmesine izin verir. Turgut Atılgan, "Kümesin Ötesi" adlı öyküsünü Ziya Atılgan imzasıyla ve "Evdeki" adlı öyküsünü de Nevzat Çorum imzasıyla yarışmaya gönderir.
🔶 Yarışmaya gönderilen 800'e yakın öykü arasından "Evdeki" öyküsü yarışmada birinciliği, "Kümesin Ötesi" öyküsü ise yedinciliği kazanır. Yusuf Atılgan tüm olup bitenleri köyünden izlemektedir.
🔶 Ne ortaya çıkıp, 'Aradığınız o meçhul kahraman benim' der ne de ödülünü almaya gider. Onun için hikâyelerinin dereceye girmesi yeterlidir çünkü.
(x) "Birinciliği kazanan Nevzat Çorum'un resmi hâlâ gazetemize gelmediği için kendisini memleket efkârına henüz tanıtabilmiş değiliz. Gönderdiği hikâyeye adresini de koymadığı için şimdilik meçhul bir kahraman olarak kıymet kazanmış bulunmaktadır. Bu değerli arkadaşın, bir an evvel kendisini tanıtmasını rica etmekteyiz."
(x)📚 Sorularla hikaye türü
SİZ RAHAT YAŞAYASINIZ DİYE
📌 Kitabın içeriği
🔶 Yusuf Atılgan'ın vefatından 30 yıl sonra yayımlanan eser, "saklı" bir yazarın bıraktığı notları, kitaplarına girmemiş yazıları, elyazılarından derlenen notları, şiirlerini, dergilerde kalmış kısa öykülerini ve yaptığı çevirilerden örneklerini ihtiva eder.
🔶 Her zaman yazan fakat çok eser vermeyen Atılgan, yazdıklarını paylaşmama konusunda kendisine yönelttiği sitemini şu şekilde dile getirir:
(x) "Kafamdaki romanı yazmak için işimden ve oğlumdan vakit ayıramıyorum, ama üzüldüğüm de yok. Bu koşullarda vaktim olsa da istediğim gibi yazacağımı sanmıyorum. Köyde, sessizlikte, üstünde dura dura çalışmaya alışmış biri için İstanbul çok hareketli; ama buna da alışacağımı, bu koşullarda yazacağım zamanın geleceğini sanıyorum. Yazmadığım için ne devleti ne de yayımcıları suçluyorum. Bunda bir suç varsa doğrudan benim suçum bu."
🔶 2018 yılında yayımlanan kitap, Yusuf Atılgan hakkında saklı kalan detayları anlatıyor…
(x) "Bir bekleyiş ezginliği vardı içimde"
(x) Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız