Klasik şiirin altın çağından beyitler ve anlamları
Yayınlanma Tarihi:
Temmuz 03, 2020 09:18
Güncelleme Tarihi: Temmuz 03, 2021 13:19
Osmanlı döneminde İstanbul, 16. yüzyılda tam bir kültür sanat merkezi haline geldi. Bu durum edebiyata da yansıdı ve divan şiiri en parlak çağını bu dönemde yaşadı. Yüzyıllar içerisinde gelişimini devam ettiren klasik edebiyatımız bu çağda kendi özgünlüğüne kavuştu. 16. yüzyılda yaşayan şairler arasında kimler yoktu ki: Zati, Kanuni Sultan Süleyman, Fuzuli, Baki, Selimi, Hayali, Taşlıcalı Yahya Bağdatlı Ruhi... Sizler için klasik şiirin altın çağından beyitler ve anlamlarını derledik.
1/25
Nice tahrir edeyin nâmede derd ü elemim
Bağrı yufka kâğıdın, gözleri yaşlı kaleminAhi
(Ey sevgili!) Kâğıdın bağrı bunca yufka, kalemin de gözleri bunca yaşlı iken mektubumda derdimi ve elemimi anlatmaya nasıl cesaret edeyim.
Nâme: Mektup
3/25
Deryadan ab istemiş olsam serab olur
Ger altuna yapışsam o saat türab olurZati
O kadar bahtsızım ki denizden bir içimlik su istesem, deniz kuruyup seraba döner; bir altına yapışsam, altın o anda toprak oluverir.
Ab: Su
Türab: Toprak
5/25
Sûfi mecaz anladı yâre muhabbetim
Âlemde kimse bilmedi gitdi hakikatimEmrî
Sofu, sevgiliye olan aşkımı mecaz anladı. Şu dünyada kimseye hakikatimi anlatamadım gitti vesselam.
Sufi: Sofu