Arama

Nef'i kimdir? Nef'i hakkında kısa bilgiler...

Osmanlı padişahlarının saltanatına şahitlik eden Nef'i, devlet erkanının takdirini kazanan ve edebiyatımızın hiciv ustalarının başında gelen bir isimdir. Klasik Türk şiirinde özgün bir üslup oluşturmayı başaran ve sözü güzel söylemede ustalaşan Nef'i, söylemek istediğini mazmunlar arkasına saklamak yerine, açıkça söylemeyi tercih etti. Ölüm yıl dönümü vesilesiyle şair Nef'i'nin hayatına dair bilgileri derledik.

Nef'i, övgülerinde de yergilerinde de uç noktada olan bir sanatkârdır; Mevlana Celaleddin Rumi için şiir yazarı, Farsça eserlerinde Mevlevi dedelerinden feyiz alır. Arapça, Farsça bilgisi ile bu dillerde hem lirik hem hiciv türünde eserler ortaya koyar.

Eğitim hayatına Pasinler'de başlayıp Erzurum'da devam eden ve iyi derecede Farsça bilen Nef'i'nin Fars diliyle yazdığı Divan'ı, onun üst seviyede öğrenim gördüğünün belgesidir. İran edebiyatının tanınmış şairlerini takip eden Nef'i, olgunluk döneminde "Anadolu'da şiir üstadı benim" iddiasıyla İran şairleriyle yarışır. Şairin "Nef'i" mahlasının, Erzurum'da tanıştığı Gelibolulu Ali tarafından verildiği, Ali vasfında yazdığı "Sühan" redifli manzumesinde kaydedilir.

Nef'i, 1603'ten sonra Sultan 1. Ahmet'in saltanatının ilk yıllarında İstanbul'a gider ve hayatının yaklaşık 30 yılını burada geçirir. İstanbul'da devletin çeşitli kademelerinde memurluk yapan Nef'i, dört ayrı padişahın saltanatına tanık olup devlet erkânının takdirini kazanmış şairlerdendir.

Klasik Türk şiirinde özgün bir üslup oluşturmayı başaran ve sözü güzel söylemede ustalaşan Nef'i, söylemek istediğini mazmunlar arkasına saklamak yerine açıkça söylemeyi tercih etti. Şairin yergileri, hırçın kişiliği ve davranışları, giderek gözden düşmesine sebep oldu ve kendisini devlet adamlarının hedefi haline getirdi.

IV. Murat döneminde kısa bir süre için sürgüne gönderildiği Edirne'de Muradiye Mütevelliliği ve İstanbul'da Cizye Muhasebeciliği görevlerini yaptı. Daha sonra hicivlerini topladığı Siham-ı Kaza (Kaza Okları) adlı eserini okuyan padişah, sarayın yakınlarına düşen bir yıldırımı uğursuzluk şeklinde yorumlayanların etkisiyle, şaire hiciv yazmayı yasakladı ve Nef'i'den bir daha hiciv yapmayacağına dair söz aldı.

Üslubundaki abartıyla dikkati çeken Nef'i, şiirlerinde çok fazla Farsça tamlama, Arapça ve Farsça kelime kullanmış olmasına rağmen dilindeki sağlam Türkçe yapıyla beğeni topladı. Bütün hayatını devlet memuru olarak geçiren ve vefatıyla ilgili tarih kitaplarında birçok rivayet bulunan Nef'i, 27 Ocak 1635'te hayatını kaybetti. Nef'i'nin ölümüyle ilgili birçok rivayet de ortaya atıldı.

Bir rivayete göre Nef'i, kendisinin hazırlattığı bir belgeyi yazarken, okkadaki mürekkebi beyaz aharlı kâğıdın üzerine damlattığı için panikleyen siyah tenli Bayram Paşa'ya "Telaşa ne hacet Ağa Hazretleri, dökülen mübarek terinizdir." hicvini yapması üzerine bunu duyan IV. Murat'ın idam kararıyla öldü.

Tarihçi Katip Çelebi ve Naima'ya göre ise Bayram Paşa tarafından Boynueğri Mehmed Ağa'ya teslim edilerek saray odunluğunda boğdurulan şairin cesedi İstanbul Boğazı'nda denize atıldı. Şairin ismi memleketi Erzurum'da Şair Nefi Ortaokulunda yaşatılır.

  • 10
  • 10
Eserleri
Eserleri

Şairin "Farsça Divan", "Türkçe Divan", "Siham-ı Kaza" ve "Tuhfetü'l Uşşak" isimli eserleri bulunur. Hicivlerini topladığı eserinin adı "Siham-ı Kaza"dır. Kaside, terkib-i bend, mesnevi, kıt'a gibi değişik nazım şekillerinden meydana gelen bu eserde, Nef'î, babası dahil sadrazamları, vezirleri, bütün devlet büyüklerini, şairleri, sanatkarları hicveder.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN