Papirüs dergisinin çıkış öyküsü
Papirüs, Cemal Süreya'nın çıkardığı içerisinde dönemin en önemli yazar ve şairlerinin yer aldığı, günümüzde bir efsane halini almış edebiyat dergisidir. Belli aralıklarla kapanıp yeniden yayım hayatına giren dergi, bilhassa ikinci döneminde oldukça ses getirmiştir. Yıllarca adından sıkça söz ettiren Papirüs dergisinin çıkış hikayesini biliyor musunuz? Peki ya derginin en zorlu anlarında Cemal Süreya'nın imdadına yetişen ünlü şairin kim olduğunu? İşte Papirüs dergisinin çıkış öyküsü...
Giriş Tarihi: 16.04.2020
16:53
Güncelleme Tarihi: 09.01.2021
10:16
Sanatçı yetiştiren mektep: Dergiler
Edebiyat hayatımızda dergilerin önemli bir yeri vardır. Sanat ve kültür adamları arasındaki köprü, eskiden beri dergiler aracılığıyla kurulmaktadır. Edebiyatımızın modernleşmesinde, sosyal, siyasi ve kültürel fikirlerin okura yansıtılmasında, edebi türlerin gelişmesinde, yeni edebiyatçıların yetişmesinde dergilerin payı elbette yadsınamaz. Bu sebeple Cemil Meriç'in dergilerin sanatçı yetiştiren bir mektep olduğunu söylemesi dikkat çekicidir. Edebiyatımızın aynası olan, birden çok düşünceyi barındıran dergiler yazının nabzının attığı bir muhittir.
18 unutulmaz eseriyle şiiri yeniden yazan şair Cemal Süreya
"Ya bir dergi çıkararak ya da çıkaracağı bir dergiyi düşünerek yaşamıştır"
Atilla Özkırımlı'nın "Ya bir dergi çıkararak ya da çıkaracağı bir dergiyi düşünerek yaşamıştır" dediği Cemal Süreya tarafından çıkarılan Papirüs de dönemin en önemli şair ve yazarlarının yer aldığı mektep rolünü üstlenen bir edebiyat dergisidir.
İlk sayısı Ağustos 1960'ta çıkan dergi, Mart 1981'e kadar okuyucuya ulaşır. Belli aralıklarla yayın hayatı kesilen Papirüs, toplamda elli üç sayı basılır.
Cemal Süreya ve bilinmezliklerinde tanımladığı Sezai Karakoç
Periyodik olarak üç dönem şeklinde çıkarılan dergi , kimi zaman olumsuzluklarla karşı karşıya kalmıştır. İlk sayısı Ağustos 1960'ta yayımlanırken mali sorunlar başta olmak üzere çeşitli aksamalar nedeniyle sekiz ay ara verildikten sonra 1961'de üç sayı daha çıkarabilmiştir.
İlk sayı içerik yönünden beğenilse de, baskıda araya çizgi konmadığı için yazıların birbirinin içine girmesi sebebiyle teknik olarak eleştirilir. Papirüs 2. sayısından itibaren Ali Püsküllüoğlu'nun yardımıyla teknik problemini çözer. Dergideki yazıların ve şiirlerin seçimi Cemal Süreya'nın tercihi olurken teknik işle tamamen Püsküllüoğlu ilgilenir.
Hayatı da şiirleri gibi sürreal olan şairin sıkıntılı yaşamı
Papirüs ilk dönemin aksine ikinci döneminde en iyi edebiyat dergileri arasında yer almayı başarır. İkinci dönemini Haziran 1966- Haziran 1970 tarihleri arasında yaşayan dergi, bu dönemde toplam 47 sayı çıkarır. Maddi zorluklar ve 12 Mart muhtırasından ötürü yayın hayatı 1970'de son bulur. 1980'de dergi, üç aylık olarak yeniden basılmaya başlamışsa da iki sayı sonra 12 Eylül darbesinden ötürü daha da basılamaz.
Derginin adı ilk başta ilk çağ uygarlıklarını düşündürten, Anadolu gerçeklerinden beslenen ve Anadolu insanını derinden tanıyıp tanıtmayı amaçladığı için "Ararat " olarak düşünüldü. 1966 Nisan ayında dergilerde çıkan ilanlarda da bu ad kullanılmış olsa da bir sonraki ilanlarda derginin adı "Papirüs" olarak değiştirilir. Bununla beraber "Ararat", altta küçük puntoyla ve parantez içinde yazılır.
Yalnızlığın ve aşkın başkenti: Cemal Süreya
Dergiye sonrasında neden Papirüs ismi verilir?
Cemal Süreya, dergiye Papirüs ismini vermesinin sebebini de arkadaşlarından biri olan ve Dinar'da bulunan Nedret Gürcan'a yazdığı 22 Aralık 1959 tarihli mektubunda, eski Mısırlıların ilk yazılarını Nil kıyılarında yetişen papirüs adlı otların yapraklarına yazmalarından ötürü olduğunu belirtir.
Dergi hakkındaki en dikkat çekici noktası ise çıkış öyküsüdür. Pek çok derginin yaşadığı gibi Papirüs de aynı sıkıntılı süreçleri atlatır. Papirüs'ten Baş Yazılar isimli kitapta Tomris Uyar, derginin çıkış hikayesini şu şekilde anlatır:
Edebiyatçılarla Başbaşa (Cemal Süreya Bekir Yıldız Yaşar Nabi)