Seçkin kalemlerin dilinden yalnızlık
Yalnızlık, insanın tüm telaşlardan uzakta, tek başına kalmasıdır. Bir gelişim metodu olarak insanın kendini bulduğu bir arayış dönemidir. Lakin bu dönemin uzaması sağlıklı olmadığı gibi sosyal ilişkilere de zarar vererek insanın fıtratını bozar. Peki, yalnızlığın edebiyatımızdaki akisleri nasıl, meşhur şairlerimiz yalnızlığa şiirlerinde nasıl yer vermiş, beraber inceleyelim.
Giriş Tarihi: 05.10.2021
15:27
Güncelleme Tarihi: 05.10.2022
09:25
"Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında, Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa karışan noktasında Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık, Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. Bu gece yarısında iki kişi uyanık: Biri benim, biri de uzayan kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor, Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler. Simsiyah camlarını üzerime dikiyor Gözleri çıkarılmış bir ama gibi evler. Kaldırımlar, ızdırap çekenlerin annesi, Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi, Kaldırımlar, içimde uzayan bir lisandır. Bana düşmez can vermek bir kucakta, Ben bu kaldırımların istediği çocuğum. Aman, sabah olmasın bu karanlık sokakta, Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum. Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin, İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler. Tak... tak... ayak sesimi aç köpekler işitsin. Yolumun takı olsun zulmetten taş kemerler. Ne ışıkta gezeyim, ne göze görüneyim, Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları. Islak bir yorgan gibi iyice bürüneyim, Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya, Alsa bu soğuk taşlar alnımdaki ateşi. Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi." NECİP FAZIL KISAKÜREK
🔵 Şairler Sultanı olarak anılan Necip Fazıl, fırtınalı bir hayat hikâyesine sahiptir. Yeni kurulan Cumhuriyet'in Avrupa'ya gönderdiği seçkin öğrenciler arasında yer alan üstad, Batı'da bohem hayatı keşfeder. Öğrencilik yılları Paris'in sokaklarında geçen Necip Fazıl, etrafındaki arkadaşlarından hiç kimse ile görüşmeyen bir insan haline gelir. Bu sıralarda şiirini üst seviyeye çıkaracak olan "Kaldırımlar " başlıklı şiirini yazan şair, mısraları ile yalnızlığı şiirinde öne çıkarır. " Yolumun karanlığa karışan noktasında / Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum." mısraları ile yalnızlığın içinde bir hayal gördüğünü dile getirirken, yalnızlığını giderecek bir kişi tasavvur eder.
(X) Necip Fazıl Kısakürek kimdir? 1904-1983 yılları arasında yaşamış şair ve oyun yazarı . Herkesin muhtelif sebeplerden ötürü sindiği bir dönemde yazdığı şiirler ve piyeslerle kuşaklara tesir edebilmiş nadir isimlerdendir. (X) 🔍 BİLGİ NOTU: Hasta yatağında annesinin Necip Fazıl'a "Senin dedi; şair olmanı ne kadar isterdim!" demesi şair olmasına vesile olur. Yani Necip Fazıl annesinin dileği ile şair olmuştur.
(X) 📍 İLGİNÇ BİLGİ: Necip Fazıl "At'a Senfoni" isimli bir eser yazacak kadar atlara karşı büyük bir hayranlık ve sevgi beslerdi.
📘 ŞİİR KİTAPLARI ➡ Kaldırımlar ➡ Ben ve Ötesi ➡ Sonsuzluk Kervanı ➡ Şiirlerim ➡ Örümcek Ağı
(x) Necip Fazıl ilk şiirlerini nasıl yayınlamıştı? Öğrenmek için tıklayın (x) Necip Fazıl Belgeselini izlemek için tıklayın
"Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır Ve kediler her gece sürünür yastıklara. Denizleri bahtiyar eden günler kısalır; Satılmayan çiçekler, zehirli ve kapkara, Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır. Bir geyiğin gözleri düşer eriyen kara Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır. Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık! Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi. Sana da, Monna Rosa, taş bebeği bıraktık, Ellerinde kılçıklı balıkların bir dişi. Senin hatıran gibi büyük, yeni, karanlık; Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi... Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık! Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim; Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura. Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim, İtimat edeceğim şu belalı yağmura. Ruhuma bayrak yapıp ben teslim edeceğim Asılmış bir adamın iki eli yağmura. Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim. Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni Ve bir şehir yaratmak, ruhundan Gülce diye. Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni Katıvermek sessizce söylenen bir türküye. Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni Ve son vermek bitmeyen, bu bitmeyen şarkıya, Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni." SEZAİ KARAKOÇ
⚫ Şiir birçok farklı damardan beslenebilen bir edebi türdür. Sevgi, tabiat, kahramanlık gibi damarlardan beslenen şiir aynı zamanda yalnızlık ve karamsarlıktan da etkilenir . Sezai Karakoç şiiri ise manevi dayanaklara yaslanır. Onun için yalnızlık, bir arayış sürecini ifade eder. Hayatı yatılı okullar ve gurbette geçen Karakoç, etrafındaki arkadaşlarına nazaran daha sessiz ve içine kapanıktır. Bu husus sebebiyle yazı ve şiire yönelerek kendi zihninde yeni ufuklar açar. Sezai Karakoç yakıldıktan sonra yalnızca yok olan külün yalnızlığını şiirinde " Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!" dizesi ile dile getirir.
(x) Sezai Karakoç kimdir? 1933 Diyarbakır doğumlu şair ve mütefekkir. Diriliş düşüncesi etrafında bir Müslüman yaşam dünyası inşa etmeye gayret eden yazar, manevi dinamikler üzerinden bir şiir inşa etmiştir. (X) 🔍 BİLGİ NOTU: Karakoç, parasız yatılı olarak okuduğu Maraş Ortaokulunda divan şiirleri ezberleyerek mesnevi okumaya başlar. Bu şekilde şair zihnini erken yaşlarda besler.
Sezai Karakoç'un okul anılarını okumak için tıklayın
(X) 📍 İLGİNÇ BİLGİ : Karakoç, Mülkiye yıllarında Ece Ayhan, Cemal Süreya ve Mehmet Genç ile dönem arkadaşlığı yapmıştır.
📘 ŞİİR KİTAPLARI ➡ Hızır'la Kırk Saat ➡ Taha'nın Kitabı ➡ Gül Muştusu ➡ Şahdamar ➡ Körfez
(x) Sezai Karakoç şiirlerindeki Batı eleştirilerini okumak için tıklayın (x) Monna Rosa şiirinin arkasındaki nasıl bir gizem var? Özel içeriğimizi okumak ve izlemek için tıklayın
"Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında. Aşklarım, inançlarım işgal altındadır tabutumun üstünde zar atıyorlar cebimdeki adreslerden umut kalmamıştır toprağa sokulduğum zaman çapa vuran adamlar denize yaklaşınca kumlar ve çakıl taşları geçmiş günlerimi aşağılamaktadır.
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında. Ve rüzgar buruşturuyor polis raporlarını kadınlar fazlasıyla günaha giriyorlar bazı solgun gömleklerin çözük düğmelerinden çelik tırpan gibi silkiniyor çocuklar denizin satırları arasında. Gece arsızca kükrüyor paslı beyninde şehrin küfre yaklaştıkça inancım artıyor.
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim. Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın başından başlayabilirim." İSMET ÖZEL