Sezai Karakoç’un hatıraları
Türk şiirinin büyük değeri Sezai Karakoç, 88 yıllık yaşamında pek çok olaya tanıklık etmişti. Edebi, siyasi ve toplumsal hatıralarını sahibi olduğu Diriliş dergisinde parça parça yayınlayan şair, yazdıkları ile bir döneme ışık tuttu. Sizler için Sezai Karakoç'un anılarından dikkat çekici bölümleri derledik. Üstad Sezai Karakoç'u vefatının sene-i devriyesinde rahmetle yad ediyoruz.
Giriş Tarihi: 16.11.2021
23:46
Güncelleme Tarihi: 16.11.2024
09:30
"12 Eylül'den sonra biri, benim Yitik Cennet kitabımda, hem de sayfa numarası vererek, insanları kesmeyi öğütlediğimi, anarşi ve terörün kaynaklarından biri olduğumu yazarak, bir nevi bizi ihbar etmişti. Oysa bahsedilen kitap ve kitabın o sayfasında, Kur'an'da, Tevrat'ta geçen, nice yazarın temas ettiği Hz. İbrahim'in Hz. İsmail'i kurban etme olayından bahis vardı. Ben de, onun sembolik anlamına değinmiştim. Teröre, anarşiye, dergimizde hep karşı oldum. Tasavvufi bir yazıyı, insanı öldürmeye teşvik diye almak, yazılanı tam tersinden göstermek çabası idi. Anlayanların gülümseyip geçtiği bir boşuna gayret."
Sezai Karakoç vefat etti
"Fethi Gemuhluoğlu beni ziyarete gelmişti. Ben de kendisine Petrol Vakfı sekreterliğinde iade-i ziyarete gitmiştim. Hatta bazı fakir öğrenciler için burs ricasında da bulunmuştum. Beni kırmamış, bu öğrencilere burs vermişti. Bir gün de Büyük Postanenin önünde karşılaşmıştık. O eskiden olduğu gibi, beni sitayişle övmüş: "Diriliş'te sen yanındakilere iyi muamele edersin, onları Necip Fazıl gibi ezmezsin" demişti. Daha önce de yazdığım gibi genellikle birçok karşılaşmamda Necip Fazıl'ın aleyhinde konuşmuştu. O zaman olduğu gibi bu sefer de itiraz ettim. Öyle ayrıldık."
Sezai Karakoç sözleri
"Ankara'da daha çok pastanelerde şiirlerimizi yazmağa alışmıştık biz şiir yazanlar. Aynı alışkanlıkla İstanbul'da da, akşamları daireden çıkınca bu tür yerleri arıyorduk. Beyoğlu'nda Baylan Pastanesi, şairlerin, yazarların uğradığı bir yerdi. Ben de oraya giderdim. Yazı ve şiirlerimi orda yazardım. Bazen de Cemal'le giderdik. Fazıl Hüsnü Dağlarca ve bazı gençler de oraya gelirdi."
Sezai Karakoç şiirlerinde ölüm
"Seni anladım Sen bir misyonersin. Çocukluktan itibaren en az 20-25 yıl bu görev için yetiştirildin. Yüksek tahsilin vardır. Teolojiden başka Tarih, Psikoloji, Sosyoloji, Antropoloji de okudun. Yabancı diller öğrendin. Görevin bu. Konuyu, hakikat için değil, propaganda için konuşursun. Kulağını verip dinlemezsin. Şartlandırılmışsın. Sadece bildiklerini tekrarlamak, Telkin etmek istersin. Biz sizinle konuşamayız. Ne zaman bizim de sizin burada açtığınız Kitabevi gibi, Londra'da New York'ta Paris'te Roma'da Kur' an-ı Kerim'i tanıtan ve öğreten kitap evlerimiz olur, o zaman sizinle eşit olarak tartışabiliriz. Siz bugün, İslam ülkelerine kültür istilacıları gibi girmişsiniz. Gücümüz olsa çıkarırız. Sizinle diyaloğumuz bunun için söz konusu olamaz. Ancak dediğim şart gerçekleşirse, ilmi tartışmalar olmak üzere karşılıklı münazaralar düzenlenebilir."
Sezai Karakoç'un en sevilen 20 şiiri
"Hiç unutamadığım bir olaydır. Annem hastanedeyken hastaneye bir kadın hasta geldi. O kısa vakitte annemle arkadaş oldular. Annem vefat edince kadın da hastaneden çıktı. Annemin cenazesinin kaldırılmasında, kadın olarak hep o ilgilendi. Canla başla hizmet etti. Annemin toprağa verilmesinden sonra da adeta ortadan kayboldu. Ne adresini öğrenebildik ne de bir izini bulabildik."
Sezai Karakoç düşüncesinde 10 kavram