Sosyal hayatın divan şiirine yansıdığı beyitler
Divan edebiyatı hemen her nazım türünde ve birçok beytinde sosyal hayata dair izler taşımaktadır. Divan edebiyatı araştırmalarında göz ardı edilen sosyal hayata dair unsurlar aslında yazıldıkları dönemlere ve günlük hayata dair ciddi bilgiler ihtiva eder. "Halktan kopuk" iddiasıyla kendisine çıkış yolu bulan eleştirilerin aslında yersiz olduğunu görüyoruz. Nitekim beyitleri incelediğimizde divan şiirinde sosyal hayatın birebir yansımalarını bulabiliyoruz. İşte sosyal ve toplumsal hayatın divan şiirine yansıdığı o beyitler…
Önceki Resimler için Tıklayınız
Divan şiirinde sosyal hayatın en bariz yansımasını gördüğümüz kasidelerden biri Necati'nin "Kaside-i Arpa" şiiridir. Osmanlı'da bir dönem görülen arpa kıtlığı Necati'nin şiirine de konu olmuştu:
"Ķanı ol yār-i mihribān arpa
Sayruya sıhhat ata cān arpa"
Yār-i mihribān: şefkatli sevgili
Sayru: hasta
O şefkatli sevgili bir sevgiliye benzeyen, hastaya sağlık ata can veren arpa nerede?
"Nev'îye geçerken güle bakdı seg-i kûyun
El-minnetü li'llâh zihî lutf u 'atiyye"
Nev'i
Seg: köpek
Kûy: semt
'Atiyye": Verme, cömertçe verme, verilen şey, bağışlama, hibe, ihsan.
Semtinin köpekleri geçerken Nev'î'ye gülerek baktı. Minnet Allah'a! Bu ne güzel lütuf ve hediye!
Atâ'ile aynı kökten olan "atıyye" hediye, ihsan, bahşiş, bir büyüğün küçüğe verdiği hediye demektir. Osmanlı döneminde padişahlar muhtelif vesilelerle saray ve hükûmet hizmetinde bulunanlara hediye ve bahşiş amaçlı atıyye vermişlerdir. Bu hediyelere ise atiyye-i seniyye denmiştir. Atıyye olarak para verildiği gibi, kılıç, saat, enfiye kutusu da verilmiştir. 19 Beyitlerdeki kullanımlarından anlaşıldığı kadarıyla hediye anlamını da ihtiva etmekle birlikte atıyyenin hediyeden farkı atıyye'nin muhtaçlara, düşkünlere veya bir hizmet karşılığı verilmesidir. Divan şiirinde sevgilinin aşığa bağışladığı her şey, her iyilik, lütuf bir atıyyedir.
İslâmiyet öncesinden günümüze kadar Türk dünyasında bütün canlılığıyla devam eden geleneklerden birisi de para saçma geleneğidir. Bu geleneğe göre düğünlerde gelinin başına, kılıç kuşanma gibi törenlerde sultanların ayağına, sevinçli bir haber alındığında, türlü vesilelerle yapılan kutlamalarda para veya değerli şeyler saçılırdı. Saçı saçma geleneği içerisinde değerlendirilebilecek uygulamalardan birisi de gelişi sevinçle karşılanan bir büyüğün, kişinin yoluna veya ayaklarına akça saçılmasıdır. Beyitte de Nevruz'un hemen öncesinde yağan kar, baharı karşılamak için saçılan gümüş akçelere benzetilir.