Mana ustası Şeyh Galib'ten inci değerinde beyitler
Divan edebiyatında öyle şiirler vardır ki söz ve anlam incisi konumundadır. Anlam katmanına bürünmüş şiirlere sahip olan isimlerden biri de divan edebiyatının son temsilcilerinden "düşüncenin alevi ile oynayan" Şeyh Galib'tir. Kelimelerle yaptığı oyunlarla edebiyat tarihimizin bir dönemini kapatıp bir dönemini açtıran büyük şair, sözden ziyade anlama önem vermiştir. İşte Şeyh Galib'in mana kuvvetinini gösteren inci değerindeki beyitleri ve şerhleri...
Giriş Tarihi: 12.05.2020
16:28
Güncelleme Tarihi: 27.06.2021
15:04
"O zaman ki bezm-i canda bölüşüldü kale-i kâm Bize hisse-i mahabbet dil-i pare pare düştü"
Can meclisinde istek kumaşları bölüşüldüğü zaman, bizim payımıza sevgi payı olarak parça parça olmuş bu gönül düştü.
Bu beyitte tasavvufta sıkça kullanılan bezm-i elest kavramını görmekteyiz. Bezm-i elest, elest meclisi olarak bilinir. Farsçada "sohbet meclisi" anlamına gelen bezm kelimesiyle Arapçada "ben değil miyim" mânasında çekimli bir fiil olan "elestü"den oluşan bezm-i elest terkibi, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" hitabının yapıldığı ve ruhların da "evet" diye cevap verdikleri meclis anlamını ifade eder.
Son dönem Osmanlı şairlerinden Sünbülzade Vehbi
Klasik Şark-İslâm edebiyatlarındaki yaygın anlayışa göre âşıklar sevgililerine elest bezminde âşık olmuşlardır. Elest günündeki ruhlar meclisinde âşık uyanık olduğunu, sevgilisini ilk defa orada gördüğünü ve görür görmez hemen âşık olduğunu söyler.
Dinî-tasavvufî edebiyatta bezm-i elest ile ilgili daha değişik inanış ve görüşlere de rastlamak mümkündür. Âşık, ruhlara dünyadaki hisse ve nasiplerinin bezm-i elestte paylaştırıldığını, akıl sahibi olanların o gün aşkı seçtiklerini anlatır.
Şair kâle-i kâm (dilek kumaşı) ifadesi ile herkesin ne dilerse onu seçtiği inancına gönderme yapmıştır. Dilek kumaşı ifadesi Sebk-i Hindi' de sık kullanılır. Bu durum soyut kavramların somutlaştırılmasına örnektir. Aşkın muhatabı gönüldür. Bunun sonunda gönüle düşen param parça olmaktır. Şairler elest bezminde aşkı seçtikleri için onların payına aşk acısından parça parça olmuş bir gönül düşmüştür.
Bağdatlı Ruhi kimdir?
"Reh-i Mevlevide galib bu sıfatla kaldı hayran Kimi terk-i nam u şâne kimi it`ibare düştü"
Gâlib, Mevlevilik yolunda kiminin namını ve şanını terk ettiği, kiminin de itibar hevesine düştüğünü gördü ve bu gördükleri karşısında şaştı kaldı.
Divan şiirinin bilinen ilk kadın şairi: Zeynep Hatun
Ele alınan beyitlerde aşk, sevgi, gönülden bahseden Şeyh Galib, bu sefer mensubu olduğu Mevlevilikle ilgili bir detayla karşımıza çıkar. Şair bu beyitinde Mevlevilikteki tasavvufş yolculuktan bahseder. Mevlevilik daha çok nefis terbiyesidir. Gerçekte olması gerekli olan iç terbiyedir. Şan, şöhret, namdan kurtulmaktır.Yolda olanların kimisi şan şöhret isterken kimisi de manevi bir itibar hevesindedir. Mutasavvıfların şan, şöhret hevesi olması aslında manevi bir düşüştür. Zira onlar bütün nefsani arzularından sıyrılmak ve Allah'ta yok olmak için tasavvufi yola koyulurlar.
Divan sahibi ilk kadın şair: Mihri Hatun ve şiirlerinden seçmeler
"Bir aşıkız ki ruy-ı dil-araya hasretiz Bir jaleyiz ki gonca-i ra'naya hasretiz"
Biz öyle bir aşıkız ki gönül süsleyen yüze hasretiz, Biz öyle bir çiğ tanesiyiz ki güzel goncaya hasretiz.
Burada Şeyh Gâlib, gönül süsleyen yüze bir aşık gibi hasret olduğunu ifade etmektedir. Divan edebiyatında şairler her daim aşıktır ve sevgilisinin hasretiyle günleri geçirmektedir. Bundan dolayı (Biz) öznesiyle seslenmektedir.Aşk samimidir. Maddiyat ile ilişkisi yoktur. Aşığın gıdası üzüntüdür. Sevgiliden daima lütuf bekler. Sevgilisiyle asla bir araya gelmez. Onunla olan beraberliği daima hayalidir.