Taşlıcalı Yahya'nın şiirleri
Osmanlı Devleti'nin zirve döneminde yaşayan Taşlıcalı Yahya, kalemi güçlü bir şair ve askerdir. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman ile seferlere çıkan şair, yazdığı şiirler ile saraydan hürmet görür. Şehzade Mustafa'nın vefatının ardından yazdığı mersiye ile büyük bir şöhrete ulaşan Taşlıcalı Yahya kimdir? Taşlıcalı Yahya şiirleri, eserleri, hakkında, edebi anlayışı, sözleri, beyitleri, mersiyesi…
Giriş Tarihi: 14.01.2022
18:38
Güncelleme Tarihi: 22.01.2022
18:40
Mu'tedil adliyle âlem nitekim fasl-ı rebi Dem-be-dem oldı bu dünyâ-yı denî dârü'l emân
Günümüz Türkçesiyle
"Adalet de bahar mevsimi gibi dünyaya esenlik ve huzur getirmiştir."
Taşlıcalı Yahyâ
(x) 🔍 Bilgi Notu: 1582 yılında vefat eden Taşlıcalı Yahya, aslen Arnavut asıllıdır. Dukakin ailesinden olması hasebiyle Dukakinzade olarak anılır.
📌 Taşlıcalı Yahya hayatını Yavuz ve Kanuni dönemlerinde geçirir. Şairliğinin yanında asker olması sebebiyle de sosyal ve siyasi hayatın tam olarak ortasındadır. Kanuni devri kanunların düzenlenmesi ve kati bir surette uygulanması Osmanlı halklarının büyük bir refah dönemi yaşamasını sağladı. Bu minvalde sosyal ve şahsi hayatında adaletin ne denli gerekli olduğunu idrak eden Taşlıcalı Yahya şiirlerinde bu mühim hususu vurgular.
Divan edebiyatından beyitler ve anlamları
Sanasın bülbül-i bâg-ı cinâna döndi her beytüm İki mısra'dan uçmaga kanad açmış durur gûyâ
Günümüz Türkçesiyle
"Sanırsın ki her beytim Cennet bahçesinin bülbülüne döndü; sanki iki mısradan kanat açmış, uçmaya durur."
Taşlıcalı Yahyâ
(x) 🔍 Bilgi Notu: Devşirme olarak İstanbul'a gelen Yahya, zamanla zekâsı ile dikkat çeker. Bu sayede âlim ve şairlerin meclislerinde bulunur.
📌 Divan edebiyatının en öne çıkan simgelerinden biri bülbüldür. O durmadan sevgisini dile getiren bir aşığa benzer. Şairler aşığa karşı olan hisleri sebebiyle kendilerini bülbüllere benzetir. Bülbül simgesi, cennet ve aşk ile özdeşleşir. Şiirde bülbül ve uçmak ifadesini kullanan Taşlıcalı aslında, hem bülbülün uçmasını hem de cenneti kast ederek tevriye sanatını icra eder.
Gül imgesinin şiirimizde geçirdiği değişimler
Şol cefâ taşı ki senden irişür kat kat bana La'lden kıymetlidür ey hâce-i behcet bana
Günümüz Türkçesiyle
"Senden bana kat kat gelen şu cefa Ey güler yüzlü hoca mücevherden daha değerli"
Taşlıcalı Yahyâ
(x) 🔍 Bilgi Notu: Yavuz Sultan Selim'in İran ve Mısır seferlerine katılan Taşlıcalı, saray çevresinde tanınan bir şair oldu.
📌 Cefa eski şiirde cevr kelimesi ile bir terkip halinde kullanılır. Cevr-u cefa sevgilinin aşığa ettiği eziyetler ve nazları ifade etmek için kullanılır. Âşık cefadan şikâyet etmez çünkü cefa, bir tür imtihandır. Bu imtihanın sonunda aşığın gerçek bir âşık olup olmadığı ortaya çıkar. Ayrıca şikâyet şair ve âşık için sevgiye dair bir sadakatsizliktir. Cevr-u cefaya sabretmek bir nevi üstünlük, nefsi terbiye etme hali olarak görülür.
10 Padişah'tan 10 Şiir
Ömr ise gâyet kasîr ü derd ise tûl u dırâz Âlem-i hayretde kaldum nâ-murâd u nâ-ümîd
Günümüz Türkçesiyle
"Ömür kısa dert ise bitmeyecek kadar uzun Hayret aleminde ümitsiz ve emelsiz kaldım"
Taşlıcalı Yahyâ
(x) 🔍 Bilgi Notu: Taşlıcalı, dönemi içinde yazmış olduğu mesneviler ve gazeller ile sahasının en kuvvetli şairlerindendir. Bir etkilenmeden ziyade kendinden sonra gelen şairleri etkiler.
📌 Hayret bir mesele karşısına şaşırma durumudur. Taşlıcalı Yahya Divanı içinde pek çok kez hayret eder. Eski edebiyatımızda hayret, aşığın tavrı olarak vuku bulur. Âşık fark ettiği olaylara ve nesnelere yer yer hayret eder. Yahya şiirde ömrün kısalığını ve dertlerinin çokluğunu idrak edip sonrasında bu duruma hayret eder.
Kaside-i Bürde'den Alıntılar
Akıttı gönlüm ırmagını bir şâh-i vilâyet kim Kelâm-ı dürr-i bî-hemtâ vücûd-ı pâki deryâdur
Günümüz Türkçesiyle
"Gönül ırmağımı bir şah veli akıttı Sözleri eşsiz inci vücudu ise tertemizdir"
Taşlıcalı Yahyâ
(x) 🔍 Bilgi Notu: Asker kökenli olması hasebiyle Taşlıcalı Yahya, "sahib-i seyf ü kalem" ünvanı ile anılır. Günümüz Türkçesi ile bu unvan kalem ve kılıç sahibi anlamına gelir.
📌 Gönül Hakk'ın evi, nazargahtır. Bu evi temiz tutmak ise tüm Müslümanların görevidir. Gönül Divan edebiyatında dil anlamında da kullanılır. Eski şiirimizde ilk akla gelen imgelerden olan gönül, aşığa sunulmuş bir hediyedir. Yahya bu şiirinde gönlü bir ırmağa benzetir. Ona göre gönlü bir veliye akmıştır. Şiirin kalanında ise bu velinin özellikleri zikredilir.
Ali Emîrî Efendi Divanından Alıntılar