💠 İstanbul'a yerleştikten sonra üzerine profesyonel olarak çalıştığı Tıbyan-ı Nafi der Terceme-i Burhan-ı Kati isimli eserin tercümesini dönemin padişahı III. Selim'e sundu. Böylelikle sultanın gözüne girmeyi başaran Asım Efendi, ilim çevrelerinde olumlu bir izlenime sahip oldu. Hatta Sultan tarafından mektup yazma işleriyle ilgili namenüvislik, sefaret ve vekayi tahriri görevlerine getirildi.
💠 Çalışmalarından memnun kalan Sultan, Asım Efendi'yi bir medreseye atadı ve ona maaş bağladı. Padişah tarafından kendine sağlanan imkanlar neticesinde çalışmaları yoğunluk kazanan Asım Efendi, Siyer-i Halebi adlı Arapça bir eseri Türkçe'ye tercüme etti. Ardından sırasıyla Tuhfe-i Asım ve Şerh-i Siyer-i Halebi eserlerini yayınladı.
💠 1801 yılına gelindiğinde Molla Gürani Mescidi'nde derler vermeye başladı. Altı yıl boyunca bu görevi ifa eden Asım Efendi, 1807 yılında vakanüvis olarak görevlendirildi. 1819'da vebaya yakalanıp vefat edinceye değin vakanüvisliğe devam etti.
Divanyolu'ndaki 4 medrese