Kuşların mütercimi Türkçe aşığı Gülşehri’den beyitler
14. yüzyıl şairlerimizden olan Gülşehri, Arapça ve Farsçanın hakim olduğu bir dönemde Türk dilinin savunuculuğunu yapmış ve en bilinen eseri Mantıku't-Tayr'ı Türkçe yazmıştı. Devrindeki birçok şairin, Türkçenin Arapça ve Farsça'ya nisbetle kaba ve ifade bakımından kabiliyetsiz olduğu yolundaki görüşlerinin aksine fikir yürüten hemen hemen tek şair Gülşehri'ydi. Ayıca mutasavvıf bir şair olan Gülşehri, Feridüddin-i Attar, Mevlana Celaleddin Rumi ve Senai gibi isimlerin etkisiyle eserlerini kaleme aldı. Şairin, Yunus Emre'den sonra zamanının duyguca kuvvetli olduğu kadar usta bir şairi olarak da çağdaşları arasında önemli bir yer tuttuğunda şüphe yoktur. İşte Türkçenin devrindeki en büyük hamisi Gülşehri'den beyitler…
"Gülün 'ömri azına gözüm ağla
Yazun tîz geçdigine ağız aç gül"
Yazun: Yazın
Tiz: Çabuk
Gülün ömrünün az olmasına göz ağlasın, yazın çabucak geçtiğine ise ağız açılıp gülsün.
"Kime bir 'afiyet geldi cihânda
Kim ana irmedi yüz bin tezelzül"
Afiyet: Sağlık, sıhhat, rahat, huzur
Tezelzül: Sarsılma, sallanma
Cihanda kime bir rahat ve huzur geldiyse o kişi ona yüz bin sarsılma ile ulaşmadı.
🔍 His ve gönül ülkemizi süsleyen edebiyatımızda Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî
"Cihânun ârzûsı cânun almak
Senün fikründe esbâb-ı tecemmül"
Esbab: Sebepler
Tecemmül: Süslenme, süs
Cihanın istediği senin canını almak senin fikrinde ise süslenme sebepleri var.
"Her gülü kim kendime yâr eylerim
Her gice vasfını tekrar eylerim."
Gice: Gece
Vasıf: Nitelik
Hangi gülü kendime yar eylesem, her gece onun vasıflarını tekrar ederim.