Doğru bilgiye ulaşmak mümkün mü? Epistemolojik bir arayış
Felsefe tarihinde cevabı en çok merak edilen sorulardan biri: Doğru bilgeye ulaşmak mümkün mü? Tarih boyunca düşünürler, bilginin sınırlarını aşarak onun özü üzerine kafa yormuşlardır. Bilginin kaynakları, bilgiye ulaşma yöntemleri, insanın neyi ne kadar bilebileceği gibi sorular üzerine sorgulamalarda bulundular. Bu sorgu, algılarımızın sınırlamalarına, gerçekliğin öznelliğine ve kesinliğin anlaşılması zor doğasına dair bir araştırmanın yolunu açmıştır. Descartes'ın temel şüpheciliğinden Kant'ın aşkın idealizmine kadar, mutlak hakikat arayışına dair anlamlı bir anlayış içine girmişlerdir. Bu yazıda, bilgi felsefesi alanında, bilgi edinmenin ve doğru bilgiye ulaşmanın adımlarını irdeleyen epistemolojik bir çabanın izini sürdük.
Önceki Resimler için Tıklayınız
◼ Düşünce tarihinde bilginin kategorisel olarak sınıflandırması ilk defa Aristoteles tarafından yapılmıştır. Aristo, A priori bilgiyi apaçık bilgi olarak değerlendirir. Bu sebeple Aristoteles'e göre, a priori bilgi ile bilgilerimizin doğruluğunu ölçmek mümkün olur.
◼ Bilme süreci bir aşamadır ve bu aşamanın ilk halkasında ilkelerin tespiti vardır. Tespit edilen ilkeler neticesinde doğru bilgiye ulaşma yolu aşama aşama takip edilir.
Doğru bilgi mümkün değildir
◼ Doğru bilginin mümkün olup olmadığı konusu epistemolojinin en temel problemidir. Doğru bilginin mümkün olamayacağını savunanların başında sofistler gelir.
◼ Eski Yunan'da, sofistler ve septikler, doğru bilgiye ulaşmanın imkansız olduğunu savunarak, bilgiyi göreceli ve kesin olmayan bir alan olarak ele almışlardır.
◼ Sofistler, bilgiye ulaşmanın temel kaynağının duyular olduğunu öne sürmüş ve duyuların insanı yanıltabileceğini savunmuşlardır. Bu nedenle, herkesin doğru kabul edebileceği kesin bilgilere ulaşılamayacağını iddia etmişlerdir. Bu görüşleriyle, rölativizmi desteklemişler ve felsefi tartışmalarda bilginin mutlaklığı konusunda çeşitli tartışmalara yol açmışlardır.
◼ Doğru bilgiye ulaşılabilirlik konusunda çeşitli argümanlar sunan Septikler(şüpheciler) ise, şüpheyi bir sistem olarak benimseyerek, bilgi üzerine mutlak doğru-yanlış ayrımını reddetmişlerdir. Epokhe adını verdikleri anlayışları, hiçbir konuda kesin yargıda bulunmama ilkesine dayanmaktadır. Septizmin savunucuları, Antik Yunan'da yaşayan Protagoras'ın "Her şeyin ölçüsü insandır." sözünü referans alır. Dolayısıyla, doğru bilgiye ulaşmanın mümkün olmadığını, çünkü insanın ölçü olduğu yerde mutlak bir doğrudan bahsedilemeyeceğini savunurlar. Bu düşünce akımları, duyuların insanı aldatıcı olabileceği, bilginin göreceli olduğu ve her şeye şüpheyle yaklaşılması gerektiği fikri etrafında şekillenmiştir.
*Sofistler kimdir?
Zengin ailelerin çocuklarına para karşılığında eğitim veren gezgin felsefeciler.
*Septizm nedir?
Her türlü bilgiye şüpheyle yaklaşan ve şüpceliği bir ilke edinen felsefi görüş.
Doğru bilgi mümkündür
◼ Her ne kadar Sofistler ve Septikler doğru bilgiye kesin bir şekilde ulaşılamayacağını savunsa da birçok filozof ve düşünür bu konuda farklı görüşler ileri sürmüş ve doğru bilgeye ulaşma konusunda çeşitli savlar geliştirmişlerdir. Rasyonalist yaklaşım, doğru bilgeye ulaşmada akıl türütme ve mantıksal düşünme yöntemleri kullanılmalıdır der; çünkü doğru bilgi, daha evvelden bilinen temel gerçeklerin yeniden türetilen farklı boyutları olduğunu savunur.
◼ Doğru bilgiye ulaşılabileceğini savunan bir diğer görüş ise, doğru bilginin duyular ve deneyimler yoluyla elde edileceğini savunan deneysel düşünce yöntemi olan Emprizm'dir. Onlara göre bilgi, gözlem ve deneyimlerimizden kaynaklanır ve bu nedenle doğru bilginin mümkünlüğü deneyimlere dayalı olmalıdır.
◼ Doğru bilgiye ulaşılabileceğini savunan Pragmatistlerin benimsediği yaygın görüşe göre, bilgi pratik sonuçlar üreten inançlardır. Bu bakış açısına göre, bir inancın doğruluğu, onun işlevsel olması ve gerçek dünyada işe yaramasıyla ölçülür. Doğruluk, pratik sonuçlar ve işlevsel fayda ile değerlendirilir; bu nedenle, bilgi, etkili eyleme yol açıyorsa veya gerçek dünyadaki sorunları çözüyorsa doğru kabul edilir.
◼ Epistemoloji, varlığın gerçekliğini anlamada, insanın yaşam ve zihin alanındaki bilgi edinme süreçlerini ve doğru bilgiye ulaşmada kullanılan ayırt edici yöntemleri göstererek insanın entelektüel iradesini güçlendiren anlamlı bir tekamül sürecidir. Özellikle bireylerin bilişsel süreçlerinin etkin bir şekilde sorgulandığı, tartışıldığı ve keşfedilmek istendiği durumlarda, Epistemolojinin sağladığı yararları göz önünde bulundurarak bilgi edinme sürecindeki önemini fark etmek önemlidir.