Hakkında çok az şey bildiğimiz muamma: Ruh
Kur'an-ı Kerim'de 21 farklı yerde geçen ruh ifadesi, sahabilerin Peygamber Efendimiz'e mahiyetini sormalarının üzerine İsra suresi 85. ayet-i kerimede, hakkında biz kulların çok az bilgiye sahip olduğu kavram olarak tanımlanır. Kimi alimler bu ayet-i kerimeyi 'Allah ruhla ilgili bilgiyi sadece kendisine ayırmıştır' şeklinde yorumlarlar. Peki mahiyeti, varlığı, özellikleri hakkında çok fazla bilgiye sahip olmadığımız ruh kavramı ile ilgili ayetler nasıl tefsir edilir?
Önceki Resimler için Tıklayınız
"Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: "Ruh rabbimin emrindendir ve size pek az bilgi verilmiştir."
İsra suresi 85. ayet-i kerime meali
İsra Suresi 85. Ayeti okumak ve mealini dinlemek için tıklayın
🔹 Bazı alimler İsra suresinde geçen "size pek az bilgi verilmiştir" lafzını, "Allah ruhla ilgili bilgiyi sadece kendisine ayırmıştır, onun künhüne hiç kimse muttali olamaz" şeklinde yorumlarlar.
🔹 Ruh, melekler gibi nurani bir özellikte ve bağımsız bir yapıdadır. Cenab-ı Hakk'ın ruhu bedene koymasındaki hikmeti, imtihana tabi olmasındandır.
🔹 Allah'a iman ve itaat açısından ruhların özellikleri farklıdır. Bazı ruhlarda cismani, bazılarında ruhani taraf ağır basar. Fahreddin er-Razi, en yüksek ruhlu insanların peygamberler olduğunu belirtir.
Peygamber Efendimiz ve sahabilerin hayatından örneklerle samimiyet
🔹 Alimler, ruhun mahiyeti konusunda farklı görüşler öne sürerler. Kimi alimler ruhun Rabbimizin emrinden olmasından dolayı, gaybi bir konu olduğunu iddia ederken kimi alimler ise ruhun mahiyet olarak bedenin arkasına saklanan, duyularla algılanamayan madde dışı bir varlık olduğunu iddia ederler.
🔹 Ruhun mahiyeti hakkında kabul gören genel kanı ise, ruhun latif, nurani ve semavi olduğudur. Bu ifade aynı zamanda ruhun, bedenin bir parçası olmadığını, bedenden ayrı bir parça olduğunu da anlatan bir kabuldür.
Bilimin bütün alanlarında eserler veren Müslüman alim Kutbüddin Şirazi
🔹 Nasıl ki bedenin yaşayabilmesi için hava, su ve gıda zaruridir; aynı şekilde ruhun da hayati derecede birtakım ihtiyaçları vardır. Hatta ruhun ihtiyaçları, bedenin ihtiyaçlarından çok daha ehemmiyet arz eder. Zira vücut, sonunda toprağın kesif karanlığına gömülecekken; ruh, ebedi yolculukta seyrine devam eder.
Kesif ne demek?
Yoğun manasına gelir.
🔹 Kendimizden çok sakındığımız ve muhafazasına gayret ettiğimiz ruhumuzun en elzem gıdası ise ibadettir. Eğer var oluşumuzun bel kemiği olan bu nadide varlığımızı, ibadet ve taat ile beslemezsek, ruhun kendisinde var olan letafet, nuraniyet ve zerafet niteliklerini kaybetmesine sebep oluruz.
🔹 İslam düşünce tarihinde, ruhun gerçek bir varlık olduğunu kanıtlamak üzere şu fikirler öne sürülür;
1. İnsan doğar, büyür ve ölür. İnsanın bu serüvende bedeni sürekli değişir ve gelişir ancak kişiliği daima aynı kalır. Burada kişiliğin değişmemesi ruhun varlığına bir delildir.
2. Toplum içerisinde hemen hemen her yerde bir ahlak anlayışından bahsetmek mümkündür. İnsanın, hukuki yönünden gelen sorumluluğunun bir tezahürü olan ahlak, ruhu kanıtlar nitelikteki bir kavramdır. Zira şu halde bizdeki ahlaki ve hukuki kişiliği oluşturan ruhtur.