İslam uygarlığında hat sanatının temelleri
Estetik ve akıcı hat uygulamalarıyla güzel yazı sanatı, mukaddes kitabımız olan Kur'an-ı Kerim'in ve yaygın olarak bilinen özlü sözlerin yazılmasında kullanılır. Her yazı stili için ucu farklı açılarla kesilmiş farklı türde kamış kalemlere ihtiyaç duyulan bu sanatta, farklı türde ve renkte mürekkeplerle eşsiz güzellikte yazılar yazılır. Peki, İslam uygarlığı ile temelleri atılan hat sanatında, hattatların geçmişte mürekkeplerini dahi kendilerinin yaptığını; kimi zaman mürekkep tariflerini bir sır gibi sakladığını biliyor muydunuz? Resimden mimariye pek çok sanata ilham olan hat sanatının İslam uygarlığına uzanan geçmişini derledik.
Süslemeli yazının Mısır hiyeroglifleri ya da Çin veya Japon yazısı gibi birçok türü olmakla birlikte, hat sanatı bütün bunlardan bağımsız olarak gelişti.
7'nci yüzyıl civarında başlayan güzel yazı sanatı Müslümanlar tarafından önemli ölçüde geliştirildi.
Müslümanlar bu yazıyı sanatta, kimi zaman geometrik ve doğal motiflerle bir araya getirerek kullanıyorlardı.
Ancak o aynı zamanda bir ibadet biçimiydi de; zira Kur'an-ı Kerim kendisini okuyanlara ve yazanlara Allah katından ilahi lütuflar vaat ediyordu. Kalem, ilmi temsil ettiğinden, hat sanatı, Allah'ı zikretme sanatıydı.
Arapça hat eserlerinde kullanılan dil eski Sami dillerine mensup olup, kufi ve nesih en ünlüleri arasında olmak üzere birçok stil bulunur.
Kufi ismi, kâtiplerin Kur'an-ı Kerim'i yazıya geçirdiği Irak'ın Kufe şehrinden gelmektedir. Bu yazı stilindeki harfler köşelidir.
Nesih yazı üslubu kufiden daha eskidir ancak modern Arapça yazı ve baskıda kullanılan karakterlere benzer.
Harflerin birleştirildiği işlek ve yuvarlak bir yazı üslubu olup birkaç farklı formu bulunur.