🔸 Bir süredir rahatsızlığı nedeniyle hastanede olan Alatlı, 02.02.2024 tarihinde yapılan açıklamada çoklu organ yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü hastanede 79 yaşında hayatını kaybetti.
📽 Alev Alatlı, Fikriyat'a verdiği özel röportajda Batı'nın kodlarına ve düşünce yapısına dair tespitlerini anlatmıştı:
⬛ Ülkemizde Avrupa ve Amerikan tarihini en iyi bilen düşünürlerden birisiniz. Sadece siyasi tarih değil ayrıca kültürel ve kurumlar tarihini de çok iyi bildiğinizi eserlerinizden rahatlıkla anlayabiliyoruz. İslam medeniyetinin kültür anlayışı İslam etrafında bir potada erimede iken Batı'da aksi bir durum gözlüyoruz. Tüm zenginlikleri sömürmek üzere kurgulanan bu anlayış Aristo'nun "uygun olan Yunanlıların barbarlar üzerinde hüküm sürmesidir" kelamından hareketle mi vuku buldu? Batı'nın barbarlık kodları nedir Hocam, bir barbar kavim ortaya estetik bir anlayış koyabilir mi?
🔴 Sorunuzun özünü teşkil eden iki kelime olan "barbar" ve "estetik" sözcüklerinin her ikisi de bir yabancı dilden alınma; her ikisinin de anlamları muğlak, netameli ve açıklamaya muhtaç. "Barbar" kelimesi, eski Yunancadan; Farisilerden, Mısırlılara, Finikelilere varıncaya kadar, (gerisini siz sayın artık!), "Yunanca bilmeyen" herkesi kapsar. Kelime asırlar içinde dünya dillerine girer, bugünkü anlamlarında kullanılmaya başlanır: yabani, vahşi, kaba, cahil, vb, vb. Yani, barbar kelimesi "herkesin doğru bildiği yanlış" yani "galat-ı meşhur" kullanılması sonucu, doğrunun yerini yanlışın alması halidir. "Barbar" sözcüğünün günümüzdeki en yakın karşılığı, "öteki"dir. Şimdi bir an, sorunuzu "...Yunanca bilmeyen bir kavim ortaya estetik bir anlayış koyabilir mi?" şeklinde Türkçeleştirdiğimizi hayal edin. Soruyu daha sorarken cevabını kendinizin verdiğinizi göreceksiniz: "Bir kavmin Yunanca bilmesiyle ortaya estetik bir anlayış koyabilmesinin ne alâkası var?"
Gelelim, "estetik" sözcüğüne, yine eski Yunanca. Bu defa "aisthesis"ten, duymak, algılamak anlamında bir sözcük ve özel bir felsefe dalı. Eflatun'dan Hegel'e, Marksa kadar bir felsefeci yoktur ki "sanattaki güzel" ya da "sanatsal güzellik" denilen muammanın "kuramsal temeller"ni oluşturmaya çalışmasın. Kuramsal temel oluşturmanın ne anlama geldiğini anlıyorsunuz: "Güzelin ne olup ne olmadığını belirleyecek kurallar geliştirmek." Bu hesapça, mesela İskandinav resimlerinin güzel, Tunus resimlerinin berbat olduğuna karar verebilirsiniz.
Görün ki günümüzde "öteki"nin ürünlerinin estetik olup olmadıklarını kültürel önyargıların ötesinde pazarda, arz-talep ile belirlenir. Heykel veya roman veya şarkı veya tablo satarsa estetik bir sanat eseri, satmazsa çöptür. Anadolu tanrıçalarından bir Kibele'yi, bir de Artemis'i gözünüzün önüne getirin: hangisi daha estetiktir? Hiçbiri içimize sinmiyorsa düşünmek lazım, Müslüman Türklerin sanat anlayışları nedir? Düşünmek lazım.
Öte yandan, Yunanca bilmeyen herkes "barbar" olunca, Aristo'nun bunların üstünde hâkimiyet kurmak, ehlileştirmek şarttır diye düşünmüş olması tabiidir. Atina'ya "asalak şehir" dediklerini bilir misiniz? Atina'ya ve Roma'ya. Çünkü sakinlerinin tüm ihtiyaçlarını "barbarlar" karşılar.
Röportajın tamamına ulaşmak için:
🔻
ALEV ALATLI: "KURTULUŞ, OKUMAK. NEFES ALMADAN, GÜNDE 3 SAAT 5 SAAT OKUMAK"