Ayet ve Hadislerle Mescid-i Aksa
Kudüs, İslam'ın en önemli sancak şehirlerinden biridir. Müslümanların ilk kıblesi bu kadim beldede bulunur. Mescid-i Aksa yani "mukaddes ev" aynı zamanda Beytülmakdis olarak da bilinmektedir. Ulu mabedin kıymeti hakkındaki ayet ve hadislerle tasdik edilir. Müminlerin gözbebeği olan Mescid-i Aksa'nın dini değerini ortaya seren ayet ve hadisleri bir araya getirdik.
Giriş Tarihi: 26.10.2023
15:24
Güncelleme Tarihi: 26.10.2023
15:26
◾ Kudüs, arz üzerindeki en mukaddes topraklardandır. İslam alemi tarafından oldukça önem gösterilen bu güzide şehirde, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa bulunur.
◾ Bu denli el üstünde tutulan kutsal yer günümüzde Filistin topraklarında bulunur. Müslümanların gözbebeği olan Mescid- i Aksa, pek çok hadis ve ayette geçmektedir...
MESCİD-İ AKSA İLE İLGİLİ AYETLER
"Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir."
(İsra Suresi 1. Ayet)
TEFSİRİ
➡ Ayette Mescid-i Aksâ'nın çevresinin mübarek kılındığı bildirilmektedir. Çünkü burada Hz. Muhammed'den Hz. Îsâ'ya kadar pek çok peygamber gelmiş geçmiş; çoğu burada vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir.
➡ Nihayet Peygamber efendimizin mûcizevî bir şekilde buraya getirilmesi ve daha sonra bir süre buranın Müslümanlar tarafından kıble kabul edilmesi de Mescid-i Aksâ'nın çevresinin mübarek bir mekân oluşunun başka bir ifadesidir.
Belgeler ışığında Kudüs
"Hani Mûsâ kavmine demişti ki: "Ey kavmim! Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani içinizden peygamberler çıkarmıştı. Sizi hükümdarlar kılmıştır ve (diğer) toplumlardan hiçbirine vermediğini size vermişti."
(Maide Suresi 20. Ayet)
TEFSİRİ
➡ Ayetler Hz. Mûsâ zamanındaki İsrâiloğulları'yla ilgili olduğuna göre gerek onların "âlemlerde hiçbir kimseye verilmemiş nimetlere mazhar olmaları" gerekse 21. âyette belirtilen "arz-ı mukaddesin onlara vatan olarak yazılmış bulunması" zamanlı ve şartlı idi; yani o toplumun erdemli ve düzgün yaşamalarına, Allah yolunda doğru dürüst yürümelerine bağlı idi. Nitekim Enbiyâ sûresinin 105. âyetinde arza Allah'ın sâlih kullarının vâris olacağı bildirilmektedir.
➡ İsrâiloğulları da peygamberlerin gösterdiği istikamette yürüdükleri sürece yükselmişler, Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman zamanında güç ve iktidarın zirvesine ulaşmışlardı. Ancak 12. âyetten buraya kadar anlatılanlar İsrâiloğulları'nın zamanla bu vasıfları yitirdiklerini, Allah'a verdikleri sözü bozacak, O'nun kelâmını tahrif edecek ve kendilerinin Allah'ın çocukları olduklarını iddia edecek kadar sorumsuz davranır duruma geldiklerini göstermektedir. Bundan da öte peygamberleri öldürecek kadar gaddarlaşmışlar, bu sebeple Allah'ın gazabına uğramışlar, yukarıda zikredilen nimetler de ellerinden çıkmıştır.
"O mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle seslendiler: "Allah'ın bir kelimesini tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlih kullardan bir peygamber olarak Yahyâ'yı Allah sana müjdeliyor."
(Al-i İmran Suresi 39)
TEFSİRİ
➡ Ayette melekler tarafından Hz. Zekeriyyâ'ya müjdelendiği bildirilen Hz. Yahyâ da İsrâiloğulları'na gönderilen son peygamberlerdendir. Hz. Îsâ'dan altı ay büyüktür.
➡ Bu bilgi esas alındığında, Hz. Îsâ'nın gerçek doğum tarihinin milâdî takvimin başlangıcından dört veya beş yıl önce olduğu da göz önünde bulundurularak. Hz. Yahyâ'nın milâttan önce 5. yılda dünyaya geldiği kabul edilir. Bazı eserlerde ise Hz. Îsâ'dan üç yaş büyük olduğu kaydedilmiştir.
Kudüs'te Osmanlı izleri
"Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimizde, öldüğünü ancak asâsını kemiren ağaç kurdu sayesinde anlamışlardı. Süleyman'ın cesedi yere yıkılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı o aşağılayıcı eziyete katlanıp durmazlardı."
(Sebe Suresi 14. Ayet)
TEFSİRİ
➡ Rivayete göre Hz. Süleyman ayakta ansızın vefat etmiş, bir süre bastonuna dayalı olarak öylece kalmış, cinler onun öldüğünü bilememişlerdi. Bir ağaç kurdu bastonu kemirmiş, baston kırılınca Hz. Süleyman yere düşmüş ve böylece öldüğü anlaşılmıştı.
➡ Ayette, Süleyman'ın atlarının rüzgâr gibi seri koştuğuna, o dönem insanlarının bakır ve demiri ateşle eritmeye ve bunlardan yapılmış aletler kullanmaya çalıştıklarına ve Süleyman'ın emrindekilerin güçlü kuvvetli insanlar olduğuna işaret edildiği tarzındaki yorumları inanç zayıflığına bağlayan Râzî âyetlerde bildirilenlerin hepsine Allah Teâlâ'nın kadir olduğunu vurgular.
"Süleyman'ın emrine de onun isteğine göre, içinde bereketler yarattığımız yere doğru esmek üzere güçlü rüzgârı verdik. Biz her şeyi biliriz."
(Enbiya Suresi 81. Ayet)
TEFSİRİ
➡ Allah Teâlâ peygamberlik ve krallık konularında Süleyman'ı babası Dâvûd'a vâris kıldı, ayrıca mûcize olarak rüzgârı ve şeytanları Süleyman'ın emrine verdi. Âyette bereketli kılındığı bildirilen yer Filistin'dir.
➡ Hz. Süleyman rüzgâr yardımıyla ordularını, ticaret kervanı ve filolarını istediği yere götürüyor, yine rüzgâr vasıtasıyla bereketli yurduna yani Kudüs'e dönüyordu. Bağlamdan anlaşıldığı için âyette sadece dönüş anlatılmıştır. Böylece kendi döneminde Hz. Süleyman, peygamberliğinin yanında bölgenin en güçlü kralı, devleti de en zengin devlet haline gelmiştir.
FİLİSTİN TARİHİNDE ÖNE ÇIKAN ZAMANLAR