Ayetler ışığında Kelime-i Tevhid
Dinimizin temelini teşkil eden tevhid akidesinin en güzel yansıması, Müslümanların her fırsatta dile getirdikleri Kelime-i Tevhid'dir. Allah'tan başka bir ilah bulunmadığını ifade eden bu ibare hem yeni doğan bebeğe hem de ölüm anındakilere telkin edilen imanın öz halini almış ifadesidir. "Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah" ifadesinden meydana gelen Kelime-i Tevhid, iman esaslarının özünü ifade eder.
◾ Kelime-i Tevhid iki kısımdır. İlk kısmı olan "La İlahe İllallah", "Allah'tan başka ilah yoktur" anlamına gelirken ikinci kısım "Muhammedun Resulullah", "Muhammed Allah'ın elçisidir" manasına gelir.
◾ Kelime-i Tevhid, Rabbimizi birlemek ve Resulullah'ın (SAV) nübüvvetine şahitlik ettikten sonra kulun tevhide doğru ilerleyen yolculuğunun en güzel ifade şeklidir.
◾ Kelime-i Tevhid'in faziletini hadis-i şeriflerde de görürüz. Öyle ki, Ebu Hüreyre'den (RA) rivayet edildiğine göre Resulullah (SAV) şöyle buyurmuştur:
"İman yetmiş (veya altmış) kadar daldan ibarettir. Bunların en yükseği lâ ilâhe illallah demek, en aşağısı da insana zarar veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Utanmak da imanın dallarından biridir."
(Buhârî, Îmân 3 - Müslim, Îmân 58)
De ki: "Ey Ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze gelin: Yalnız Allah'a tapalım, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp da içimizden bazıları diğer bazılarını rab edinmesin." Eğer yine yüz çevirirlerse, "Şahit olun ki biz Müslümanlarız" deyin.
Âl-i İmrân Suresi 64. Ayet
Âl-i İmrân Suresi 64. Ayet
◾ Yukarıdaki âyetlerde Hıristiyanlık'taki yanlış yönelişlerin odak noktasını oluşturan "Hz. Îsâ'nın konumu" hakkında aydınlatıcı açıklamalar yapılıp bu konudaki tartışmalara 62. âyette belirtilen "mübâhele"ye davet ile son verildikten sonra burada asıl amaca geçilmektedir. Âyetten anlaşıldığına göre daha önce geçen açıklamalar, taraflar arasında çekişmenin derinleştirilmesi ve kuru bir münazara yapılması gibi bir amaç taşımamakta, aksine diyalog engellerini kaldırıp yahut azaltıp ortak bir alanda buluşmayı hedeflemektedir.
Allah'ın nasıl bir misal getirdiğini görmedin mi? Güzel sözü, kökü sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzetti. O ağaç, rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller getirmektedir.
İbrâhîm Suresi 24-25. Ayetler
İbrâhîm Suresi 24-25. Ayetler
◾ "Güzel söz" diye tercüme ettiğimiz kelime tayyibe tamlaması "doğru söz, sağlam inanç, kelime-i tevhid yani "lâilâhe illellah" (Şevkânî, III, 120), peygamberlik, vahiy, âhiret" ve Allah'ın bütün mesajlarını ifade etmektedir (Esed, II, 506). Allah Teâlâ'nın varlığına ve birliğine imanı yani kelime-i tevhidi ifade eden "güzel söz", kökü yerin derinliklerine sağlam bir şekilde yerleşmiş, gövdesi ve dalları gök yüzüne doğru yükselmiş, her zaman meyve veren bir ağaca benzetilmektedir. Bu ağaç nasıl Allah'ın izniyle her zaman meyve verip faydalı oluyorsa "kelime-i tevhid" de o şekilde faydalıdır.
Doğrusu arınan ve rabbinin adını anıp namaz kılan kurtuluşa ermiştir.
A'lâ Suresi 14-15. Ayetler
A'lâ Suresi 14-15. Ayetler
◾ 14. âyette "arınan" diye tercüme ettiğimiz tezekkâ fiili, "insanın nefsini kontrol altına alması, her türlü şirk, kötülük ve günahtan uzaklaşması, Allah'ın birliğine iman edip dinin emir ve yasaklarını yerine getirmesi" anlamına geldiği gibi "zekât vererek arınmak" mânasına da gelir. Ancak Mekkî sûrelerde yer alan "zekât" tabirleriyle (Zâriyât 51/19; Meâric 70/24), hükümleri etraflı olarak açıklanmış zekât değil, mutlak anlamıyla malî içerikli dinî görevler kastedilmiştir.