Beled suresi meali, tefsiri ve fazileti
Şehir, yerleşim yeri manasına gelen Arapça "el Beled" kelimesinden adını alan Beled Suresi, Mekki surelerdendir. İnsanoğlunun yaratılışına vurgu yapan Beled Suresi, mushaf sıralamasına göre doksanıncı suredir. Fazileti, muhtevası, tefsiri, ve meali ile merak edilen Beled Suresi'nde ana hatlarıyla insanın nimetler karşısındaki tavrı, yardımlaşma, sabır ve insanoğlunun aldanması işlenir.
Giriş Tarihi: 29.03.2023
16:11
Güncelleme Tarihi: 29.03.2023
17:48
Beled Suresi 1-4 Ayetler Tefsiri
➡ Belde" veya "şehir"den maksat Mekke'dir. "Ana baba ve bunlardan meydana gelen çocuklar"ın kimler olduğu hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bunlar, "Âdem ve zürriyeti, Nûh ve soyu, İbrâhim ve soyu, Hz. Muhammed ve soyu, genel anlamıyla anne baba ve çocuklar" şeklinde özetlenebilir. Taberî, gerekçelerini açıklayarak bizim de katıldığımız son mânayı tercih etmiştir (bk. XXX, 125). Müfessirler 2. âyetteki hill kelimesinin farklı anlamlarından hareketle âyete şu mânaları da vermişlerdir: a) "Bu şehirde hayvan ve bitkilerin bile dokunulmazlığı olduğu halde müşrikler sana eziyet etmeyi helâl sayıyorlar."
Tefsirin tamamını okumak için tıklayın
Beled Suresi 1-4 Ayetler Tefsiri
➡ Bu takdirde âyette müşriklerin kutsal kentin hürmetini çiğneyerek Hz. Peygamber'e eziyet etmeleri kınanmaktadır. b) "Bir gün gelecek Mekke'yi zalim putperestlerin elinden kurtarman gerekecek ve o zaman kentin dokunulmazlığı senin için geçici olarak kaldırılacaktır." Bu takdirde ise Hz. Peygamber'in ileride bu kenti fethedeceği ve fetih sırasında şehirde çatışmaya girmesine geçici olarak izin verileceği bildirilmiş demektir.
Tefsirin tamamını okumak için tıklayın
Beled Suresi 5-7 Ayetler Tefsiri
➡ Tefsirlerde verilen bilgilere göre bu âyetler, malına mülküne güvenerek kendilerini yenilmez zanneden Mekke'nin şımarık ileri gelenleri hakkında inmiştir. Onlar, Hz. Peygamber'i de mutlaka yeneceklerini düşünüyorlardı. Bir yoruma göre 6. âyette bu uğurda yaptıkları harcamalar kendi ağızlarından aktarılmaktadır. Bu âyetle ilgili başka bir rivayet de şöyledir: Hâris b. Âmir isimli önde gelen bir Mekkeli, sözde müslüman olmakla birlikte sürekli günah işliyor, ardından durumu Resûlullah'a anlatıyor, o da günahlarının kefâreti için sadaka vermesini emrediyordu. Sonunda bu sözde müslüman "Muhammed'in dinine girdikten sonra kefâret ve sadaka vere vere elimde avucumda bir şey kalmadı" demişti. 7. âyette malını kötülük yolunda harcayanlara, Allah tarafından neyi nereye harcayacaklarının hesabının sorulacağı hatırlatılmaktadır.
Tefsirin tamamını okumak için tıklayın