İrfan ve ahlakı temellendiren eser: Ahmediyye
Bazı eserler asırlar boyunca milletimizi beslemiş, bu toprakların irfan ve ahlak anlayışını temellendirmişlerdir. Bu kitaplardan birisi de asıl adı "Pend-i Mürşid" olan ama zamanla Ahmediyye olarak şöhret bulmuş eserdir. Şair Ahmed Mürşidi'nin manzum usulle kaleme aldığı eser, halkı nasihat ile güzel ahlak, edep ve doğruluk yönünde eğitici nitelikteki manzum bir eserdir. Prof. Dr. İsmail Güleç ile Ahmediyye'ye dair kapsamlı bir mülakat yaptık.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Prof. Dr. İsmail Güleç:
Ahmed Mürşidî'nin nasıl biri olduğunu anlatmak için Bağdad'dan Diyarbakır'a neden göç ettiğine bakmak kafi. Bir kedi çok rahatsız edermiş. O da kediyi kovacağına onu yerinden etmemek için kendisi taşınmış. Derken peşinden kedi Diyarbakır'a gelmiş. Onu birilerinden tekrar Bağdad'a göndermiş ve bu kedi benim idi, ben onu Bağdad'a sürgüne gönderdim, bırakmayın, diye bir not yazıp boynuna asmış. Kedi Mardin taraflarında kaçar, vali kediyi yakalar, boynundaki notu okur ve altına "siz sürgüne gönderdiniz ancak burada genel af çıktı, lütfen kedinizi tekrar kabul edin," notunu yazar. Şeyh de kedisiyle birlikte yaşar.
Soru: Ahmediyye nasıl bir eser?
Prof. Dr. İsmail Güleç:
Anlaşılır ve sade bir dili var. Türkçe kelimelere daha çok yer vermeye ve görüşlerini âyet, hadis, atasözü ve deyimlerle desteklemeye gayret etmiştir. Âyet ve hadis metinlerinden metni zorlaştıracak lafzî iktibaslardan kaçınmış, onların anlamlarından istifade etmiştir. İşlediği her konuyu, kolayca anlaşılmasını temin etmek için bir hikâye ile zenginleştirmiştir. Yaklaşık 9000 bin beyitlik eser aruzun ritimli vezinlerinden "fâilâtün fâilâtün fâilün" ve "mefâîlün mefâîlün feûlün" kalıbıyla mesnevi nazım biçiminde yazılmış. Bunun sebebi kolay okunması ve dinleyiciler takip edilmesi.
Soru: İçindekilerden bahseder misiniz?
Prof. Dr. İsmail Güleç:
Eserde yetmiş yedi bahis ve başlık bulunan eserde her konunun sonunda bir hikâye var. Ayrıca bazı konulardan sonra da o konularla ilgili bir kaside yazmış. Bu metne hareket kattığı gibi şairin gücünü de gösteriyor. Ahmedî eserini çeşitli toplantılarda okunup dinlenmesi arzusuyla kaleme aldığı için bölümlerin son beyitlerinde Hz. Peygamber'e salat ve selam getirerek Cenâb-ı Hak'tan okuyanı, dinleyeni ve yazanı rahmetiyle yargılaması niyazında bulunmuştur.
Ahmed Mürşidî eserinin telif sebebini anlattığı ilk kırk altı beyitlik manzumesinde besmele, hamdele ve salvele beyitlerinden sonra çâryâr-ı güzîni metheder. Çâryârın hürmetine bağışlanma dileyerek kendi adını anar ve memleketinin Diyarbakır olduğunu belirtir. Ahmedî, giriş bölümünün devamında Mürîdî'nin Pend-i Ricâl'inden on sekiz hikâye aldığını, ona nazire yazmayı Hak'tan dilediğini ve O'nun da ihsan ettiğini bildirir. Daha sonra kendine seslenerek fena gülzârının pazarında bir tabip dükkânı açmasını, her devadan bir macun yapmasını ve kalbi temizleyen bir sabun yapmasını ister. Tâ ki ondan nasiplenenlerin kalpleri arınsın; âyet ve hadislerden haber ver ve nasihat et ki kalplere tesir etsin der. Sonra noksanlığının affedilmesini dileyerek Fâtiha talep eder, salavat getirerek eserine başlar. Eserin rağbet görmesini ve sevabını Allah'tan niyaz ederek eserin ana bölümüne geçer.
Prof. Dr. İsmail Güleç:
Mürşidî, Ahmediye adlı nasihatnamesinde işlediği konuların her birini "Fî Beyân-ı Mebhas-ı …" şeklinde başlıklandırmıştır. Mesela "Fî Beyân-ı Mebhas-ı Fakr" ilk bölüm "fakirlik" üzerinedir. Yer yer işlenen konularla ilgili kasideler de yazmıştır. Mesela "Fî Beyân-ı Mebhas-ı Kabr" konusunu işledikten sonra "Kasîde-yi Kabristan" başlıklı bir şiir koymuştur. "Kur'an, Habbâb-ı Civân, Kabristan, Zemm-i Dünyâ-yı Denî, Haşir" konularında olmak üzere toplam beş kaside yazmıştır. Ahmediye'deki başlıkların konuları genellikle bir insanın hayatının bütün safahatını ve ilgilerini ihtiva eder. Bunlar arasında salavât-ı hamse (beş vakit namaz) gibi dinî bahisler olduğu gibi fitne, fesat, kibir ve kıskançlık gibi ahlakî konular da yer almıştır.
Prof. Dr. İsmail Güleç:
İdeal bir müslüman, iyi bir kul olmak için, İslâmî ahlâk ve âdaba davet etmek, dine aykırı davranış ve tutumlardan uzak durmak, hayata ibret nazarıyla bakmak, kendini ve Rabbini unutmamak" gibi dînî-ahlâkî hususlara, özellikle vurgu yapılmaktadır. Muhteviyâtı îtibâriyle belli ana başlıklar altında konular işlenmiştir. Dünya sevgisi, komşu hakkı, hırs ve tamah, cimrilik, fitne ve fesat, haset, kibir, haram yiyenler, zekat vermeyenler, alışverişe hile karıştıranlar, yalan yere şahitlik edenler, zina edenler, halka acı söz söyleyenler, haksız yere adam öldürenler, yetim malı yiyenler gibi pek çok konuları ele alarak, âdetâ dönemin sosyal yara-sına parmak basmıştır.