Tarihin önemli 5 namazgahı
Ecdadımızın önemli miraslarından biri, medeniyetimizin zarif örneklerinden olan namazgâhlardır. Anadolu'nun birçok yerinde varlığını uzun yıllar koruyan bu yapılar, çeşitli tarz ve üslup ile inşa edildiler. Minber, mihrab ve çeşmesi bulunan namazgâhlar, kervan ve konak yolları üzerinde yer alıyorlar ve daha çok yolcular tarafından kullanılıyorlardı. Peki, ülkemizde hangi namazgâhlar bulunur?
Giriş Tarihi: 13.11.2022
11:19
Güncelleme Tarihi: 13.11.2024
08:46
Namazgâhın kelime kökeni
🔹 Farsça kökenli "namazgâh" kelimesi "açık bir alanda namaz kılmak için hazırlanmış olan ve kıble yönünde mihrap yerine dikili bir taşın olduğu yer" anlamına gelir.
🔹 Bu kelimenin Arapça karşılığı "musalla" sözcüğüdür. "Gâh" , "yer" manasına geldiği için "namaz kılınan yer" kelimenin lügat karşılığıdır.
🔹 Esasında namaz kılınabilen her yer, namazgâh olarak adlandırılır. Halk arasında namazgâh set , seki olarak ifade edilirken edebiyatta musalla , makam kelimelerine karşılık gelir.
Camilerin temelini oluşturan ibadet mahali: Namazgah
🔸 Namazın kılınabilmesi için önce bir çeşmenin bulunup abdest alınması ve kıble yönünün bilinmesi gerekir. İşte bu sebeple Osmanlı'dan manevi bir miras olarak kalan namazgâhların yanına çeşme de inşa edilir.
🔸 Kıbleyi gösteren mihrap taşı , aynı zamanda namaz kılan kimsenin önünden geçenlere karşı set görevi de üstlenir. Ayrıca ibadet eden kimsenin dinlenmesini sağlamak amacıyla çınar gibi gölge veren ulu ağaçlar da bu yapıların etrafına dikilir.
Manevi bir miras
🔸 Hutbe okunacak bir minber ve mihrap bulunan namazgahlar; kervan yolları, konak yolları üzerinde inşa edilir. Arap kültürene ait olan bu gelenek, Selçuklulardan Osmanlı'ya geçer.
🔸 Varlığı tespit edilen yapılar hakkında İbn Battûta, seyahatnamesinde Anadolu'da Denizli Beyi Yinanç Bey'in de katıldığı bir Ramazan Bayramı şenliğinden söz ederken şu ifadeleri kullanır:
"(…) Namazgâha gittiğimizde sultan da askerleriyle çıkmış, bütün sanatkârlar, davul, zurna ve boruları, bayrakları ile hazırlanmışlar, silahları ile de birbirleriyle yarışa girmişlerdi. Her sanatçı kolu, yanlarında getirdikleri koyun, öküz ve ekmek yüklerini taşıyanlar, kabristanda kestikleri kurbanları, ekmekleriyle birlikte fakir fukaraya dağıtıyorlardı. Bayram alayı, kabristandan başlamakta idi. Oradan namazgâha geliniyordu."
İbn Battuta ve Marco Polo'nun seyahatlerindeki farklılıklar
📍 Azebler Namazgâhı, Çanakkale
🔸 Arapça kökenli "azebler" kelimesinin ilk anlamı "evlenmemiş kadın veya erkekler" dir. İkinci anlamı "eskiden Türk ordusunda çeşitli zamanlarda piyade, istihkâm ve bilhassa tüfekçi deniz askerlerine" verilen isimdir. Osmanlı döneminde ikinci manası daha çok kullanılır.
🔸 Anadolu'da tespit edilebilen en eski namazgâh örneği, Gelibolu'daki 1407 yılında Azebler Namazgâhı'dır. Âşık Bin Süleyman tarafından Hacı Paşaoğlu İskender Bey adına inşa edilir.
🔸 Türünün en nadide örneği olan bu namazgah, sefere çıkan askerlerin ibadet etmesi için yapılır. Fakat bir zaman sonra sefere ve hacca giden insanların uğurlandığı, yağmur dualarının yapıldığı yer haline gelir.
🔸 Bu tür yapıların en görkemlisi olarak nitelendirilen Azebler Namazgâhı, Gelibolu'nun kuzeyinde bulunur. Çanakkale'nin manzaralı bir tepesi üzerindeki yapı, güneyde beyaz mermerden mihrap duvarı, diğer yönlerde ise kesme küfeki taşından alçak korkuluklarla çevrilidir.
Gelibolu'dan tarihe ışık tutan kareler